Amaç kadrolaşmak olunca

SİVİL Havacılık Genel Müdürü’nün, bir özel havayolu şirketinden 800 bin dolar rüşvet istediği Vatan’da yayımlandı.

TT Air isimli şirket, rüşvet vermeyi reddettiği için zarara uğratıldığını iddia ediyor.

Hatırlayacaksınız, Hürriyet’te de bir süre önce aynı genel müdürün İstanbul’daki otel parasını World Focus Airlines’ın ödediği haberi yayımlanmıştı.

Bu havayolu, Isparta’da dağa çarparak düşen uçağın sahibiydi.

Kokpitteki karakutunun arızalı olduğunu, uçağın yere fazla yaklaştığını sesle uyaran sisteminin çalışmadığını, pilotunun yeterliliği konusunda tartışmalar olduğunu da hatırlayalım.

Dünkü Vatan’da aynı genel müdürün, Atlas Jet tarafından da yurtdışında ağırlandığını, her türlü masrafının bu şirket tarafından karşılandığını anlatan bir haber daha vardı.

Bu beyin o koltukta oturuyor olmasının bir tek nedeni var: AKP’nin devlet kadrolarını işgal etme politikasının bir sonucu bu.

Mesleki yeterlilikten çok imam hatip mezunluğu ve eşinin türban durumuna bakılarak o makama tayin edildiği için de kolayca yoldan çıkabiliyor.

Bu yüzden Bakan’ın kendisini koruyacağını, kolayca o koltuktan uzaklaşmayacağını da biliyor.

Nitekim Atlas Jet kazasında, genel müdürlüğün ihmalinin bulunduğu çok açık olmasına rağmen bugün hálá aynı koltukta oturabiliyor.

Göreceksiniz ki bunca habere rağmen yarın da oturuyor olacak!

Ben de böyle biriyim kimi suçlayabilirim ki?

GEÇEN gün 52 yılı geride bıraktım ve 53. yaşımdan gün almaya başladım. O kadar da zor bir şey değilmiş, bunu anladım.

Bir on yıl önce bunun korkunç bir şey olduğunu düşünüyordum.

Aynaya bakıyorum, saçımdaki beyazların sayısı aynı. Perhiz yaptığım için olsa gerek göbeğim de geçen senekinden daha küçük. Yani şahane bir durumdayım!

Bu köşenin babamın malı olmadığını sizler gibi ben de biliyorum. Bu nedenle bu kişisel meseleleri okumak istemiyorsanız 3. sayfada Bekir Ağabey’e dönebilirsiniz. Ağabey diyorum; çünkü ben Ankara’da çiçeği burnunda muhabirken Bekir Coşkun, Günaydın’ın Ankara Temsilcisi idi.

Ama dedikoduya meraklıysanız burada kalın, sizin için eğlenceli olabilir.

Çok şanslı bir insan olduğumu düşünüyorum.

Şahane bir kızım var. Tanrı nazardan korusun, güzel, uzun boylu ama bunun insanın hayatında bir değeri olmadığını bilebilecek kadar da olgun.

Onunla birlikte büyüdüm. Bu sayede kişiliğimde önemli kazanımlar elde ettim ve biliyorum ki son nefesimi verirken bu hayatın bana kazandırdığı en önemli şeyin kızım olduğunu düşüneceğim.

Gerçi zaman zaman bana kızıyor. İdeolojik olarak farklı şeyler düşünmüyoruz ama o genç, ben artık ona göre daha tedbirli ve hesaplıyım. Kuşak farkı denen şey bu olsa gerek.

Ona göre tek üstünlüğüm Marx, Engels ve Lenin’in "bütün eserlerini" okumuş olmam. Ancak o da bu dönemin filozoflarını benden daha iyi biliyor. Yani şunu söylemeliyim ki, babamın bana vasiyetini tutabildim. Kızım benden daha iyi bir insan oldu ve hayatla ilgili daha çok şey biliyor.

Dedim ya şanslı bir insanım! Kadir Gecesi doğmadım ama İnci Teyze’nin rüyasında benim doğacağımı müjdeleyen kişi Hazreti Muhammed imiş, adım bu nedenle Mehmet!

Bir erkeğin, yaşamdaki yerini belirleyenler, hayatına giren kadınlardır, bunu biliyorum.

Anneannem, babaannem, annem, ablam ve sayıları çok olmayan bütün aşklarım.

Çok karakterli kadınlara áşık oldum. Birinden çocuğum da oldu, adını söylersem kızar, çünkü "cool" birisi.

Bu yaşımda öğrendiğim en önemli şey de bu zaten. Hayatını áşık olduğun bir kadınla geçirmek, onun gamzelerinde kaybolmak, gülüşünde erimek ve gece yarısı uyanıp sadece onu düşünebilmek.

Küçük bir kurabiyeyi ısırmak gibi bu! Sert ama tatlı ve yaşadığını hissettiren bir durum!

Bu bir suç ise benim suçum değil. Rahmetli babam, ben daha ilkokul 4’teyken bana o kitapları getirmemiş olsaydı, ben de mutluluğu sıradan şeylerde arayan huzurlu bir insan olabilirdim.

Ama olamadım, kitaplarda öyle yazmıyordu çünkü.

Belki de bu huzursuz kişiliğim çok insanı kırmama yol açtı.

Kimseyi de suçlamıyorum, sokakları portakal çiçeği kokan Antalya’da büyüyen ve denize bakıp olmadık hayaller kuran gözlüklü sıska bir çocuk olmamın suçu kimin olabilir ki?

Artık 53 yaşındayım ve hayatımın sonuna kadar sadece sevdiğim bir kadının varlığını hissederek yaşamaktan başka bir dileğim yok Tanrı’dan.

Benim durumumdaki erkekler için bunun gerçekleşmesi çok zor bir hayal olduğunu da biliyorum.

Ama dedim ya ben şanslı bir insanım, adım bu nedenle Mehmet!

Eğer gece yarısı uyandığınızda yanınızda uyuyan kadına bakıp içiniz eriyorsa, saçlarını okşamak için dayanılmaz bir istek duyuyorsanız, kuşku duymayın siz de şanslı bir insansınız demektir.

Canınızı 53 yaş hezeyanları ile sıktıysam kusura bakmayın.

Bu köşenin yazarı böyle biri işte!
Yazarın Tüm Yazıları