Kötümser olmak ille de kötü durumda olmak anlamına gelmez ki…

Kötümserlik özellikle siyasete bakış açımızda modası hiç geçmeyen bir ruh hali.

Haberin Devamı

Kendimi bildim bileli, iktidarda kim olursa olsun, birileri hep “yolun sonu geldi” diye bakar Türkiye’ye.

Galiba mutlu ya da müreffeh olduğunu açıklamak, bizim geleneklerimize göre ayıplı bir davranış.

Serveti milyarları aşmış, yeni yatırımlara başlamış, paçalarından para akan iş adamlarına “Durum nasıl?” diye sorduğumda “Çok kötü, bu gidişten endişeliyim” diye cevap aldığım zamanhiç şaşırmam.

Tabii bu durum farklı konumlara göre değişiklikler de gösterir.

 

Farklı kötümserlikler

 

Mesela akıllı iş adamı, kredi almak için görüştüğü banka müdürü karşısında, işlerinin nasıl iyi gittiğini, müstakbel yatırımları ile cirosunu ve karlılığını nasıl artıracağını anlatır. Aynı iş adamı aynı gün bir vergi memuru karşısında ise, nasıl zarar ettiğini, işçi maaşlarını ödeyemediğini falan anlatarak, dert yanar.

Haberin Devamı

Bir de gerçekten durumları kötü olan ama dışarıya karşı her şeyin iyi gittiğini göstermeye çalışanlar vardır. Bunlar eşlerine yahut beraber oldukları insanlara, takınıp etrafa göstersinler diye pahalı mücevherler alırlar. Lokantalarda bahşişi aşırı bol tutarlar.

Bizim Gaziantep’te böyle durumda olanların söylemi şöyledir:

- Keyfim paşa keyfi, halim itlerde yok.

Sayın okurumuz Aziz Pinassi, gerçekten kötümser olunması gereken durumu yansıtan bir Fransız fıkrası göndermişti geçenlerde.

Bu pazar o fıkrayı dinleyerek gülebilirsiniz.

 

Fransız’ın kötümserliği

 

Fransız işadamı Pierre evini mutemedi Cezayirli Said’e teslim edip seyahate çıkmış.

Bir hafta sonra gittiği yerden Said’i telefonla aramış. Sonra şu konuşmalar geçmiş aralarında…

P- Ne var ne yok Said?

S- Siz telefon ettiğinizde köpeği gömüyordum…

P- Köpeğe ne oldu ki?

S- Havuza düşünce boynu kırılmış.

P- Havuzda su yok muydu?

S- Yangında havuzun suyunu da kullandı itfaiye…

P- Ne yangını bu?

S- Annenizin tabutunun etrafındaki mumlar perdeleri tutuşturmuş…

Haberin Devamı

P- Annem mi öldü?

S- Karınızı en iyi arkadaşınızla yatak odasında yakalayınca kalp krizi geçirmiş anneniz…

P- Bir hafta ayrılınca her şey negatif mi oldu?

S- Hayır efendim. Bir de pozitif durum var.

P- Nedir o pozitif olan?

S- Gitmeden önce sizde AIDS var mı diye test yaptırmıştınız ya. İşte o testte sonuç pozitif çıktı.

 

Alman modeli anlatım

 

Aslında gerçekten kötümser olunması gereken böyle durumları anlatmanın bir de “Alman modeli” vardır.

Şöyle ki:

Askerdeki Hans’ın babası ölmüş. Bu haberi Hans’a alıştıra alıştıra duyurması için alay komutanı, bölük komutanı olan yüzbaşı Helmuth’u görevlendirmiş.

Ertesi gün bölük toplantısında yüzbaşı Helmuth kürsüye çıkmış,

Haberin Devamı

- İçinizde son 24 saat içinde babası ölen var mı, diye bölükteki askerlere sormuş.

Hiçbir asker bu soruya cevap vermeyince yüzbaşı Helmut, Hans’a dönmüş,

- Er Hans, yalancılık yaptığın için seni hapsediyorum, demiş.

Eğer bu yabancı kaynaklı fıkralara biraz gülüp kötümserliğinizi rafa kaldırdıysanız, Kemani Serkis’in Nihavent şarkısını Şevval Sam’dan dinleyin ve titreyip kötümserliğinize geri dönün:

“Kimseye etmem şikayet ağlarım ben halime

Titrerim mücrim gibi baktıkça istikbalime

Perde-i zulmet çekilmiş, korkarım ikbalime

Titrerim mücrim gibi baktıkça istikbalime”

Herkes yaşlanır ama kadınlar yaşlanmaz ki…

Kadınların yaşları ve özellikle yaşlanmaları ile uğraşmak, en somut görgüsüzlüktür.

Haberin Devamı

Bütün canlılar yaşlanır ama kadınlar yaşlanmaz.

İyi diplomatın tanımı “Bütün kadınların doğum günlerini hatırlayan ama doğum yıllarını hatırlamayan kişi” şeklinde yapılmaz mı?

Bir hanım akrabamız vardı. 50 yaşındayken 80 yaşındaymış gibi görünürdü.

Bir gün manava gitmiş, taze havuç görünce “Şundan da bir kilo ver, anneme yemek yapayım” demiş. Manav bunu duyunca “Ay senin annen de mi var?” diye tepki göstermiş.

Kadıncağız hep bunu anlatırdı üzülerek.

Şimdi magazin basınında bazı yıldızlarımızın yaşlandıklarına ait haber ve yorumları okurken, bu manavın uzantılarının densizliğinin gazete sayfalarına bulaştığını hisseder gibi oluyorum.

 

Yazarın Tüm Yazıları