Paylaş
Aslına bakarsanız bu nedenle Güneş’i eleştirmek çok anlamlı değil. Sonuç olarak Kadıköy’e gelirken 4 puan öndeydi, dönerken de bu puan farkını koruyabildi. Ama şunu da söylemeliyim ki Beşiktaş’ın, bu sezon ilk kez bu kadar mahkum oynadığını da izledik. Birinci yarı boyunca F.Bahçe ceza sahasına bir kez bile giremediler, Volkan’ı çalıştırma mahiyetinde bile olsa bir tek şut çekemediler. İkinci yarının ilk 15 dakikasında ve son on dakikasında da tablo böyleydi ve Beşiktaş tahmin ediyorum ki çok uzun yıllardır ilk kez bir Fenerbahçe maçını gol pozisyonuna giremeden tamamladı.
Bunda elbette Fenerbahçe’nin takım savunmasını artık çok iyi yapabiliyor olmasının da rolü var. 11 kişiyle defans yapabiliyorlar, kaleci kalesini mecburen terk edemediği için de 10 kişi hücum edebiliyorlar.
Bunu Advocaat’ın hanesine yazmak gerekiyor elbette.
Dağılmış, sezon hazırlığını düzgün yapamamış bir ekibi, beş–altı haftalık bir bocalamadan sonra “takım” haline getirebildi. Fenerbahçe’nin maça Aatif ile başlaması da yine Advocaat’ın adaletidir diyelim ancak Fenerbahçe’nin bu nedenle ilk 45 dakikada daha etkili olmasını da engellediği bir gerçek.
GÖKHAN ŞiMDi TRANSFER OLDU
GÖKHAN Gönül için de bir paragraf açmak gerek: Sezon başından beri Gönül’ün aklının hala geçmişte kaldığı, bunun için bir türlü kendisinden bekleneni veremediği söyleniyordu. Dün akşam, Fenerbahçe taraftarı bu işi çözdü. Gökhan’a yapılan sersemce olumsuz tezahürat bize şunu söylüyor: Gökhan, Beşiktaş’a dün transfer oldu, bunu da Fenerbahçe taraftarı sağladı. Maçın hakemi aslına bakarsanız bu maçı kucağında buldu. Kendisine sorsalardı, eminim ki bunu istemezdi.
Onun için de oyunu yönetmedi, idare etti.Belki önemli hatalar yapmadı ama oyunun akışkanlığını kesen erken faulleri cezalandırmadı. Bu zaten sadece onun değil Türk hakemliğinin bir sorunu. Stada gelenler, televizyona para ödeyenler futbol izlemek istiyor, faul değil! Bunu sahada zorlayacak olan da hakemden başkası değildir.
Paylaş