Paylaş
Bazen sahipsiz isyanlarını...
Ve çoğu zaman muhalif yanlarını...
Öfkelerini de sahipsiz bırakmamak gerekiyor.
*
Yıl 2009...
Dün gibi hatırlıyoruz İlhan Selçuk’un yazdığı yazıyı...
Diyordu ki:
“Polis içinde bir polis daha oluşmuştur:
- F polisi...
Türkiye Cumhuriyeti’nin polis devletine dönüşmesine ramak kalmıştır...
Cemaate dayanan bugünkü siyasal iktidarın şimdi iki hedefi var:
Yargı...
Asker...”
*
Bu tehlikeye dikkat çeken İlhan Selçuk’a biraz kulak verilseydi, ciddiye alınsaydı 15 Temmuz akşamındaki darbeye maruz kalınmayabilirdi...
Ve devam ediyor İlhan Selçuk:
- İşin garip ve ustaca yanı, yargı-asker üzerine kurgulanmış cemaatçilik düzeninde demokrasi üzerine boş nutuklar atılıyor...
*
Bu ülkede herkes birbirini dinlemeye, anlamaya, anlamak istemeye mecburdur artık...
Kulak ardı etmeye, hafife almaya kimsenin hakkı yok.
Ve içeridekilerin de bu ülkeyi bir daha fethetmeye yönelik her adımı dikkatlice izlenmeli.
Bir devleti daha yıkıp tarihin mezarlığına göndermek gibi bir lüksümüz hiç yok.
Bu ülkede yaşayan herkesin ‘gidecek başka yerin kalmadığını’ da bilmesi gerekiyor.
*
Uzaktan kumandalı kurulmuş kuklaların oyunlarına aldanmayan bir gençliğin yetişmesine ihtiyaç var.
“Küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak” andını yüz yıldan beri söyleyip ama tersini yapmakla bir şeyler düzelmiyor.
Yaşamak, yaşatmak gerekiyor...
Birbirini seven, koruyan, kollayan bir gençlik görüyoruz hayatın hemen her yerinde, işte onlar büyüklerinden çok şey bekliyor.
Mevlânâ’yı, Yunus’u, Hacı Bektaş’ı severek ve sabah akşam onların sözlerini yazıp çizerek kardeşlik olmuyor...
*
Öfkeleri ve isyanları sahipsiz bırakırsak birileri uzaktan kumandayla dizayn etmeye, şekil vermeye ve hayatımızın her yerine sızmaya devam eder...
Paylaş