Kayıp saatlerin sırrı

DARBE girişimini araştırmak için kurulan komisyonun AKP’li başkanvekili Belma Satır, komisyon çalışmalarının 3 Ocak’ta biteceğini, bir aylık ek süreyi kullanmayacaklarını söyledi.

Haberin Devamı

Demek ki AKP’ye göre, darbe ile ilgili her şey açığa çıkmış, raporlarını yazabilecek duruma gelmişler.

 

Ama ilginç olan şu ki hâlâ bilmediğimiz şeyler var. Kim bilir belki biliyorlardır, bizimle de paylaşma inceliğini gösterebilirler.

 

Mesela darbeyi haber veren Binbaşı H.A. hâlâ bir sır.

 

MİT’e gelip darbe yapılacağını ya da MİT Müsteşarı’nın bir grup asker tarafından kaçırılabileceğini-suikasta kurban gidebileceğini söylediğini biliyoruz.

 

Ama sonra MİT Müsteşarı ile Genelkurmay Başkanı’nın bu bilgiyi saatlerce neden kimseyle paylaşmadıklarını bilmiyoruz.

 

Haberin Devamı

O çok değerli saatlerde neden kuvvet komutanlarına bilgi verilmediğini, birliklerine sahip olmaları için ordu komutanlarının neden uyarılmadığını bilmiyoruz.

 

Cumhurbaşkanı’nın, Başbakan’ın, İçişleri Bakanı’nın neden uyarılmadıkları da bir sır.

 

Komisyon, darbe girişimi sırasında şehit olan vatandaşların ailelerini bile ziyaret edip dinledi ama nedense MİT Müsteşarı ile Genelkurmay Başkanı’nı dinlemeye gerek görmedi.

 

Bu kayıp saatlerin sırrı ortaya çıkmadan, komisyon işini nasıl bitirmiş olabiliyor?

 

‘SEÇİLMEMİŞ CUMHURBAŞKANI’ SORUNU

 

"POST Milliyetçi Cephe” anayasa teklifinde cumhurbaşkanının kendisine bir yardımcı tayin edebileceği de var.

 

Şöyle: “Cumhurbaşkanı, seçildikten sonra bir veya daha fazla Cumhurbaşkanı yardımcısı atayabilir.”

 

Cumhurbaşkanı ne kadar gerekli görürse, o kadar yardımcı tayin edecek.

 

Haberin Devamı

Bugün Saray’daki başdanışmanlar ordusuna bakacak olursak, eğer yeniden seçilirse Recep Tayyip Erdoğan’ın öyle “bir” ile yetinmeyeceğini de tahmin edebiliriz.

 

Zaten bütün dünyanın parmak ısırdığı bir lider olarak, kendisi az ile yetinmemeyi ilke edinmiş durumda, onu da biliyoruz.

 

Bu yardımcıların görevi de yeni teklifte belirtiliyor:

 

1– “Cumhurbaşkanlığı makamının herhangi bir nedenle boşalması halinde 45 gün içinde Cumhurbaşkanı seçimi yapılır. Yenisi seçilene kadar Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cumhurbaşkanlığına vekâlet eder ve Cumhurbaşkanına ait yetkileri kullanır.”

 

2– “Cumhurbaşkanının hastalık ve yurtdışına çıkma gibi sebeplerle geçici olarak görevinden ayrılması hallerinde, Cumhurbaşkanı Yardımcısı, Cumhurbaşkanına vekâlet eder ve Cumhurbaşkanına ait yetkileri kullanır.”

 

Haberin Devamı

Birden fazla yardımcı tayin etmiş olursa, hangisi vekâlet edecek bu konu kolay, Cumhurbaşkanı hasta olur ya da yurtdışına çıkarken vekâleti kime bırakırsa o.

 

Ama makam herhangi bir nedenle boşalırsa, hangisi vekâlet eder, bunu sadece iyi saatte olsunlar biliyor.

 

Öte yandan, söz konusu yardımcı, yürütme gücünü elinde tutan cumhurbaşkanının bütün yetkilerini kullanabilir ama seçimle gelmiyor.

 

Cumhurbaşkanı seçilmek için gerekli şartlara sahip olup olmadığı da önemli değil, çünkü cumhurbaşkanı canı kimi isterse onu yardımcı yapıyor.

 

Meşruiyetini seçimden almayan bir yardımcının, seçimle gelen cumhurbaşkanına verilen yetkileri asili gibi kullanmasındaki gariplik AKP ve MHP’deki hiçbir hukukçunun dikkatini çekmedi mi?

 

Haberin Devamı

Yoksa, “Reis öyle istedi, öyle olacak” diye kıldan ince boyunlarını eğdiler mi?

 

Radikal’de birlikte çalıştığım gazeteci arkadaşım Ali Topuz, ki kendisi aynı zamanda iyi bir hukukçudur, www.gazeteduvar.com.tr sitesindeki dizi yazısında şöyle diyor:

 

“Sadece bir numaranın, cumhurbaşkanının seçimle geleceği, iki numaradan başlayarak kalan herkesin bir numara tarafından belirleneceği bir sistem hazırlığı.”

 

Böyle bir sisteme “tek adam rejimi” diyoruz.

 

Varsayalım ki Recep Tayyip Erdoğan bu ülkede cumhurbaşkanlığı yapabilecek en iyi adam. Her şeyi biliyor, memleketin ona ihtiyacı var vs. Türkiye’nin bulabileceği en iyi ikinci adamı da buldu, tayin etti.

 

Haberin Devamı

Peki onun kadar akıllı olmayan birisi günün birinde cumhurbaşkanı seçilirse ne olacak?

 

MHP YÖNETİCİLERİNİN İŞİ ÇOK ZOR

 

ŞU sıralar en zor durumda olan parti yöneticileri MHP’liler olsa gerek.

 

Yakın zamana kadar söylediklerinin tam tersini yaptılar ve şimdi bunu tabanlarına nasıl açıklayacaklarını düşünüyor olmalılar.

 

Bunca yıllık bir partide, bu zikzaklı politikanın nedenini merak eden birileri mutlaka vardır çünkü.

 

Hürriyet’te Umut Erdem’in haberine göre MHP yöneticileri tabanlarını ikna etmek için şöyle diyeceklermiş:

 

“Krize yol açacak bir zemin var. Cumhurbaşkanı hemen her gün Anayasa’yı ihlal ediyor. Hukuksuzluğu meşru hale getirdi. Türkiye bu durumu taşıyamaz. Cumhurbaşkanı Anayasa’ya uymuyorsa, yeni bir çerçeve çizilmeli. Genel Başkanımız Devlet Bahçeli, Meclis’e, siyasete bir yol gösterdi.”

 

Okurken yüzünüzde bir tebessüm belirdiğini tahmin edebiliyorum.

 

MHP yöneticilerine göre “Anayasa’yı hemen her gün ihlal eden ve hukuksuzluğu meşru hale getiren” kişi Cumhurbaşkanı.

 

Söz konusu hukuksuzluğu düzeltmek için buldukları yol ise bunu anayasal bir çerçeve içinde meşrulaştırmak!

 

Ama bunun gerçekleşmesi için de gelecek seçim dönemine kadar bekleyeceğiz.

 

MHP tabanı acaba bunu merak etmiyor mudur?

 

Dün Özgür Mumcu, Devlet Bahçeli’nin geçtiğimiz yaz yaptığı bir konuşmadaki şu bölümü aktarmıştı:

 

“Bizim Saray’la anlaştığımız namertçe söylendi. İlk aşamada partili cumhurbaşkanlığına evet dediğimiz, başkanlık sistemine sıcak baktığımız soysuzca iddia edildi. Yeni anayasaya boyun eğdiğim fısıltıdan öte yüksek sesle ifade edildi. Bu alçak sözleri dolaştıranlarda yüz olmadığı için özür dilemediler.” 

 

Acaba MHP yöneticileri bu sözleri tabanlarına nasıl açıklayacaklar, onu da merak ettim doğrusu.

Yazarın Tüm Yazıları