Paylaş
Devleti koruyacağım düşüncesiyle verilen kararlar yüzünden vatandaşı mağdur eden sayısız dava örnekleri var...
Oysa Şeyh Edebali 700 yıl önce Osman Gazi’ye demiş ki:
m İnsanı yaşat ki devlet yaşasın.
Danıştay üyesi Doç. Dr. Selami Demirkol, ülkemizdeki davalarda verilen yargı kararlarıyla Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin yargıçlarının kararlarını incelemiş...
‘Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin İdari Davalarla İlgili Yargılama Ayrıntıları’ adlı kitabında kararlardaki farklılıkları anlatmış...
* * *
Doç. Dr. Demirkol, ihmal ve ihlal konusunda iki resim arasındaki farkı örnek davalarla yazmış...
Birinci dava:
2004 yılının Ocak ayı...
İstanbul’da şiddetli kar fırtınası nedeniyle okullar planlanandan bir gün önce sömestr tatiline girmiş.
Belediyenin tahsis etmiş olduğu araç ile ücretsiz olarak evinden okula giden öğrencilerden biri de 7 yaşındaki Atalay Kemaloğlu’dur...
Karnelerin dağıtılmasıyla sınıflar boşaltılmış...
Okulun erken dağılacağının belediye ve araç şoförüne bildirilmemesi yüzünden büyük bir facia yaşanmış...
Ki o dönem bu olaya ülke olarak çok üzülmüştük ve unutamadığımız bir dramdı...
* * *
4 kilometre uzaklığındaki evine yürüyerek gitmeye çalışan 7 yaşındaki Atalay fırtınada evinin yolunu bulamamış, bunun üzerine aile polis karakoluna gitmiş ve tüm aramalardan sonra ertesi gün 7 yaşındaki Atalay’ın cesedi nehir yatağında donmuş olarak bulunmuştu...
* * *
Atalay’ın ailesi sorumlular hakkında dava açmış...
Başvuruları reddedilmiş...
Daha sonra İstanbul İdare Mahkemesi’ne destekten yoksun kalma içerikli maddi ve manevi zararlarının tazmini istemiyle tazminat davası açmışlar.
Ve açtıkları davada, fakir olduklarını ileri sürerek adli yardım talebinde bulunmuşlar...
* * *
Mahkeme, davacılardan yardım talebinde bulunmalarını haklı gösterecek maddi durum belgelerini istemiş ve bunun için bir ay süre vererek ara karar vermiş...
Aile, muhtarlıktan temin ettikleri fakirlik belgelerini, kaymakamlıktan aldıkları taşınmaz malları olmadığına dair belgeleri, vergi dairesinden verilen borçlu olduklarını gösteren belgeleri mahkemeye ibraz etmiş...
* * *
Ve mahkeme gerekçe göstermeden, adli yardımdan faydalanmalarına neden yeterli olmadığını dahi açıklamadan davacıların talebini reddetmiş...
Ve davanın görülebilmesi için davacıların 5 bin 600 Euro tutan bedeli (başvuru harcı, yargılama için gerekli nispi karar harcı, posta avansı) mahkeme veznesine bir ay içerisinde yatırmasına dair karar vermiş ve tebligat yapmış...
Davacılar, verilen süre içerisinde bedeli yatıramadıkları için dosyaları işlemden kaldırılmış...
Daha sonra davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş ve bu karar kesinleşmiş...
* * *
Davacılar, okul müdürü, müdür yardımcısı ve sınıf öğretmeni hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunmuş.
Savcı bu dosyayı Ümraniye Kaymakamlığı’na göndermiş.
Kaymakamlık ise haklarında kovuşturma izni istenilen ve suçlanan bu kişilere atfedilebilecek bir hata bulunmadığı gerekçesiyle izin vermemiş...
Dosya Yargıtay’da temyiz incelemesinde iken Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne gitmiş...
* * *
Daha sonra ne olmuş?
Cumartesi günkü yazımızda devam edeceğiz...
Paylaş