Paylaş
Bu kadarına da gerek var mıdır, bilemiyorum ama şunu söylemeliyim: Yerel yöneticiler ya da ta Ankara’da oturup ülkenin belli bir bölgesi için kararlar alanlar, yaptıkları işlerin o bölgede yaşayan insanların hayatlarında bazı şeyleri değiştirmekte olduğunu bilirlerse ve biraz empati geliştirebilirlerse zaten kimseye bir şey sormak da gerekmez.
Topbaş, Gezi Parkı’ndaki çadırları yakan 4 zabıta memurunun açığa alındığını, taşeron 3 zabıta memurunun ise iş akdinin feshedildiğini açıkladı.
Yani yedi kişi, kendilerinin karar vermedikleri bir kabahat için işlerini kaybettiler.
Aileleri, çocukları var. Bir kahvehanede toplanıp “Hadi gidip şu çadırları ateşe verelim” demiş olmaları mümkün değil.
Onlara birisi bu talimatı verdi. Polisin gözetimi altında çadırları topladılar ve yaktılar. Belediyenin olanakları ile kendilerine çadırları yakmak için gerekli yanıcı malzeme temin edildi. Bunları kendi aralarında para toplayıp aldıklarını mı düşünüyorsunuz yoksa?
Hayır, böyle bir şey olmadı, olamazdı da! O insanlar kendilerine verilen bir talimatı yerine getirdiler.
Bir hata yapıldığını düşünüyorsanız o emri vereni cezalandırmalısınız, işini korumak zorunda olan garibanları değil!
Tıpkı polis memurları için olması gerektiği gibi!
Uzun saatler boyunca ayakta tutuldular, üç kuruş maaşlarını korumak için kendilerine verilen emirleri uygulamak durumunda kaldılar. İçlerinde sadistik davranışlar göstermiş olanlar olsa bile o davranışların sorumlusu da amirleridir, emniyet müdürüdür, validir.
Şimdi vicdanları yatıştırmak için göstermelik de olsa bazı polislere ceza vereceksiniz, bu artık belli oldu.
Suç onların değildi!
Suç Başbakan’dan başlayarak İçişleri Bakanı’nın, valilerin ve emniyet müdürlerinindir.
Hesabı önce kendi vicdanlarınıza verin, garibanı cezalandırmak o yükü daha da ağırlaştırır, unutmayın!
Çarşı’dan örgüt yaratmak
ARTIK ortaya çıktı ki “devlet refleksi” diye bir şey var ve “vesayet Türkiye’sini” değiştirme iddiasında olanlar da kendilerini bundan kurtaramıyorlar.
Dış mihraklar, lobiler, sayıları on binleri bulan terörist grupları öykülerini kaç kere dinlemiştik, yine dinliyoruz.
Gezi Parkı eylemleri nedeniyle yürütülen soruşturmalardan Çarşı grubu ile ilgili olanda da aynı resmi görmeye devam ediyoruz.
Savcılarımız belli ki Çarşı’dan da bir illegal örgüt çıkarma peşindeler, sorgu bu minval üzerine yürütülüyor.
İddiaya göre Çarşı grubuna mensup bazı kişilerin evlerinde yapılan aramalarda uçaksavar mermisinden tutun da sis bombasına kadar birçok silah vs. ele geçirilmiş.
Onu atacak bir silaha sahip olmadıktan sonra bir tane uçaksavar mermisinin ne işe yarayacağı ayrı mesele tabii. Büyük olasılıkla askerlik yapan Türk erkeklerinin büyük bölümünün topladığı türden bir “hatıra parçası” bu da!
Bu kişilerin savcılıktaki sorgularında kendilerine sorulan sorular, atılan Twitter mesajlarından, şaka olsun diye verilen ilanlardan, gaz maskelerinin nereden temin edildiğinden ibaret.
Savcılık bir örgüt yaratmaya çalışıyor ama bu örgütsel bağlantıyı ortaya koyacak somut deliller, geçmişteki bu tür davalarda da olduğu gibi ortada yok.
Bizim adalet sistemimizde bunun örneğini çok gördük, insanlar ortada bir delil olmadan sırf kanaatlerle senelerce hapiste yattılar, yatıyorlar.
“Türkiye değişti, sivilleşti” diye sevinenlerin bu gerçekleri de görmeleri gerek
Üstleri çıplak deri eldivenli 100 erkek!
KABATAŞ’ta saldırıya uğradığını ve kendine geldiğinde de üzerindeki giysilerin idrar koktuğunu söyleyen kadın ile ilgili sorunu geçiştiremeyiz.
Bu öyle ortaya atılıp üzerinde siyaset yapılacak ve unutulacak bir olay değildir.
İddiaya göre üzerleri çıplak, ellerinde deri eldivenler, başlarında garip sargılar olan 70–100 kişilik erkeklerden oluşan bir saldırganlar güruhu var.
Böyle bir grubun o gece Kabataş’ta toplanan insanlar tarafından görülmemiş, cep telefonuyla fotoğrafları çekilmemiş olma ihtimali çok düşük.
Ellerinde bu görüntüler olanların bunları bir an önce savcılıklara teslim etmelerinde yarar var.
Başbakan, bu saldırı ile ilgili olarak görüntüler olduğunu, bunları açıklayacağını söylemişti.
Dün Rasim Ozan Kütahyalı’nın Sabah’taki yazısından öğreniyoruz ki bu görüntüler Başbakan ile yapılan toplantıda “Erdoğan muhalifi solcu bir sanatçıya” izletilmiş.
Sanatçının 17 dakikalık bu görüntüleri izledikten sonra “içinin dışına çıktığı” söyleniyor.
Bu nedenle de görüntülerin kamuoyu ile paylaşılması sakıncalı bulunmuş.
Olabilir, buna bir itirazım yok.
Zaten bir macera filmi gibi seyretmek için bu görüntüleri sorgulamadım.
Söylemek istediğimi tekrarlıyorum: Elde madem bu görüntüler var, polisimiz de bu görüntülerden yola çıkıp o kişileri yakalamak konusunda tecrübe ve bilgi sahibi. Üstelik bu kişiler “üstleri çıplak, ellerinde deri eldivenler, başlarında garip sargılar olan” kişiler, kolayca teşhis edilebilirler.
Hem elde bir de “idrarlı” giysiler var ve CSI Miami dizisinden de biliyoruz ki bundan yola çıkılarak saldırganların DNA izleri de sürülebilir.
Bu kişileri yakalayın, hemen savcılığa teslim edin! Talebimiz budur.
Paylaş