Paylaş
İtiraflar veya savunma tarzı yazılan kitapların yankıları uzun sürse de tarihi gerçekleri anlatan kitapların daha kalıcı olduğunu söyleyebiliriz...
Sadece müdafaaname gibi yazılan kitaplardan ise uzak durmaya çalışırım... Çünkü bahsedilen olayların birçok tanığı veya karaladıkları kişilerin büyük çoğunluğu hayatta olmadığı için...
*
Elli altı yıllık gazetecilik hayatında bize göre bir pusula gibi daima doğruları yazan ve söyleyen Yavuz Donat ağabeyle gazeteci dostumuz Şebnem Bursalı söyleşilerini kitaplaştırmış...
Adı, ‘Off The Record’...
Turkuvaz Yayınları’ndan çıkan kitabı bir günde okuyup bitireceğinize inanıyorum...
*
Şebnem Bursalı, bir zamanlar çok önemli olayların perde arkasını aralayan sorularıyla yakın tarihe ışık tutmuş...
Özellikle kitapta dönemin ABD Başkanı George Bush ile Demirel’in 1991 yılındaki görüşmesinin altı sayfalık gizli tutanaklarının yer alması ise çok önemli...
Çünkü iki gün sonra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ABD Başkanı Trump ile görüşmek için Washington’a gidiyor...
*
Peki, altı sayfadan oluşan gizli tutanaklarda ne yazıyor?
Demirel ile Bush arasında neler konuşulmuş?
Ve günümüze nasıl bir bakış açısı bırakıyor?
İşte bu üç önemli sorunun cevabını Yavuz Donat anlatıyor...
20 Ekim 1991. ANAP iktidarı sona eriyor. Altı defa giden Demirel, yedinci kez başbakanlığa geliyor.
“Seçimden üç ay önce yapılan Bush-Demirel görüşmesi, iki ülke ilişkileri bakımından önemli bir belge” diyen Şebnem Bursalı, hiçbir şeyin gizli kalmaması ilkesinden yola çıkarak bu görüşmenin gizli tutanaklarını kitapta yayınlamış...
*
Bush’la görüşmesinde Demirel diyor ki:
İnsanlığın barış, refah ve istikrar arayışında, Türkiye önemli bir rol oynayabilir... Bunun için güçlü ve istikrarlı Türkiye gerekir.
Bush’un araya girerek sorduğu “Güçlü Türkiye’den neyi kast ediyorsunuz? Ekonomiyi mi, savunmayı mı, yoksa her ikisini mi? sorusuna karşılık Demirel şu cevabı verir:
Güçlü Türkiye’den kastımız şudur: Türkiye gerçek demokrasiyi kurup işletebilmektedir. Hukuk üstünlüğü mutlaka sağlanmalıdır. Bölünmez bütünlüğünün içinde olmalıdır.
*
Bush, Türkiye’nin AB’ye girmesini desteklediklerini ve buna mani olduklarına ve oyun oynadıklarına dair iddiaların asılsız olduğunu söyleyince Demirel diyor ki:
ABD’nin Türkiye’ye oyun oynayabileceğini kabul etmiyorum.
*
Ve Bush, Demirel’in bu sözleri üzerine diyor ki:
Bugün Sayın Özal ile bizim münasebetlerimiz ülkeyi yönetmesindendir. Şahıslar bugün vardır, yarın yoktur. Giderler, yerlerini başkası alır. Ben bugün varım, yarın olmayabilirim. Sizin ülkenizde de böyledir. Türk-Amerikan münasebetleri şahıslarla kaim değildir...
*
İşte devletlerarası ilişkilerdeki gerçekleri içimizdeki muhalif olanlara bir türlü anlatamıyoruz...
Ve Trump’ın azil sürecinden ya da iki ülkenin ilişkilerinin geriliminden, kötüleşmesinden siyasi bir menfaat bekleyenlere de bir ders olsun gizli tutanaklardaki bakış açısı...
Siyasi partiler ve liderlerin bu krizleri nasıl yönettiği çok daha önemlidir...
Başını eğip her denilene “Evet” demeye alıştırılmış bir Türkiye ve liderler olmayınca ABD bu siyasi krizleri her zaman çıkartıyor ve tırmandırıyor...
Lakin eski Türkiye yok artık...
Anlaşılmayan da bu nokta...
Paylaş