ALMANYA'dan sihir ve büyü konusunda bilgi isteyen sayın okurum:
İslam dini büyücülük, falcılık, káhinlik, müneccimlik ve herhangi surette gaybı bildirmek için başvurulan her çarenin sahteliğini açıklamış, insanların bu yolla şirke sürüklenmesine engel olmuş ve insanların merakını istismar eden insanlara Müslümanların dikkatini çekmiştir.
Birtakım gizli kuvvetlerin insanlar üzerinde tesir ettiğini iddia ederek büyü, tılsım veya üfürük ile bu tesirleri gidermeye çalışmak, bu tip şeylerle meşgul olanlara değer vermek de insanı şirke götüren tehlikeli davranışlardandır. Kuran'a göre bütün bu iddiaların hepsi yalandır ve insanlara gereken, ‘‘Yalnız Allah'a kulluk etmek ve yalnız Allah'tan yardım dilemek’’tir. (Fatiha Suresi, 4).
* * *
Arap dilinde ‘‘sihir’’ kelimesiyle ifade edilen büyü, çeşitli tekniklerle ve gayri meşru yollarla insanları bir tür manyetize edip, tabiat kanunlarına aykırı birtakım olayları gerçekleştiriyormuş görüntüsü vererek aldatma faaliyetidir.
Sihir kelimesi dilimizde cincilik, muskacılık ve benzeri yollarla maddi manevi araçları kötüye kullanarak, bazı şeyleri gerçekleştirme çabası anlamını da ifade etmektedir.
Kuran-ı Kerim'de büyü kavramına, çeşitli vesilelerle sıkça temas edilmiş, birçok ayette Allah'ın peygamberlere indirdiği vahyin ve bu peygamberlerin hak olduğu, sihir ve sihirbaz olmadığı bildirilmiş, káfirlerin peygamberlere karşı yürüttükleri muhalefet ve iftira kampanyalarında sihirbazlardan destek istedikleri ifade edilmiş ve sihirbazların yalancı ve düzenbaz oldukları vurgulanmıştır. ‘‘Sihirbaz nereye varsa kurtuluşa eremez’’ (Taha, 69), ‘‘Sihirbazlar kurtuluşa eremezler’’ (Taha, 77) mealindeki ayetlerle, Hz. Peygamberin sihir yapmayı büyük günahlar arasında sayması (Buhari, ‘‘Vesáyá, 23; Müslim, ‘‘İman’’, 144) İslam'ın büyücülüğe karşı takındığı olumsuz tavrın açık bir ifadesidir.
Büyük günahlar arasında zikredilmesine rağmen büyü ve sihrin rağbet görmesinin tek sebebi, dini inançların zayıflığı ve büyü muhtevasının yeterince bilinmemesidir. İşte bundan dolayıdır ki, izahında güçlük çekilen, çözümünde aciz kalınan problemlerin halledilmesinde öncelikle dinin ana kaynakları olan Kuran-ı Kerim ve hadis-i eriflere müracaat etmek gerekirken, çoğu kere din eğitiminden haberi olmayan, büyücülüğü meslek haline getiren kişilere başvurulmaktadır.
Kuran-ı Kerim, sihir ve benzeri uygulamalarla ilgilenenleri şöyle ikaz eder:
‘‘Halbuki onlar, Allah'ın izni olmadıkça o sihirle hiç kimseye zarar veremezlerdi. (Onlar böyle yaparak) kendilerine zarar veren, fayda getirmeyen şeyleri öğreniyorlardı. Andolsun, onu satın alanın ahirette bir nasibi olmadığını biliyorlardı. Kendilerini karşılığında sattıkları şey ne kötüdür! Keşke bilselerdi.’’ (Bakara, 2/102)
* * *
İslam'da büyü yasaklanmıştır. Büyü bozdurmak adıyla yapılan işlem de büyü kapsamındadır. Kendisine büyü yapıldığı zannına kapılan kişinin, büyücülere gitmesi doğru değildir. Dolayısıyla bir büyücüden şifa bulamayınca diğerine koşmak, bu işin tacirliğini yapanları kapı kapı dolaşmak daha beter bataklığa gömülmek demektir.
Bu sahanın uzmanı olan doktorlarla istişarelerde bulunmak ve tedavi yolları aramak en doğru yoldur. Ayrıca büyü ve büyücünün zararlarından kurtulmanın en emin yolu da Allah'a sığınmak, O'na ibadet etmek ve duada bulunmaktır.
SORALIM ÖĞRENELİM
Kadınların camiye gitmeleri caiz midir?
Nalan KIRIMLI-ALMANYA
Kadınların namaz vakitlerinde camiye giderek namaz kılmaları bizim arzumuzdur. Kadınların camiye gitmesine dinimiz engel değildir.
Kadının kestiği hayvanın etinin yenmesinde bir sakınca var mıdır?
Kenan AKASLAN- Keçiören/ANKARA
Kadının usulüne göre kestiği hayvan da tıpkı erkeğin kestiği gibi yenir, bir sakınca yoktur.
Kocam, karnımdaki çocuğu aldırmam için baskı yapıyor, buna hakkı var mı?
Dilek MERCAN/FRANSA
Koca böyle bir zorlamada bulunamaz, buna hakkı yoktur. Kocanız zorlasa da çocuğunuzu aldırmayabilirsiniz.
Düşük yapan bir kadın lohusa olur mu?
Sevilay YERLİ/KASTAMONU
Düşük yapan bir kadının düşürdüğü çocuğun el, ayak gibi organları belirmişse, böyle bir düşükte kadın lohusa olur. Aksi takdirde organları belirlenmemişse lohusa sayılmaz.
Karı ile kocanın malları ayrıdır. Yani her birinin malı kendisine aittir. Kadın kendisine ait malını kocasının izin ve rızasını almadan dilediği gibi meşru şekilde harcayabilir, dilediği hayrı yapabilir, sadaka verebilir. Ancak kadın, kocasının malını evin zaruri ihtiyaçları dışında izni ve rızası olmadan harcayamaz. Kocasının malından herhangi bir kimseye bağışta bulunamaz. Koca da aynı şekilde karısının malından onun izni olmadan harcayamaz. Fakat kadın, kocası gördüğü veya haberi olduğu takdirde izin vereceği ve razı olacağını bildiği miktarlarda harcama ve tasarruflarda bulunabilir, hayır yapabilir. Bu takdirde hem kendisi hem de kocası sevap kazanır.