Severek ayrılalım, aşka hasret kalalım!

Son günlerde dört ünlü çift birbirlerini hâlâ sevdiklerini belirtip yan yana durarak boşandıklarını açıkladı. Ayrılanların kirli çamaşırları ortaya saçmasından usandığımız için bu medeni haller iyi geldi. Hem galiba Orhan Gencebay’ın güzel şarkısındaki, yıllardır çözemediğim gizli anlamı da yakaladım.

Haberin Devamı

Severek ayrılalım, aşka hasret kalalım
Emina-Mustafa Sandal, Tuba Ünsal-Mirgün Cabas, Ece-Ozan Doğulu ve Bircan-Şenol İpek (saat yönünde) son 15 gün içinde dost kalarak boşandı.

Medeni boşanmalar çağına girmekte olduğumuzu düşündürten ayrılık haberleri aldık.

Hepsi tanınmış çiftler, ayrıldıklarını bir mesajla duyurdu. Birlikte video çekenler de oldu.

Gazetelerin gündemine giren son dört ünlü boşanması olayında da çiftlerin birbirlerini sevmeye devam ettiklerini, sevmeye devam da edeceklerini ama artık evlilik birliği içinde kalmamaya karar verdiklerini öğrendik.

Ayrılan çiftlerin kirli çamaşırları ortaya saçmasından bıkıp usanmıştık. Onun için bu medeni hareketleri görmek insana iyi geliyor.

Haberin Devamı

* * * 

Ancak o kadar çabuk ümitlenmemek de gerek.

‘Siniri tepesinde insanlar ülkesi’nde yaşıyoruz, bu tür medeni tutumların yaygınlaşması daha bir hayli zaman alabilir.

Bunlar gençlere model olabilecek iyi davranış örnekleri olarak not edilmeli.

Ve bütün bu kıssalardan bir hisse çıkaracak olursak, Ahmet Rasim’i rahmetle anmamız da gerekecek.

Ne demişti büyük üstat: “Birbirleriyle asla evlenmemesi lazım gelenler, birbirlerini sevenlerdir!”

Sevenler ayrılınca, tren kendi rayına dönmüş oluyor!

Yıllardır yanıtını bulamadığım bir sorunun yanıtını da böylece almış mı oluyorum acaba?

Orhan Gencebay’ın kendi başına plak yapmaya başladığı yıllardaki şahane şarkılarından biriydi bu: ‘Severek Ayrılalım’.

Yanlış hatırlamıyorsam ‘Bir Teselli Ver’ ve ‘Yorgun Gözler’den sonra çıkmıştı.

Önceleri ‘minibüs müziği’, daha sonraları ‘arabesk’ diye aşağılanan o şarkıların popüler Türk müziği tarihinde özel bir yeri var şimdi.

Şarkıda şöyle bir bölüm var: “Severek ayrılalım / Aşka hasret kalalım / Eğer mutlu olursak / Yeniden barışalım.”

Gene nikâh olacak mı?

Yıllardır bu şarkının sözlerindeki gizli anlamı çözmeye çalıştım ama bu felsefi derinliğe bir türlü ulaşamadığım için olsa gerek, bir sonuca varamamıştım.

Ama şimdi bu son boşanma açıklamaları bana bunun mümkün olabileceğini gösteriyor.

Haberin Devamı

Severek ayrılabiliyorlar ve en azından bir süre aşka hasret kalmayı göze alıyorlar.

Şimdi sorun, dörtlüğün ikinci yarısındaki önermede.

Bu ayrılık çiftlere mutluluk verirse, yeniden birlikte olmak için nikâh memurunun karşısına geçecekler mi?

Eğer böyle yaparlarsa biz de anlayacağız ki memlekette medeni tavırlar kadar ruhsal mazohizm de yayılma istidadı gösteriyor!

* * *

Tabii şöyle de düşünebiliriz: Severek ayrılıyorlar ki sevgileri bitmesin!

Çünkü belli ki ilişkide yürümeyen bir şeyler var ve bunu sürdürmeye çalışmak, o eşsiz sevginin zarar görmesine neden olacak.

Onun için “Hadi” diyorlar, “sevgimizi öldürmeden ayrılalım.”

Böylece birbirini seven iki kişi, yeni bir mutluluk arayışıyla yola çıkıyor.

Haberin Devamı

Ama bu, ayrıldıktan sonra mutluluğu yakalama halinin, birbirlerine karşı duydukları sevginin özüne yönelik bir tehdit içerdiği de anlaşılıyor.

En çok sevgili çektirir

Öyle ya; başkasının sevgisiyle de mutlu olabiliyorsan, sevgini korumak için ayrıldığın sevgiline duyduğun sevgi, ‘fade out’ oluyor demektir.

Hani şarkılar birdenbire bitmez de melodi yavaş yavaş yok olur ya, onun gibi!

İyi de hani biz sevgimizi korumak için ayrılmıştık?

İşte bu durumda çiftlerin yeniden bir araya gelmesi gerekiyor ki başkasına duyulan sevginin verdiği mutluluk bitsin, tekrar eski sevgiliyle bir araya gelmekten kaynaklanacak sorunlar zirve yapsın!

Bilemiyorum, Orhan Abi böyle bir düşünceyle mi bu şarkı sözünü yazmıştı?

Haberin Devamı

* * *

Tabii şarkının mesajları burada bitmiyor. Buyurun dinleyelim: “Sevmemiştim kimseyi / Seni sevdiğim kadar / Çekmemiştim kimseden / Senden çektiğim kadar.”

Sevgisini kimselerle kıyaslayamadığımız bir insanın, bize ‘en çok çektiren’ olmasından daha normal bir şey olamaz zaten.

Sevdiğimiz için katlanırız.

Sevdiğimiz için çekeriz.

Sevmiyorsak yaptıklarına, ettiklerine, sözlerine vs. neden katlanalım, huysuzluğunu neden çekelim?

Yıllardır bu şarkının sözlerindeki gizli anlamı çözmeye çalıştım. Bu son boşanma açıklamaları bana bunun mümkün olabileceğini gösteriyor. Şimdi sorun, dörtlüğün ikinci yarısındaki önermede.

Rahatını bozmamak için mi?

İşte tam da burada geçen haftaki yazıya dönmem gerekiyor. Geçen hafta Charlize Theron’dan yola çıkarak ‘arıza sevgililer’den söz etmiştik hatırlarsınız.

Haberin Devamı

Bu hafta niyetim, bu arıza tiplerle ilgili bir şeyler söylemekti, araya bu medeni boşanmalar girdi.

Gelecek hafta bu konuya döneceğimi belirteyim.

Benim yaşımda olup da hâlâ Facebook’ta oyalananlar var (Facebook’un anneanne-dede işine dönüşmesi ne tuhaf değil mi?).

Bir arkadaşım da hâlâ Facebook’çu. Kendisine gönderilen bir araştırmadan söz etmişti bir keresinde.

40 yaşın üstündeki evli kadınları bir araya getirmişler ve eşlerine “Seni seviyorum” yazılı bir mesaj göndermelerini istemişler. Sonra telefonları toplayıp eşlerden gelen yanıtları not etmişler.

“Ben de seni”, “me 2”, “muck”, “?” gibi yanıtlara rastlanmamış, emojiden bir kalpçik gönderen bile olmamış.

Yanıtlardan hatırımda kalanlar şöyle: “Hayrola?”, “İyi misin?”, “Bir sorun mu var?”, “Annen bize mi geldi?”, “Yine çanta mı aldın?”, “Evde yemek yok mu?”

* * *

Bu hale dönüşmüş bir evliliği yürütmeye çalışmanın sebebi, sadece rahatını bozmamak ve alışkanlıklarından kurtulamamak mı?

Şarkının finaline de böylece gelmiş bulunuyoruz: “Olur mu sevgi diye / Istıraba sarılmak / Bu yol mutluluk yolu / Tek çaremiz ayrılmak.”

 

 

 

 

 

 

Yazarın Tüm Yazıları