Paylaş
Kötüleşme baştan başlamadı mı?
Eskiden Çankaya herkese açıktı. Ahmet Necdet Sezer Cumhurbaşkanıyken, toplumun her kesimi ile kucaklaşır, Çankaya’nın kapılarını her görüşten insanlara açardı.
Çankaya sofraları cıvıl cıvıldı, Cumhurbaşkanı Sezer de halkla iç içeydi. Güler yüzüyle Anadolu’yu harıl harıl gezer, topluma moral verirdi.
Türkiye’nin haklı davalarını anlatmak için de Amerika’dan Asya’ya, Avrupa’ya uzanan coğrafyalardaki bütün başkentleri ziyaret ederdi.
Bir de Abdullah Gül’e bakın.
Yetmezmiş gibi Gül hükümetle de uyumlu bir tablo sunuyor.
Kavgaları özlemedik mi?
Çankaya’da şöyle doğru dürüst bir kavga olmazsa ve cumhurbaşkanları ile başbakanlar birbirlerine anayasalar fırlatmazlarsa, her kanun ve kararname Çankaya’da veto edilmezse ekonominin ve siyasetin tadı olur mu?
Her şeyin kötüye gittiğinin bir diğer kanıtı da, bölücü terörle mücadeleyi sınır dışına taşımamıza rağmen, bize ne Amerika’nın silah ambargosu uygulaması, ne de Birleşmiş Milletler’in bizi kınaması değil mi?
Her şeyin iyiye gittiği günlerde Kıbrıs’a müdahale ettiğimizde, bütün dünyayı ne güzel karşımıza almamış mıydık?
Kıbrıs’ın hala çözümsüz bir sorun olarak Türkiye’nin dış politikası üzerinde ipotek oluşturması, Avrupa Birliği yolundaki en büyük engel olması, her şeyin iyiye gittiği günlerin mirası değil mi?
Gerçekten her şey kötüye gidiyor.
Asker iç siyasete müdahale etmek yerine, ülke güvenliği için teröristlere karşı mücadele veriyor.
Olur mu böyle bir şey?
Muhtıraları kim verecek?
Bu böyle devam ederse dijital ve analog muhtıraları kim verecek seçilmiş hükümetlere?
Ekonomide de her şey kötüye gidiyor.
Yabancı sermayenin Türkiye’ye yatırım yapıp bizi sömürdüğü yetmezmiş gibi, şimdi de yerli sermaye dış ülkelere yatırım yapıp onları sömürmeye başladı.
Otomotiv sektörü şimdiki gibi yılda 20 milyar dolarlık ihracat yaparsa, biz Türkler binecek otomobil bulamayacağız. Bu tehlike nasıl oluyor da görülmüyor?
AK Parti’nin iktidar olması üzerinden yıllar geçmesine rağmen hala bir ekonomik krizin patlamamış olması da, endişe yaratan bir durum açıkçası.
Türk lirasını hem tasarruf hem de değişim aracı olabilen ve değerini koruyan bir para birimi durumuna düşürenler, yaptıklarının farkında mı? Bunca dolar, euro ve İsviçre frangı boşuna mı tedavülde?
Ayrıca yüksek enflasyon da Anadolu mozayiğinin renklerinden bir değil miydi?
Nereye götürdüler enflasyonumuzu?
Bu ihracatın artması da kötü giden işlerin bir göstergesi değil mi?
Moral bozan bir şarkı
İşlerin iyi gittiği dönemlerde, dövizimiz sadece enerji ithalatımıza yeterdi, geri kalanı da tüketim malı ithal etmek için borçlanıp bulmaz mıydık?
Şimdi ihracat yapmak için ithalat da yapmamız, açıkçası ürkütücü…
Neden DTP’li milletvekilleri enselerinden tutularak polis arabalarına bindirilmiyor?
Neden okullara bilgisayar dağıtılıyor, çocuklara okul kitapları bedava veriliyor?
Ve neden hala Bimen Şen’in “Yüzüm şen, hâtıram şen, meclisim şen, mevkiim gülşen” şarkısı yasaklanmadı?
Bunlar milletin moralini bozuyor.
Ben uyarı görevimi yapayım…
- Bu gidiş iyi gidiş değildir!
Atalarımız boşuna mı “Edirne’ye Enver gireceğine Bulgar girsin” diyerek birbirlerini yemişler?
Demokratik uzlaşmalardan bu coğrafyaya hayır gelmez ki!
Bugün dün olsaydı ne olurdu?
Bursa’dan yazan sayın okurumuz Melih Kadıoğlu, bugünkü Irak operasyonları ile 1974 Kıbrıs Harekatı’nı karşılaştırıp, şunları vurgulamış:
- Ben bir sav atıyorum ortaya diyorum ki; ''Bu hükümet o zaman olsaydı…'':
O harekat yapılmazdı/ Bütün dünyaya Kıbrıs’taki Yunan emelleri (enosis) çok iyi anlatılabilirdi/ Yunanistan’daki Cunta’nın foyaları ortaya dökülürdü/ Ezilmeye çalışılan Türk azınlığı hakları daha iyi korunabilirdi/ Amerika başta olmak üzere kimseden ambargo yemezdik/ AB sürecindeki bu tıkanma asla olmazdı/ Kıbrıslı Türkler de AB’li olurdu/ Kıbrıs bandıralı gemilerin Türk limanlarına girme sorunu olmazdı/ Türk Silahlı Kuvvetleri güç duruma sokulmazdı. (Bir giriyorsun sonra çıkamıyorsun/ Kıbrıs’ta darbe yapanlar önce cezalarını görürler ve daha sonra daha adil bir düzen kurulması yönünde girişimler yapılabilirdi.)
Bunlar Sayın Kadıoğlu’nun savları…
Bugün ile dünün politikalarının karşılaştırması gerçekten ilgi çekici değil mi?
Paylaş