Körkuyularda

- İslamiyet’i kurtarmayı bırakalım, İslamiyet’le kurtulmaya bakalım...

*

Kendini kurtaramayanlar sürekli İslamiyet’i kurtarmaya çalışıyor...

Din bezirgânları ise tarih boyunca ‘gerçekleri’ saklayıp körkuyularda sakladıklarını din diye insanlara anlatıp yalan pazarlamış...

Diğer hak dinleri de böyle bozmuşlardı...

Hak kitapları böyle değiştirmişlerdi...

Dinler ve kitaplar bozuldukça Allah yeni bir din, yeni bir kitap ve peygamber göndermiştir...

Son din İslam ve son peygamber ise Hazreti Muhammed’dir... (SAV)

*

İslam dininin kıyamet gününe kadar koruyucu ve gözeticisi de Allah’tır...

Yani batmayacak, bozulmayacak olan dinin kurtarılması da olmayacak demektir.

Kim diyorsa da yalandır.

Büyük İslam âlimleri ise bozuk fikirli din adamlarının dine sonradan yerleştirdiği bidatleri ve uydurdukları hükümleri temizler...

Bu yüzden Diyanet İşleri Başkanlığı’na ve ilahiyat fakültelerine büyük sorumluluk düşüyor ama önce kendi içlerini temizlemek zorundadırlar...

Ne kadar sapık, uçuk ve kaçık tip varsa hepsi kendi içlerinden çıkıyor...

Ne demek istediğimizi anlıyorlar, bu yüzden fazla detaya girmeye gerek yok...

*

Ne kadar reformist fetvalar verilse de, sahte ve ajan şeyhler olsa da, her kafadan bir farklı ses çıksa da kırk parçaya bölünmüş uyduruk mezhepler olsa da kıyamet gününe kadar İslam dinini ve Kuran-ı Kerim’i kimse bozamayacak, değiştiremeyecek...

Lakin kıyamet gününe kadar din bezirgânları da hiç eksik olmayacak.

Reformistlerin düşünceleri dine uymayınca dini kendi düşüncelerine uydurmaya çalışanlar da...

Söylediği gibi olmayanlar gerçekleri de olduğu gibi de söylemiyorlar...

Dine sürekli ilaveler yaparak, uyduruk mezheplere bölerek insanlara istikameti kaybettiriyorlar...

Ve dine istikamet vermeye çalışıyorlar...

Postunu seren kendini kutsallaştırıyor...

*

Tarih boyunca var oldular...

Ve hep olacaklar da...

Hasan Sabbah gibi...

Cemaleddin Efgani, Musa Carullah Bigi ve daha sayamayacağımız kadar bozuk din adamı geçinen tipler gibi...

Sürekli fitne kuyularına su taşınıyor.

Hepsi uydurdukları farklılıklar üzerinden post serip geçiniyor...

Kimsenin dünyadaki yokluğuyla ilgilenmeyenler herkesin öteki âlemdeki varlığıyla ilgileniyor...

Din adamı sıfatıyla ortaya çıkanların dine düşmanlıkları da asırlardan beri bitmiyor.

*

Bir Müslüman’ın, din adamının kişisel günahını alıp İslam dinine saldırmayı alışkanlık edenlere ise diyoruz ki:

- Mükemmel olan Müslüman değildir, mükemmel olan İslam dinidir... 

Herkes günahkârdır...

Ve kendi günahlarından sorumludur.

Hangi dine mensup olursa olsun bu kural geçerlidir...

Papaz da rahip veya rahibe olsa da...

Papa dahi olsa bile...

*

Dini bozmak isteyenler, fitne çıkaranlar ve dine uyduruk şeyler ilave edenlerin günahı ise sadece kişisel değildir.

Milyonlarca insanı doğru yoldan çıkarıp günaha soktukları için affedilmeyecekler arasına girmişlerdir.

Mesele bunların kim olduğunu ayırt etmektir...

Ayırt edebilmek için de doğru kaynaklara ulaşmaktır...

*

Her ülkede, her şehirde, her sokakta, her dergâhta farklı bir din olmaz...

Dinler arası diyalog saçmalığı da olamaz...

Kendi yaptıkları dünyevi kanunlar ve anlaşmalarda çözüm bulamayanlar çözümü dinleri birleştirmekte arıyor...

Büyük tuzaklardan biri de budur...

İçimizdeki hain şebekeler din adına bu oyunu da uzun zaman oynadı...

*

Kenya’nın kurucu Devlet Başkanı Jomo Kenyatta diyor ki:

- Batılılar geldiklerinde ellerinde İncil, bizim elimizde topraklarımız vardı. Bize gözlerimizi kapatarak dua etmeyi öğrettiler.

- Gözümüzü açtığımızda, bizim elimizde İncil, onların elinde topraklarımız vardı...

*

İslam coğrafyasına da ellerinde Kuran ile giren fitneci, ajan, sahte şeyh ve sahte peygamberler din öğrettiklerini söylüyor ve iddia ediyorlardı...

Ne acıdır ki büyük kalabalıklar her gözünü açtığında bir devletin yıkıldığını ve toprakların işgal edildiğini ve camilerinin, kitaplarının ise yıkıldığını ve yakıldığını görmüş...

16 devleti böyle kaybettik...