1434 yıl öteden gönlümüze inen ışık

BU haftayı kutlu bir olayla idrak ettik. Çarşambayı perşembeye bağlayan gece Mevlit Kandili idi. Bu mübarek geceyi huşu ile geçirdik.

Bir yandan da bu kutlu ve rahmetli doğumun 1434. yılını, her yıl düzenlenmekte olan ‘Kutlu Doğum Haftası’ etkinlikleri çerçevesinde idrak ettik. Müslüman olarak doğmanın, yüce Allah’a iman ile teslim olmanın bir kul için taşıdığı yüksek değeri bu kutlamalarla birlikte bir kere daha şükür ve gururla anmanın hazzını yaşadık.

İlk insan ve ilk peygamber Hz. Adem’den itibaren tarih boyunca Hz. Allah, yolunu sapıtan ve yaratılış gayesine aykırı hareket eden insanlara doğru yolu göstermek, emir ve yasaklarını bildirmek, onları dünya ve ahirette mutlu kılacak prensipleri tebliğ etmek maksadıyla pek çok peygamber göndermiştir. Kendilerine peygamber gönderilmeyen ve ilahi davete muhatap olmayan hiçbir kavim ve millet yoktur. Bu, bizzat Kuran’ı Kerim’in bize haber verdiği bir gerçektir.

Peygamberimizden önce aynı vazifeyle görevlendirilen Hz. İsa da, insanları huzura kavuşturacak ilahi prensipleri tebliğ etmek için büyük gayret göstermiş, bir bakıma İslam’ın ve Hz. Peygamber’in müjdecisi olmuştur. Hz. İsa’nın Allah’ın katına yükseltilmesinden Hz. Peygamber’in dünyaya gelmelerine kadar geçen 571 yıllık fetret devrinde insanlar tevhidi unutmuş, şirke düşmüş ve her türlü değer ölçülerini yitirmişlerdi.

* * *

Cehalet ve batıl inançlarla ruhlar kararmış, hak kuvvete mahkûm olmuş, zulmet ve vahşet beşeriyetin ufuklarını karartmış, merhamet ve şefkat silinmiş, insanlar köleleştirilmiş, öz kızını canlı canlı toprağa gömecek kadar insanlar gaddarlaşmış, hayır ve fazilet namına hiçbir şey kalmamıştı.

O’nun gelişiyle tevhid akidesi yeniden canlanmış ve insanlık için aydınlık bir devir açılmıştır. Kuran’ın beyanıyla, ‘Bir şahit, müjdeleyici, uyarıcı, Allah’ın izniyle bir davetçi ve nur saçan bir kandil olarak’ (Azhab, 45-46) gönderilen bu büyük ve eşsiz insan, cehalete karşı savaş açmış; getirdiği ilim ve tefekkür anlayışıyla karanlıkları aydınlatmış; hak, adalet, merhamet gibi ilahi ve evrensel prensiplerle insanı insana kul eden zincirleri kırmış; güçsüzün, yoksulun, yetimin ve kimsesizin hamisi olmuş; insanları inim inim inleten zalim ve mütegallibe (zorba) bir zümrenin tahakkümünü yok ederek hizmetçi ile efendiyi yan yana getirip kan ve gözyaşını sona erdirmiştir. ‘Cennet anaların ayakları altındadır’ beyanıyla da kadını layık olduğu itibar ve sosyal mevkiine kavuşturmuştur.

‘Hiçbir ırkın diğer bir ırka üstünlüğü yoktur’ diye buyurarak insanlığı kavmiyetçilik ve ırkçılık illetinden kurtarmış, sosyal durumları ne olursa olsun bütün müminlerin kardeş olduğunu ilan edip bugün de yaşadığımız toplumsal sancılara şu sözleriyle kurtuluş reçetesi yazmıştır:

‘Ey insanlar, iyi biliniz ki muhakkak Rabbiniz birdir ve babanız da birdir. Bakınız, iyi kulak veriniz; ne Arap’ın Acem’e, ne Acem’in Arap’a, ne beyazın siyaha, ne de siyahın beyaza takva dışında herhangi bir üstünlüğü yoktur.’

‘Kim ki, asabiyet (ırkçılık) iddiasında bulunursa bizden değildir. Irkçılık uğrunda savaşan bizden değildir ve ırkçılık uğrunda ölen bizden değildir.’

* * *

Hz. Peygamber her fani gibi aramızdan ayrılmıştır. Ancak O’nun getirdiği ilahi mesaj kıyamete kadar bakidir. İnsanlığın muhtaç olduğu bütün esaslar, insani ve ahlaki değerler bu mesajda mevcuttur. Buhranlar içinde kıvranan insanlık, bu tebliğe bugün her zamandan daha çok muhtaçtır.

Bu hususta biz Müslümanlara da çok büyük görevler düşmektedir. Bir fazilet güneşi ve hidayet meşalesi olan Allah’ın elçisini her yönüyle iyi tanımalı, O’nun yüce hayatını, ahlakını, fikirlerini öğrenmeli ve hayatımıza tatbik etmeliyiz. Bu bize aynı zamanda Cenab-ı Hakk’ın bir emridir.

‘Andolsun ki, Resulullah sizin için Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah’ı çok zikredenler için güzel bir örnektir.’ (Ahzab, 21).

‘Peygamber size ne verdiyse onu alın, size ne yasakladıysa ondan da sakının.’ (Haşr, 7)

Yazımı rahmetli Akif’in şu sözleriyle noktalıyorum:

Medyun ona cemiyeti, medyun ona ferdi,

Medyundur o masuma bütün bir beşeriyet,

Ya Rab mahşerde bizi bu ikrar ile haşret.


SORULAR CEVAPLAR

Yoga yapmanın dini bir yönü var mıdır? Yoga ne demektir?

İsmail EREN/BURSA

Yoga ve yogizm, Sanskritçe’de bağlamak, birleştirmek anlamına gelir. Yoga, insanın iradesine hákim olarak nefsini dizginlemeyi sağlayan bir egzersizdir. Buna Hint fakirizmi de denir. Dini bir yönü yoktur. Yoga yapan kişiye yogi denir. Daha ziyade Budistler arasında yaygındır. Dünyanın çeşitli ülkelerinden Hindistan’a gidip bu eğitimi alanlar vardır.

Dükkánımda kolonya satıyorum. Kimileri haram diyorlar. Doğru mu?

T.F./İSTANBUL

Kolonyanın sadece içilmesi haramdır. Kullanılması, alınıp ve satılması dini açıdan caiz görülmüştür. Dolayısıyla alıp satmanızda bir sakınca yoktur.

Boy abdesti aldıktan sonra namaz abdesti almam gerekir mi?

Lütfü BOZKURT ANKARA

Boy abdesti almaya başlarken namaz abdesti almak sünnettir. Boy abdesti aldıktan sonra namaz abdesti almaya gerek yoktur.

Cennette kaç yaşında olacağız?

Kadir SARAÇ İSTANBUL

Bu hususta bazı hadis kaynaklarında cennet ehlinin 33 yaşında olacağı geçmektedir. Doğrusunu Allah bilir. Önemli olan cennete götürecek ameli işlemektir.

Hz. Peygamber ile İsa arasında bir peygamber gelmiş midir?

Necmi SOLAK/İZMİT

Hz. İsa ile Peygamberimiz arasında bir peygamber gönderilmemiştir. Peygamberimiz ile İsa arasında Cercis isimli İsrailoğullarından bir peygamberin gönderildiği rivayetleri ise güvenilir değildir. Bu kişinin salih bir insan olduğu söylenebilir.
Yazarın Tüm Yazıları