Paylaş
Ve iklim değişikliğinin 2050 yılına kadar 520 kenti nasıl etkileyeceğinden...
Uzmanların İstanbul’un Roma’ya, İzmir’in Adana’ya, Ankara’nın ise Taşkent’e benzeyebileceğine dikkat çeken uyarılarını kim ne kadar ciddiye alıyor bilmiyoruz ama gelecek kuşaklar için yaşadığını söyleyen bizler umursamadan yaşamaya devam ediyoruz...
*
Küresel sıcaklıklardaki 2 derecelik artış sonucunda 30 yıl içinde Bursa’nın havasının Adana’ya, Gaziantep’inkinin Erbil’e, Adana’nınkinin de Lefkoşa’ya benzeyeceğini iddia eden uzmanlar diyor ki:
- Londra, Barcelona kadar sıcak olabilecek, Moskova’daki hava ise Sofya’yla kıyaslanabilecek.
Yani insanlar iklim değişikliğinin etkilerini her geçen gün daha iyi anlayacak...
Araştırma ekibinin başkanı Jean-Francois Bastin ekliyor:
- Tarih bize tekrar tekrar şunu gösterdi ki bilimsel gerçekler insanların inançlarını ya da hareketlerini değiştirmiyor.
*
İnançlarını değiştirmeyişlerini anlıyoruz ama alışkanlıklarını ve davranışlarını değiştirmemekte ısrar etmelerini anlamakta zorlanıyoruz...
Ve bu ısrarların sonucunda duruş bozukluklarına sahip olduklarını fark edemeyişlerini de...
Gaflet duygusuna kapılmak böyle bir şey galiba...
*
Exeter Üniversitesi uzmanlarından James Dyke uyarıyor:
- Ekvator çizgisine yakın 100 kent, insanlık tarihinde daha önce görülmemiş iklimleri yaşayacak.
Dyke, dünyayı bekleyen daha büyük bir sorunu ise şöyle özetliyor:
- Bu şehirlerin hâlâ yaşanılabilir olup olmayacağı sorusunu gündeme getirmek gerekiyor. Büyük bir yerinden olma ve göç senaryosuyla karşı karşıya kalabiliriz.
İşte o zaman dünyayı hangi savaşların beklediğini ise tahmin bile edemiyoruz...
*
İngiltere Meteoroloji Kurumu’ndan Prof. Richard Betts ise...
- Çok sayıda şehir ve insanların daha önce hiç görmediği iklimlerle karşılaşacağını ve 1.5 derecelik artışın insanlığı ‘çok belirsiz bir dünyaya götüreceğini’ söylüyor...
*
Edinburgh Üniversitesi’nden Prof. Hegerl, çalışmada eksiklerin bulunduğunu belirterek diyor ki:
- Görülmemiş sıcak hava dalgaları, kuraklıklar, yoğun yağışlar ve sel felaketleri gibi tek tek olaylar ele alınmıyor.
Hegerl ayrıca deniz seviyesindeki artışa şöyle dikkat çekiyor:
- Şehirlerin yaşayacağı zorlukları daha da büyütecek.
*
Reading Üniversitesi’nden Prof. Mike Lockwood da potansiyel altyapı hasarını hatırlatarak diyor ki:
- Barcelona’nın iklimini Londra’da yaşamak iyi bir şeymiş gibi gelebilir kulağa. Tabii astımınız ya da kalp hastalığınız yoksa. Ama Londra’daki killi toprak büzülür, çok kurursa kırılganlaşır, çok ıslanırsa da şişer ve genişler.
*
“Her zaman olduğu gibi, yıkıcı ve öngörülemez şeytan iklim değişikliğinin ayrıntısında” diyen Prof. Lockwood diyor ki:
- Dünya nüfusu artmaya devam ediyor. Bazı tahminlere göre dünya nüfusu 2050’de 10 milyara ulaşacak. Bu kadar insanı beslemek için rekor düzeyde gıda üretimi gerekecek.
Evet, tüm mesele de buradaki sorunda düğümleniyor...
Gelecekte verimli topraklar ve su, para ve altından daha değerli olacağa benziyor.
Lakin hiç kimse kendini değiştirmiyor ve bu bilimsel gerçeklere göre yaşamıyor.
İsrafa ve çılgınca tüketmeye devam ediliyor...
*
Orhan Veli’nin sözlerine aykırı yaşamaya devam ettikçe “bedava yaşamak” hayal oluyor...
Ne diyordu Orhan Veli?
“Bedava yaşıyoruz, bedava;
Hava bedava, bulut bedava;
Dere tepe bedava;
Yağmur çamur bedava...”
Yani, bedava yaşanmayacak gibi...
..............................................
- Cumartesi yazımızda devam edeceğiz...
Paylaş