Paylaş
Bana yazdıkları e-postalarda Arınç’ın, Başbakan’ın tepkisi üzerine ricat ettiği vurgulanıyor.
Bu çelişkiye neden işaret etmediğim sorgulanıyor.
Başbakan Yardımcısı Arınç ile düşüncelerimiz genellikle birbirine uymuyor ama haksızlık yapmak da istemem.
Arınç’ın sözlerini geri aldığını düşünenler bence böyle bir haksızlık yapıyorlar. Arınç, Emniyet Müdürü’nün sözleri kendisine sorulduğunda şöyle yanıtlamıştı:
“Konuşmanın içeriğine baktığımız zaman bunu takdirle karşılıyorum. Şahsi düşüncemi ifade ediyorum. Hem kişiliğine hem görev anlayışına hem 91-95 yılları arasında Diyarbakır’da görev yapmış bir insan. Yaşadığı acı olayların analizini yaparak bugüne ışık tutmasını takdirle karşılıyorum.”
Kütahya’da söylediği sözler de bundan çok farklı değil. Şöyle konuşmuştu: “Söz konusu konuşmanın içerisinde bir cümle aldığınız zaman, bu sorunlu bir cümledir. Yanlış bir cümledir. Nedir o ‘Dağda ölen teröriste ağlamak gerekir, ağlamazsanız şöylesinizdir’. Eskiden yaptığı bir konuşmayı hatırlatıyor. Keşke o cümle olmasaydı. Çünkü yanlış anlamaya müsait bir cümle o. Başına sonuna bakmazsanız, o konuşmanın tümünü dikkate almaz, sadece çıplak bir cümle ile bakarsanız bugün Türkiye’de terörle mücadele eden herkesi, Türkiye’de terörden zarar görmüş herkesi de, teröristlerin ateşine maruz kalmış herkesi üzebilir. Sayın Başbakanımızın bu cümleye yönelik eleştirileri elbette doğru ve haklıdır.”
Görüldüğü gibi Arınç ilk demecinde “konuşmanın içeriğini onayladığından” söz ediyor, tek bir cümleden değil.
Başbakan’ın o sert çıkışının ardından söylediği de “yanlış anlaşılmaya müsait bir cümle yerine konuşmanın tümünü dikkate almak gerektiği.”
Eleştiriye evet ama haksızlığa hayır!
Kaza-boza yapacaklar!
İSTANBUL Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, İstanbul’daki 42 ülkenin başkonsoloslarına Taksim’in yayalaştırılması projesini anlattı.
Diplomatlarla bir kahvaltıda bir araya gelen Topbaş’ın bunu yapması iyi bir tutum tabii.
Diplomatlar da İstanbullu sayılırlar, nelerin olup biteceğini öğrenmek onların da hakkıdır.
Ama keşke biz vatandaşlar için de bu kadar hassasiyet gösterebilmiş olsalardı.
Bir akşam yattık, sabah kalktık ve önümüze bir proje sürüldü.
Bütün İstanbul halkını bir araya toplayıp tartışmak elbette mümkün değildi ama halkı temsilen sivil inisiyatiflerle konuşulup tartışılsaydı ve proje için öne sürülen
eleştiriler dikkate alınsaydı daha demokratik bir tutum olmaz mıydı?
Başkan Topbaş, o toplantıda şöyle bir söz de söylüyor:
“Tarlabaşı tarafından Divan Oteli’ne gelen yolu alta almamız gerekiyor. Bunu yaptığımız zaman Taksim’deki Talimhane bölgesiyle Taksim Meydanı bütünleşmiş olacak. Bunu birinci etap olarak projemize koymuştuk. Diğeri, Gümüşsuyu’ndan Taksim’e gelen yolu yeraltına alarak AKM’nin önünden alttan geçmesi ve oradan Taşkışla’ya doğru alttan geçmesini öngören bir proje. Buna itirazlar vardı. Bizim de tereddütlerimizin olduğu bir proje. Bu konuda çalışmalarımız devam ediyor.”
Taksim Meydanı gibi İstanbul için çok önemli bir merkezi yeniden düzenleme işine girişiliyor, bunun için projenin ilk aşamasının ihalesi bile yapılıyor ama projenin öteki ayağı hakkında Belediye Başkanı’nda bile tereddüt var. Belli ki eski bir Türk belediyecilik geleneği yaşıyor: Kervan yolda düzülür, kaza-boza bu işi yapacağız!
Şu projeyi adam gibi bütün ayrıntısını en başından düşünüp tartışıp yapmak bu kadar zor muydu?
Siyasi irade çözüyor
TAM 40 yıldır süren, 150 bin kişinin ölümüne neden olan içsavaşı bitirmek için Moro İslami Kurtuluş Cephesi ile Filipinler hükümeti arasında bir barış anlaşması imzalandı. Kasım ayında görüşmelerde arabuluculuk yapan Malezya hükümetinin desteğiyle 11 bin gerillanın (terörist mi demeliydim?) silah bırakmasının koşulları da belirlenecek.
Kolombiya’da 50 yıldır süren ve 200 bin kişinin hayatını kaybetmesine neden olan içsavaşı sona erdirmek için de Kolombiya Devrimci Silahlı Güçleri ile Kolombiya hükümeti arasındaki görüşmeler bugün yarın Oslo’da başlayacak. Görüldüğü gibi bu tür konuları çözmek için konuşmaktan başka çare yok. Bunun dışındaki her şey ölü sayısının artmasına neden oluyor.
Ama bunun için siyasi bir irade ve oturup konuşulabilecek düzgün muhataplar gerekiyor. Ve ne yazık ki bunların ikisine de sahip değiliz.
Paylaş