Paylaş
Wuppertal’deki etkinliği katılan yetkili Wuppertal, Solingen ve Remscheid bölgesinin Emniyet Müdürü Birgitta Radermacher idi.
Radermacher, hukukçu, avukatlık yaparken eyaletin İçişleri Bakanı tarafından Emniyet Müdürlüğü’ne atanmış, 40’lı yaşlarında gösteren ama benimle yaşıt bir kadın. Eline hiç silah almamış ama Emniyet Müdürü. 1700 polisin oluşturduğu bir teşkilatı yönetiyor ve hukukçu olmasının kendisine bu işte büyük avantajlar sağladığını söylüyor.
Buluşmamıza yanında basın danışmanı ile birlikte geldi. Eskortu yoktu! Koruma polisi de! Ve kentin Türklerin daha yoğun olduğu bölgesini yürüyerek dolaştık. Herkesle konuştu, el sıkıştı.
Radermacher, o bölgenin önemli bir sorunu sayılması gereken ırkçılık ile mücadeleye önem verdiklerini söylüyor. Aşırı sağcı, ırkçı grupların izlendiğini, suçu önleyici tedbirlerin erken alınmaya çalışıldığını vurguluyor.
Wuppertal Çepnililer Derneği’nde Radermacher ile taze demlenmiş çaylarımızı yudumlarken bir el tavla da oynadım! Sivas’ın Çepni’sinden gelip, bu bölgeye yerleşenler, güçlerini birleştirip bir de dernek kurmuşlar. Tiyatro faaliyetleri, spor faaliyetleri ile gençlerin yetişmesine katkıda bulunuyorlar, çoğu emekli de zamanını burada geçiriyor.
Wuppertal’de bir de Türk kadınların kurduğu dayanışma derneği var. Oraya da gittik. Bir tür çocuk yuvası işlevi de görüyor, anneleri çalışan çocuklara burada bakılıyor, Almanca ve Türkçe öğretiliyor. Akıcı Almanca konuşan üç genç Türk kadını, şahane bir çay sofrası hazırlamışlar. Börekler, poğaçalar, kurabiyeler, yaprak sarması, mercimek köftesi ve tabii çay! Almanya’da mıyım, Türkiye’de “altın gününe” mi düştüm, ayırt edebilmek çok zordu.
Gençleri suçtan ve zararlı alışkanlıklardan uzak tutabilmek, Wuppertal’deki Türklerin de en önemli ilgi alanlarından biri. Bunun bir yolu da gençleri spora yönlendirmekten geçiyor.
Ama Türk amatör futbol kulüpleri ciddi maddi olanaksızlıklar içindeler. On binlerce Türk işadamı Almanya’da iş yapıp, para kazanıyor ama hiçbirinin aklına o kulüplere sponsor olarak, sayesinde para kazandıkları bir topluma destek olmak da gelmiyor.
Pazartesi sorusu
KPSS’de bir örgütün, soruları çalarak, Türkiye’nin değişik yerlerindeki bazı kişilere aynı anda servis ettiğinin ortaya çıkmasından bu yana bir buçuk yıl geçti!
Başbakan, MİT’i ve Emniyet’i özel olarak görevlendirdi ama suç örgütü hala ortaya çıkartılamadı.
Bu suç örgütü koruyan nefesi kuvvetli birisi mi var? Bu suç örgütü nasıl olup da hâlâ ortaya çıkartılamadı?
Memleketin birinde hoptirinam - 2012
KENDİSİNİ “AKP TBMM Grup Başkanvekili Danışmanı” diye tanıtan bir uyanığın, İzmir’den Antalya’ya kadar 5 ilden, polis eskortu ile geçip gittiği ile ilgili haberi dün gazetelerde okurken, Aziz Nesin’i bir kez daha andım.
Tam onun yazabileceği türden bir öykü bu. İçinde her şey var: Türkiye’nin devlet düzeni, siyasi iktidar-bürokrat ilişkileri, köylü kurnazlığı, devlette sırtını dayayacak bir yakın tanımanın insanlara tanıyacağı ayrıcalıklar vs.
Dünyanın başka bir köşesinde kolayca yaşanmayacak bir olay bu.
Bu uyanık için şimdi “unvan gaspı, yalan beyan ve resmi kurumları oyalamak” suçlarından soruşturma başlatılmış. Demek ki “yalancı” olmasaymış, gerçekten AKP Grup Başkanvekili danışmanı olsaymış, bu yaptığı yanına kâr kalacakmış! Soruşturma bize bunu gösteriyor. Bir önemsiz unvanın bile nelere kadir olduğunu görüyorsunuz.
Yine bu soruşturmadan öğreniyoruz ki “resmi kurumları oyalamak” diye bir suç da varmış ülkemizde. Acaba devlet büyüklerini karşılama ve uğurlama törenleri de bu suçun kapsamına girer mi?
Olayın ortaya çıkmasının nedeni “uyanık vatandaşın”, kendisine eskortluk eden polislere “Bir işiniz düşerse arayın” diye bir telefon numarası vermesi. Polisler tayin talebiyle bu telefonu arayınca olay ortaya çıkmış. Şimdi bu polisler hakkında da soruşturma yapılıyormuş. Adres tamamen yanlış bence: Soruşturma Türkiye’nin devlet düzenine açılmalı! O polislerin hiçbir kabahati yok. Adam ya gerçekten “danışman” olsaydı ve polisler ona yüz vermeselerdi, başlarına neler gelirdi, bir düşünsenize!
Paylaş