Paylaş
Yalçın, bu mektubunda hakkındaki suçlamaların gazetecilik faaliyeti nedeniyle yaptıklarından kaynaklandığına vurgu yapıyor.
Yalçın tutuklandığında hakkındaki iddiaları gazeteler sayfalarca yayımladı. Ama savunmalara biliyorsunuz ki o kadar geniş yer ayrılmıyor.
Bu nedenle Yalçın’ın mektubunun ilgili bölümünü sizlerle paylaşmak istedim, bundan sonrası için söz Soner Yalçın’ın:
“Herkes ‘kendine dikkat et’ dediğinde, ben, ‘düşünsel bağımsızlığımı, özgürlüğümü korudum, satın alınamamamın yüceliğini önemsedim, gerçeğe aşkla bağlı kaldım, hep karanlık odakları yazdım, kim beni bir gizli örgütle irtibatlandırabilir ki’ dedim. Dedim de ne oldu, 2 yıldır Silivri Cezaevi’ndeyim!
Peki, ne oldu?
1 – Odatv davası demek, şeytani bir hilekârlıkla, bilgisayara virüslü word dosyası gönderilmesi ve bunların delil olarak kabul edilmesidir. (İddianame Sayfa: 5-13)
“Bilgisayarı tehlikeli kullanmayayım” diyebilirsin. Yetmez. 20 yıl önce daktilo ile yazdığın üç sayfalık bir haberin tozlu arşivinden çıkarılıp “delil” diye karşına çıkarılıyor. (İddianame Sayfa: 55-56)
2 – “Elle yazayım” diye düşünebilirsin. Aman dikkat, not defterinde bir Silivri sanığının sadece adı bile yazıyor ise örgüt üyesi gösteriliyorsun. (İdd. Sayfa -51, 3. Delil klasörü)
Eski kullandığın ajandalara da dikkat, notlar–isimler 19 yıl öncesine ait olsa bile, yaptığın haberlerde yazdığın kitaplarda hiç kullanmamış bile olsan, “fişleme yapıyor”, “özel hayat ihlali” diye karşına çıkarılıyor. (İdd. Sayfa: 38, 39’uncu delil klasörü)
3 – Telefon en tehlikeli “suç aleti”. Ergenekon sanığı ve hatta hakkında kovuşturmaya yer yoktur kararı verilen bir kişi seni ararsa, geyik muhabbeti bile yapsan örgütle irtibatlı gösteriliyorsun. (İdd. Sayfa: 50-52)
Hele bir Ergenekon sanığı telefonda “Silivri’deki duruşmaları izlemelisin” derse yandın, örgüt hiyerarşisine göre hareket ediyorsun demektir. (İdd. Sayfa: 40)
4 – Telefonda kimseyle siyasal konuları/olayları konuşma, meslektaşlarınla fikir alışverişinde bulunma, bu sohbetler kaos oluşturma faaliyeti sayılıyor. (İdd. Sayfa 56 ve 68)
5 – Hayır, telefon kullanmamak da seni kurtarmıyor! Çalıştığın (veya sahip olduğun) yayın organının santralinden (ki içlerinde tanımadığın Ergenekon sanıkları da bulunan) tüm kişilere edilen telefonları senin yapmış olduğun kabul ediliyor. (İdd. Sayfa 52 ve 2’inci delil klasörü)
6 – Bitmedi. Çalıştığın yayın organındaki tüm telefon fihristleri sana ait sayılıyor ve telefonu bulunan hiç tanımadığın Ergenekon sanıklarıyla irtibatlı gösteriliyorsun. (İdd. Sayfa 52)
7 – Silivri duruşmalarını yazmak, sanık avukatlarıyla röportaj yapmak “adil yargılamayı etkilemek” sayılıyor. (İdd. Sayfa: 61-63- 77-78,14-15-16 ek klasörler)
8 – Gerçi şehit haberleri, yolsuzluk haberleri yapmak, meclis kürsüsünden yapılan konuşmaları, basın toplantılarını yazmak, Türkan Saylan’ın sözlerini yayınlamak, vizyondaki filmin fragmanını göstermek, gazetelerden alıntı yapmak bile “halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek” olarak görülüyor. (İdd. Sayfa 71-73-75,14-15-16-17-40-41-42- 45 ek klasörler)
9 – Hangi siyasal parti olursa olsun muhalefetteki partiliyle kesinlikle görüşme, “siyasete yön vermek” olarak değerlendiriliyor. (İdd. Sayfa: 59)
10 – Yazdığın bir makale Silivri sanıklarının birinin arşivinden çıkarsa bu da örgüt irtibatı olduğuna kanıt sayılıyor. (İdd. Sayfa: 55)
11 – Sen yazmamış olsan da yıllar önce çalıştığın yayın organının 21 adet haberi, doğru veya yanlış olduğuna veya haklarında dava açılıp açılmadığına bakılmaksızın karşına çıkarılıp kara propaganda yaptığına delil gösteriliyor. (İdd. Sayfa 58, 38’inci delil klasörü)
12 – Sen açık açık, “Aman paşam sizi tahrik ediyorlar, darbe yapmayın” diye yazsan da bu makalen iddianameye “Darbeyi teşvik etti” diye giriyor. (İdd. Sayfa:55)
13 – En tehlikeli bir diğer “suç aleti”, kitap! Yayınevi editörünün sana, “Kitap yazsana” demesi suç, senin bir kitabı övmen suç, arkadaşından kitap istemen suç. (İdd. Sayfa: 60-61 ve 127)
14 – Sakın işsiz meslektaşına iş arama, “medyayı şekillendirme” suçunu işlemiş olursun! (İdd. Sayfa: 65)
15 – Bir Ergenekon sanığı TV’de bir programda ya da bir panelde senin gazeteciliğini överse yandığının delilidir, örgüt irtibatı sayılıyor. (İdd. Sayfa 52)
Sonuçta, iddianamede silah yoktur, bomba yoktur, şiddet eylemi yoktur ama işte bu delillerle hakkında 14 ile 37 yıl arasında ceza istenir.”
Pazartesi soruları
PAZARTESİ günü geldi, bir kez daha yanıtlanamayan sorularımı tekrarlayacağım, kusura bakmayın.
Bu arada canınız sıkılmasın diye bir şarkı da önereyim, internette kolayca bulabilirsiniz.
Bu kez eski yıllara gidiyoruz, Dire Straits’den “Money for Nothing”i önereceğim dinlemeniz için. Tabii hazır başlamışken Brothers in Arms albümünün tümünü de dinleyebilirsiniz, tadına doyulmaz!
Şimdi sorularımıza geçebiliriz:
1 – KPSS sorularını çalıp dağıtan organize suç örgütü nasıl olup da hâlâ ele geçirilemedi? Başbakan suçluların peşine MİT Müsteşarı’nı bile taktı ama sonuç fos! Bu çeteyi kim koruyor? Savcılar ve emniyet neden işlerini düzgün yapmıyorlar? Bu işin peşine düşerlerse Deniz Feneri savcılarının akıbetine uğramaktan mı korkuyorlar?
2 – Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’a suikast meselesi ne oldu? Suikast yapılacak mıydı, yoksa bu bir palavra mıydı? Bu kadar zaman geçti, neden vatandaşı aydınlatacak doğru dürüst bir açıklama yapılmıyor?
3 – Suudi Arabistan Kralı’nın devlet büyüklerimizin eşlerine armağan ettiği mücevherler neden kanun ve yönetmeliklere uygun olarak beyan edilmedi? Hediyeler nerede, neden ilgili kişinin kurumuna devredilmedi?
Okuyucularıma açıklama
Bugünden itibaren üç gün süreyle yazı yazmaya vaktim olmayacak.
Cuma günü yeniden görüşmek üzere, hoşça kalın.
Paylaş