Paylaş
Bu parti, sadece Batı’da değil, Doğu ve Güneydoğu’da da oy kaybediyor.
MHP’nin durumu da kritik. Barajın kıl payı üzerinde görünüyor ve bugün seçim olsa barajın altına yuvarlanması da işten değil.
CHP malum, bağladığın yerde durmaya devam ediyor.
AKP ise şimdiden 55’leri görmüş durumda.
Bu tabloya bakınca Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın aklından neyin geçtiğini anlayabilmek de mümkün oluyor.
Denediği ve 1 Kasım seçiminde sonucunu aldığı “gerilimi arttır, düşmanları çoğalt, oyları kap” stratejisi öyle görünüyor ki bir olası erken seçimde hep hayalini kurduğu 400 milletvekilini hizmetine sunacak.
Onun için sokağa çıkma yasaklarıyla da desteklenen operasyonlar aynen devam edecek. Yeni “kötülük kaynağı” olarak sunulan akademisyenlere, başka gruplar da eklenecek.
Yakında “muhalefet anayasa yapmaya yanaşmıyor” denilerek erken seçim ilan edileceğini de göreceğiz.
Türkiye beceriksiz ve akılsız bir muhalefetin de desteğiyle, hızla otoritarizme sürükleniyor.
Diyanet’e bir iletişim danışmanı lazım
DİYANET’in “fetva” sitesinde yayınlanan ensest içerikli “ahlaksız” yanıt ile ilgili olarak Diyanet İşleri Başkanlığı önce şu açıklamayı yaptı:
“Elektronik ortamda türlü hile ve desiselerle, çeşitli kelime oyunlarıyla, kendisini vatandaş yerine koyarak platforma soru sorup aldığı cevapları da tahrif ederek, bunu Başkanlığımızı itibarsızlaştırmanın bir yöntemi olarak kullanmak hiçbir akıl ve vicdan tarafından kabul edilemez.”
Ardından Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanı Ekrem Keleş “Böyle bir fetvamız kesinlikle olmamıştır, olmaz, olamaz” dedi.
Keleş’in açıklamasında şöyle deniliyordu:
“Alınan güvenlik hizmeti raporuna göre Din İşleri Yüksek Kurulumuzun sitesi son günlerde pek çok saldırıya maruz kalmıştır. Yüce dinimiz İslam’a yönelik olumsuz algı oluşturmak amacıyla planlanan bu edep ve ahlak dışı sabotajın sorumluları en kısa zamanda tespit edilerek, adalete teslim edilecektir.”
Önceki gün de Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez aynı konuyla ilgili olarak şunu söyledi:
“Uzmanların hükmü inşa ederken istifade ettiği tarihteki bilgi notları var. O bilgi notları içerisinden iki tane Arapça alıntının ve o Arapça alıntıların yanlış Türkçe tercümelerinin sadece bir yerde cevabın içerisine derc edildiğini görüyoruz.
Bu teknik bir hata mıdır? Bu bir zühul mudur? Bu bir kasıt mıdır? Bunu bütün güvenlik birimleri araştırdılar. Biz ilgili arkadaşları, ihmali olan arkadaşları soruşturmanın selameti açısından açığa aldık.”
1– Birinci açıklamada sitenin hack’lendiği ima ediliyor.
2– İkinci açıklamada sitenin saldırıya uğradığı açıklanıyor ve sabotajdan söz ediliyor.
3– Üçüncü ve son açıklamada yanlış tercümeden söz ediliyor ve uzmanların bunu zühulden mi (yani “iyi niyetle, yorgunluktan, iş çokluğundan vs. yanılma–unutma–aksatma) yoksa kasten mi yapıldığını araştırdığı söyleniyor ve uzmanların bu nedenle açığa alındıkları söyleniyor.
En son yapılan açıklamanın en doğru açıklama olduğunu kabul ediyorum. Çünkü bizzat Diyanet İşleri Başkanı’nın kendisi söylüyor.
O zaman sormak gerek, neden ilk açıklamada doğru dürüst araştırılmadan hack’lenme ima edildi? Neden ikinci açıklamada bunun bir sabotaj olduğu söylendi?
Şunu söyleyebilirim: Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kriz yönetiminden de anlayan çok kaliteli bir iletişim danışmanına ihtiyacı var!
Paylaş