Paylaş
Oyuncu Feyyaz Yiğit’in ‘Gibi’ dizisinde attığı bir hilti tiradı var... Hilti sesinin insanın kendi kafasındaki düşünceleri bile bastırdığından bahsediyor. “Belki son iki saatte çok güzel bir şeyler düşündüm. Ama bilmiyorum, hiçbirini duyamadım” diyor. Bir haftadır ben de dövizle ilgili bu ‘hilti sesi’ni duyuyorum. Kafamdaki kur grafikleri diğer sesleri bastırıyor. Kafayı dağıtmak, düşünceleri kurdan murdan çekmek için başka şeylere odaklanmaya çalışıyorum, olmuyor.
Mesela kurun ilk uçuşa geçtiği gün kendimi Barbados gündemine verdim. Tam biz “Aha, bir günde yüzde 15 daha fakirleştik” diye dertlenirken bu güzide Karayip ülkesi ilk cumhurbaşkanını seçiyordu. Birleşik Krallık ile yollarını seviyeli olarak ayırıp cumhuriyete geçiyorlar. “Ne güzel bak” dedim, “bugün dünyada birileri için mutlu bir gün olarak hatırlayacakları bir tarih.” Ama Barbadoslular kafamdaki rakamları, dış mihrakların ekonomimiz üzerindeki oyunlarını bir yere kadar susturuyor. Madem konu başlığını değiştiremiyorum bari bükmeyi deneyeyim, o konuyu alıp pozitif noktalara doğru çevireyim, dedim. Dolar kuru denince aklıma gelen eğlenceli anları düşünmeye başladım.
Mesela çocukluğumda evimizin telefon numarasıyla bir döviz bürosunun numarası arasında tek rakam fark vardı. Bundan dolayı sürekli olarak döviz bürosuna ulaşmak isteyenler tarafından aranıyor, “Yanlış numara” deyip kapatıyorduk. Tabii bu çok tekrarlanınca artık kendimize bazı eğlenceler yaratmak gerekiyordu. Bazı sabahlar kalkıp babamı telefonda şöyle konuşmalar yaparken duyuyordum: “Dolar sabah 1.400’dü, şimdi 2.700... Elbette, getirin, bozarız. Ama hemen getirin, aniden düşebilir.” Böyle böyle çok insanı evden dolar bozdurmaya fırlattık.
Şimdiki aklımız olsa “Getirin tabii, hatta bozdurduğunuz dolara karşılık tavuk döner de hediye ediyoruz” derdik. Bu anı beni bir yere kadar götürdü. Sonra baktım yine “Ne olacak bizim bu ekonomik darlanmamız” diye kaygılanır oluyorum. Hemen başka bir kur anıma odaklandım.
2018’de kendimizi heyecanlı bir Balkan seyahatine atmıştık. Girdiğimiz ülkelerde euro kullanan tek diyar olan Karadağ’a giriş yaptık. Biraz sonra çın çın telefonum ötmeye başladı. Ülkemizde kur patlamış. Öyle olunca sen benim bütün rezervasyonlar birer birer dönmeye başla... Vaat ettiğim ödemeler kart tarafından ödenemez olmuş. Tek tek arayıp “Rezervasyonu ben iptal edersem yüzde 50 kesinti yapıyor, böyle de bir durum var, bir güzellik yapıp siz iptal eder misiniz” demek durumunda kaldım. Allah’tan dünya gündemini takip eden, empatisi yüksek rezervasyon sahiplerine denk geldim de hepsi “Olur tabii, ne demek” dedi, yardımcı oldu.
Sonrasında şöyle bir kafayı toplayalım diye deniz kenarına oturduk. Tam o sırada havadan süzüle süzüle bir 20 euro geldi ve bacağıma yapıştı. “İşte” dedim, “adamlar ‘onların doları, euro’su varsa bizim Allahımız var’ derken yerden göğe kadar haklıymış. Gökten kafamıza euro düştü.” O 20 euro’yu hemen harcadık.
Bu kur işlerine bu kadar kafayı takacağımı bileydim en azından kur bağlantılı bir iş seçerdim.
Paylaş