Davutoğlu’nun iflas ilmühaberi!

HÜKÜMETİN duvara toslayan dış politikasını anlamlandırmak için yeni bir kavram icat edildiğini dün yazmıştım.

Haberin Devamı

“Değerli yalnızlık” diye pazarlanmaya çalışılan ama dış politikanın iflasını açıklamaya yetmeyen, tam tersine bunun altını kalın bir şekilde çizen bir kavram bu.
AKP yöneticileri, “Yeterince aktif değil” diyerek İslam İşbirliği Teşkilatı Genel Sekreteri Ekmeleddin İhsanoğlu’nu şiddetle eleştiriyorlar.
Hızını alamayıp “Ben onun yerinde olsam istifa ederdim” diyen Başbakan Yardımcısı bile var!
Aslına bakarsanız bu vesileyle “istifa” diye bir kavramın varlığını hatırlaması gereken birisi varsa o da kuşkusuz ki Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’dur.
Ama bizde böyle şeyler olmaz. Davutoğlu “Hata yaptım, yola sıfır sorun diye çıktım, şimdi yapayalnız kaldık, ben yapamadım, yapabilecek olanlara bırakıyorum” demez.
Görevden alınana kadar koltuklarında oturmaya devam ederler. Davutoğlu da öyle yapacak ama acaba daha ne kadar süre?
Şu satırları “yarı resmi” Sabah’ın Ankara Temsilcisi Okan Müderrisoğlu yazdı, bir bakan ile Meclis kulisinde Türkiye’nin dış algısının bozulması üzerine sohbet ediyormuş:
“Temel sorunumuz zaman zaman, söylemlerimizin, eylemlerimizin önünde gitmesi. Siyasi, askeri, ekonomik ve teknolojik gücümüzün çok üstünde laflar ettik. Çevremizi hareketlendirdik, halklara umut aşıladık. Bu arada bölgesel çıkarları zedelenen ülkelerin hedefi haline geldik. Diplomaside gücünüzün yüzde 20–25 üzerinde konuşabilirsiniz. Lakin iki–üç kat üst perdeden konuşup, gerisini getiremezseniz hayal kırıklığı yaratırsınız.”
Müderrisoğlu
ciddi bir gazeteci, bunları kafasından uydurmadı, belli ki hükümet içinde de Davutoğlu’na yönelik ciddi bir eleştiri var.
Bunun sonunda Davutoğlu görevden alınır mı, alınmaz mı, bilemem.
Ama belli olan bir şey var ki Başbakan’dan sonra AKP lideri olma hayali, artık Davutoğlu için çok uzak!

Haberin Devamı

Durgun sudan korkacaksın!

BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan, Mısır’daki askeri darbenin ilk gününden beri dünyada bu darbeye açıkça karşı çıkmayan herkese verip veriştiriyor.
Nobel’den tutun, Avrupa Birliği’ne, bütün bir “Batı”dan çevrecilere kadar herkes bundan kendi payına düşeni aldı.
Başbakan’ın suçladığı, eleştirdiği kesimler içinde sadece Mısır’da değil, dünyanın başka yerlerinde de insan hakları ihlallerine karşı çıkanlar var ama o yine de bir ayrım gözetmiyor, herkesi eleştiriyor.
Ama bir kişi var ki ondan hiç söz etmedi. Üstelik o kişi darbecilere açık destek vermekle kalmadı, para gönderdi, o da yetmedi meydanlarda öldürülen insanları “terörist” olmakla bile suçladı.
Suudi Arabistan Kralı’ndan söz ediyorum.
Kimseden korkmayan Başbakan elbette Suudi Kralı’ndan korkacak değil. Ama bu yine de bir eksiklik olarak önümüzde duruyor.
Bu eksikliği bari ben kapatayım dedim, onun yerine ben söylüyorum:
“Ey Suudi Kralı! Sen nasıl bir kral ve Müslüman’sın ki Mısır’daki vahşete sesini çıkarmıyorsun? Sesini çıkarmadığın gibi bir de darbecilere milyar dolarlar yağdırıyorsun!
Bakma Başbakanımızın şimdilik sesini çıkarmadığına. Vallahi ğaf mel mayyi esseçri! (Tercümesi başlıkta)”

Haberin Devamı

Emniyet Müdür Yardımcısı’nın açıklaması

-BAZI oyuncuları da kapsayan esrar operasyonu ile ilgili olarak “Torbacıdan kullanıcıya ulaşılıyor ama neden asıl büyük tüccarlar yakalanmıyor” diye sormuştum.
İstanbul Emniyet Müdürlüğü narkotik ve organize suçlardan sorumlu yardımcısı Mahir Çakallı aradı.
Çakallı, söz konusu operasyonun “esrar (ot) kullanımına” yönelik olduğunu, esrar satıcısı torbacıların çoğu kez bu uyuşturucunun üreticisi konumunda olduğunu, onların da operasyon çerçevesinde yakalanıp savcılığa sevk edildiklerini açıkladı.
Esrar üretim ve satışının, eroin, kokain gibi diğer narkotiklerden farklı geliştiğine dikkat çekti, bir “esrar baronundan” söz edilemeyeceğini belirtti.
Emniyet teşkilatının bu tür büyük uyuşturucu tacirlerine karşı da sıkça operasyon yaptığını, başarısının uluslararası alanda da övgü aldığını söyledi.
İngiltere gibi ülkelerde eroin fiyatının arttığını, bunun Türkiye’nin uluslararası trafiği kontrol etmek ve engellemek konusundaki başarısından kaynaklandığını vurguladı.
Çakallı’nın sözlerini doğrulayacak çok sayıda istatistiki bilgi de var.
Benim yazım zaten bu konudaki mücadelenin yetersiz olduğuna ilişkin değildi, bununla ilgili emniyet teşkilatının samimi bir çaba içinde olduğunu biliyorum.
Benim kafama takılan torbacılardan neden esrar baronlarına ulaşılamadığıydı ki Çakallı esrar ticaretinin eroin ve kokain gibi narkotiklerden farklı geliştiğini, esrar konusunda bir “uyuşturucu baronundan” söz etmenin mümkün olmadığını belirtti.
Okuyucularımın bilgisine sunarım.

Yazarın Tüm Yazıları