15 Temmuz günü çok belirtiler çıkmıştı

15 Temmuz günü darbe girişimine kalkışılacağına ilişkin çok emareler belirdiğini artık biliyoruz.

Haberin Devamı


Binbaşı H.A.
’nın MİT’e gidip darbe girişimini haber vermesinin dışında, saat o sırada 14.45 idi, başka emareler de vardı.

 

Dün yazmıştım, darbeciler tarafından vurulan ve hastaneye götürüldüğünde ölmüş olduğu zannedilen Gazi Albay Davut Ala’nın telefonuna darbe girişimi günü gelen ve Albay’ın “tuhaf” bulduğu mesajdan başka belirtiler de var. Albay Davut Ala, TBMM Komisyonu’nda soruları yanıtlarken bunları bir bir sıralıyor.

 

Gazi Albay, darbe girişimi öncesinde 66. Mekanize Piyade Tugayı’nda Disiplin Kurulu Başkanı ve Emniyet–Kaza Önleme Subayı olarak görev yapıyordu.

 

Şu anda kaçak durumda olan tugay komutanı Tuğgeneral Mehmet Nail Yiğit, Gazi Albay’ı çağırıyor ve “Kışlada disiplinsizlik var, git ve düzelt” diyerek Kartaltepe Kışlası’na komutan olarak gönderiyor.

 

Haberin Devamı

Gazi Albay, o sırada söz konusu kışlada bir tümgeneral bulunduğunu, tabur komutanının da altı aydır karargâhta görev yaptığını söyleyerek emrin tuhaflığına dikkat çekiyor.

 

Sonrası “Emir demiri keser” kuralı işliyor, Gazi Albay Kartaltepe’ye, kışla komutanı olarak gidiyor.

 

15 Temmuz günü tuhaf durumlar yaşanıyor. Gazi Albay’ın ifadesiyle: “O gün çok değişik olaylar tezahür etti.”

 

1– Tugaydan “Telsiz çevrimi yapılacak” emri geliyor. Bu eylem, normal olarak birliğin komutanı olmadan yapılabilecek bir iş değil. Gazi Albay, bunu soruşturuyor, kimseye ulaşamıyor.

 

Her düzeydeki birlik komutanının arazide haberleşmesi telsiz ile yapılıyor. Birlikler harekete geçmeden önce de “telsiz çevrimi” yapılarak bir tür tatbikat yapılıyor.

 

O gün durduk yerde “Telsiz çevrimi yapılacak” emrinin verilmesi ve komutan olmadan bunun yapılması birinci gariplik.

 

Haberin Devamı

2– 15 Temmuz günü kışlaya atış yapılacağı emri geliyor. Cuma günleri, Türk ordusunda bakım günü ve o gün diğer faaliyetler minimum seviyeye indiriliyor. Böyle bir günde atış yapılacağı emrinin verilmesi ikinci gariplik.

 

Gazi Albay, kışlaya tayin edildiğinde yazılı ve sözlü olarak “Benim emrim olmadan bir tek mermi bile silahlıktan çıkmayacak” emri de vermiş.

 

Topçu taburuna vekâlet eden yüzbaşı “Atış yapacağız” deyince darbe girişimine katılan tugay komutan yardımcısının bu emri verdiği ortaya çıkıyor.

 

Gazi Albay, emre itiraz ediyor. Kışlada eğitimdeki astsubay öğrencilerinin olduğunu, tehlikeli olduğunu söylüyor ama tugay komutan yardımcısının emri uygulanıyor, depolardan ve silahlıklardan silah ve cephane çıkarılıp dağıtılıyor.

 

Haberin Devamı

3– Dün de yazdığım gibi Gazi Albay’ın cep telefonuna “eylem” ikazı ulaşıyor. 15–16–17 Temmuz günleri için, İstanbul’un neredeyse her yerinde yapılacak eylemler!

 

4– 15 Temmuz günü saat 15.00 sularında “Silah kayboldu” ihbarı yapılıyor. Böyle bir durumda, kışladaki tüm personelin görevli olduğu yerde kalması ve kışladan dışarıya çıkmaması gerekiyor. Belli ki darbeciler, tugaydaki adamlarını görev başında tutabilmek için bunu uyduruyorlar.

 

Sonra “Silah bulundu” bilgisi veriliyor ve karargâh personeli servislere binerek kışladan çıkıyor.

 

Bundan sonrası artık darbe girişimi başlamış, bazı birlikler köprüye vs çıkmışlar.

 

Gazi Albay, lojmanına dönmüşken çıkıp kışlaya gidiyor, polisler ile birlikte darbe girişimini bastırmaya çalışırken vuruluyor, ölümden dönüyor.

 

Haberin Devamı

Tutanakları okurken şunu düşündüm:

 

Ya emir–komuta zinciri içindeki prosedürlerde büyük boşluklar var ve darbeciler bunları bilerek kullandılar.

Ya da aksi doğruysa, bu tür boşluklar yoksa, üst kademe komutanlar büyük bir vurdumduymazlık içinde, bu belirtilerin darbe girişimine işaret ettiğini kavrayamamışlar.

 

Merak ettiğim konu, Gazi Albay’ın telefonuna gelen mesaj, başka kaç komutana daha gitti? Ve neden hiç kimse bu garipliğin, bir olası kalkışmaya işaret ettiğini değerlendirmedi?

 

O gün 66. Mekanize Tugay Komutanlığı kışlalarında yaşananlar, başka kışlalarda da tekrarlanmış olmalı. Telsiz çevrimi yapılması, atış için depo ve silahhanelerden silah ve cephane çıkarılması gibi.

 

Haberin Devamı

Neden bütün bu olanlardan 1. Ordu Komutanı’nın, onun üzerinden Kara Kuvvetleri ve Genelkurmay’ın bilgilendirilmediğini merak etmiyor musunuz?

 

Ben ediyorum. Benim ettiğim gibi Genelkurmay da, TBMM Komisyonu da, savcılar da merak ediyor olmalı.

 

Buna yönelik bir soruşturma başlatıldı da ben mi duymadım acaba?

 

‘YAĞMUR ÇOCUKLAR’A KALBİNİZİ AÇIN

 

- OTİZM diye bir gelişim bozukluğunun varlığının farkına varmam ‘Yağmur Adam’ filmiyle olmuştu.

 

Otizmin temel belirtisi sosyal iletişim ve etkileşim eksikliği ile tekrarlayan–takıntılı davranışlar ve sınırlı ilgi olarak ortaya çıkıyor.

 

Doğuştan gelen bu gelişme sorunu doğumdan sonraki üç yıl içinde fark edilebiliyor.

 

Eğer çocukta otizm olduğu ilk 18 ay içerisinde belirlenebilirse haftada 30 saatlik bir eğitimle otizmli bir çocuk adeta yeniden doğabiliyor.

 

Günümüzde her 68 çocuktan biri otizmli olarak dünyaya geliyor. Oysa 2001 yılında bu oran 250’de bir idi. Türkiye’de 0–18 yaş grubunda 352 bin otizmli çocuk ve ergen var ve bunlardan ancak 30 bini eğitim olanağına kavuşabilmiş durumda.

 

Tohum Otizm Vakfı, 2003 yılından bu yana otizmli çocukların erken tanısını sağlamak, eğitimle onlara yeniden hayat vermek amacıyla faaliyet gösteriyor.

 

Vakfın özel bir eğitim okulu da var ve ihtiyacı olan çocuklara burs da sağlanabiliyor.

 

Bunun için elbette maddi kaynak gerekli ve bugün sizlere bu konuyu anlatmamın nedeni de bu kampanyaya katılımınızı rica etmek.

 

Tüm operatörlerden TOHUM yazıp, 5290’a bir mesaj atarsanız 10 TL bağışta bulunmuş olursunuz. Daha yüksek tutarlı bağışlar için Akbank, Garanti ve Yapı Kredi Bankası şubelerindeki 5055 numaralı hesaba dilediğiniz kadar yatırabilirsiniz.

 

İstanbul’da yaşayanlar, bu salı günü (29 Kasım) düzenlenecek, artık geleneksel hale gelen Tohum Otizm Vakfı Yılbaşı Alışveriş Şenliği’ne de katılabilirler.

 

Etkinlik Sait Halim Paşa Yalısı’nda gerçekleşecek ve elde edilecek gelir otistik çocukların eğitim ile daha iyi bir hayata kavuşmaları için kullanılacak.

 

Devlet olanaklarını başka yerlere kullanmayı tercih ettiği için bu tür vakıfların faaliyetleri, ihtiyaç sahiplerinin tek umudu olabiliyor.

 

Bu çocuklara kalbinizi açmak, elinizi uzatmak istemez misiniz?

 

 

 

 

 

Yazarın Tüm Yazıları