Yunanistan’ın titizliği…

Hatırlayacaksınız, 2005 Nisan’ında Türkiye ile Yunanistan arasında bir bayrak krizi yaşanmıştı.

Haberin Devamı

Yunan Kara Harp Okulunda misafir edilen 2 Türk subay ve 5 Kara Harp okulu öğrencisinin odasına, üzerine İngilizce küfürler yazılmış bir Türk bayrağı bırakılmıştı.

 

Bu olay birden bire gerilim yarattı.

 

Nezaket kurallarına aykırı bir durumdu. Evinize gelen misafirlere hakaret etmek ne kadar ayıpsa Yunanistan’daki olay da farklı değildi. Türk Genelkurmay Başkanlığı ve Kara Kuvvetleri Komutanlığı, haklı bir tepki gösterdiler.

 

Son gelen haberler, Yunan Silahlı Kuvvetlerinin bu olayı hafife almadığını gösteriyor. Leğer bu işi Güney Kıbrıs’lı Rum bir öğrenci yapmış. Soruşturma sonucu bu öğrenci mezuniyetine bir hafta kala okuldan uzaklaştırılmış. Aslında ağır bir ceza, zira genç öğrencinin askerlik kariyeri siliniyor.

 

Haberin Devamı

Yunanistan’ın bu tutumu, Türkiye ile ilişkilere ne kadar titizlik gösterdiğinin de işaretidir. Gerçek olan bututumdur. Bazı gazetelerde çıkan “Pontüs Soykırımı” girişimlerini ben ciddiye almıyorum.Toplumun bazı kesimlerindeki duyarlıklara politikacıların ilgisiz kalmaları düşünülemeyeceğinden dolayı, bizi rahatsız etmemeli...

 

ERMENİ DİASPOROSI Mİ, PATRİK MESROB MU?

 

Şu sıralarda Ermeni diasporasının Fransa’daki girişimi nedeniyle hepimiz sinirliyiz. Ancak, Ermeni diasporasi ile bizimle birlikte yaşayanErmenilerin yaklaşımları çok farklı. İşte bir örnek...

 

Patrik Mesrob’un Erciyes Üniversitesinde geçen ay yaptığı konuşması çok önemliydi. Gecikmiş olmama rağmen, değinmeden edemeyeceğim.

 

Dostlarım söyleyeceklerimden alınmayın” diye başladı ve kendi gerçeklerini anlattı. Cesurdu ve temsil ettiği cemaatin hislerine tercüman oldu. Bir akil adam gibi davrandı. Heyecanlara mağlup olmadı.

 

Haberin Devamı

Ben bu konuşmayı o kadar önemsedim ki, aşağıya en hayati noktaları tekrar aldım:

 

  • Türkler, "Aslında biz millet-i sadıkayı severdik"; Ermeniler de "Biz aslında Türkleri çok severdik" gibi ütopik ve dolma edebiyatını artık bırakmalıdır. Bunun yerine, Türklerle Ermeniler arasında geçmişte birlikte yaşama olgusunu somut örneklerle sunan bilimsel çalışmalara ivme kazandırılmalıdır.

 

HEPİMİZ SORUMLUYUZ

 

  • Osmanlı-Ermeni ilişkileri tarihinin her aşamasında idealleştirmek, Ermenilerin hiçbir sorun yaşamadığını söylemek mümkün değildir. Fransız devriminin yol açtığı milliyetçilik akımı diğer devletler gibi Osmanlı'yı da etkisi altına aldı. Özellikle 19. yüzyılın sonlarına doğru ilişkilerin gerginleşmesinde gerek Osmanlı devletinin, gerekse Alman, Amerikan, Fransız, İngiliz ve Rus devletleriyle Ermeni siyasi partilerinin, Türkiye Ermenilerinin oluşturduğu Cismani Meclisi'nin güdümünde hareket eden İstanbul Ermeni patriklerinin de sorumluluğu bulunmaktadır. Acı sonuçta tarafların sorumlukları eşit olmasa da, birinin çıkıp olayların gelişmesinde kendi sorumluluğunu reddetmesi ve tamamen karşı tarafa yüklemesi ahlaken doğru değildir.

 

ZİHNİYET DEĞİŞMELİ

 

  •  Türkleri halen Orta Asya'dan gelen barbar göçebeler olarak gören, devlet kurabilme ve kurdukları devletin sürekliliğini sağlama yeteneğini küçük gören Ermeni tarihçilerle, ABD'deki Kızılderili kabilelerini bile Bering Boğazı'ndan geçen Türk boyları yapan, Ermenilerin tarihte devlet kuramadığını yazan Türk tarihçilerin zihniyeti değişmelidir.

                           

TÖREN DENSİZLİKLERİ

 

  • Ermeniler ve Türkler birbirlerinin ulusal ve dinsel simgelerine karşı aynı saygıyı göstermelidir. Temsili kurtuluş gösterilerinde yaşanan densizlikler, düşmanlık tohumu eken çağdışı uygulamalar olmaktan öteye gitmemektedir.

 

” ASLİ UNSUR AYRIMCILIĞI YAPMAYIN”

 

  •  Türkiye'de sadece Türkleri ve Kürtleri asli unsur göstermek narsisizmdir. Karşındakini yok saymak, sadece ülkede kaotik bir durum yaratmakla kalmaz, her zaman savaşacak yeldeğirmenleri yaratacağından, ülkede yaşayan hangi grubun bir sonraki kurban seçileceği yolunda spekülasyona neden olur. Türk ve Kürt kardeşlerimiz asli unsursa, bu topraklarda M.Ö. 6. yüzyıldan beri yazılı tarihi olan Ermeniler, çok daha eskiye dayanan kayıtlarda yer alan Süryaniler ve Yahudiler, en iyimser deyimle "tali unsur" konumuna düşürülmektedir.

 

Ülkemizi haksız bir suçlamafırtınasından kurtarmak ve ilerde çok daha güç durumlara düşmesini önlemek istiyorsak, Patriğin buönerileriniciddiye alalım.

 

AKİNAN’DAN ”NEO TAKİYE”...

 

Serdar Akinan’ı çoğunluğunuz televizyoncu olarak tanır. Oysa Akinan, sadece çok iyi bir televizyoncu değil, aynı zamanda çok iyi bir gözlemcidir. Gözlemciliğini de sadece TV’deki yorumlarında değil, şimdi kitaplarıyla yansıtıyor. Doğan Kitap’in (0212 449 60 06) yayınladığı ”NEO TAKİYE” kitabında Akinan AK Parti ile Bush yönetimi arasındaki ilişkileri inceliyor. Üst düzel söyleşiler ve söylenenlerin yorumlanmasıyla, ortaya çok ilginç bir kaynak-kitap çıkmış.

Haberin Devamı


YENİ DÖNEMDE ESKİ TARTIŞMALAR…

 

Göç, Etnisite, Milliyetçilik, Kürtçülük, Laiklik…

 

Günümüzde siyaset bilimi açısından hala önemini koruyan başlıklar bunlar…

 

Ve bu başlıklar Y. Faruk Şen’in yeni kitabında uzun uzadıya masaya yatırılıyor….

 

Yargı Yayınevi tarafından yayınlanan (0 312 433 03 27) “Yeni Dönemde Eski Tartışmalar”, Faruk Şen’in bilimsel çalışmalarının bir derlemesi.


TEŞEKKÜRLER….

 

Ödüllerle geçen bir hafta… Ve kaçıncı olursa olsun her ödül ilkmişcesine mutluluk veriyor bana… Halkın yüreğini yansıtan Altın Kelebek Ödülleri’nde yılın En İyi Anchorman’iödülü altın kelebeği getirdi parmaklarıma bıraktı. Ne büyük mutluluk….

 

Maltepe Üniversitesi İletişim Kulübü Kanal D Haber’i “Zirvedeki Ana Haber Bülteni” olarak belirlemiş. Gurur duyduk.

 

Haberin Devamı

Anadolu Bir Meslek Yüksekokulu Geleneksel 2. İletişim Ödülleri’nde öğrenciler beni yılın en iyi anchorman’i seçmişler.. .Sağolsunlar varolsunlar…

 

Kuzey Kıbrıs Doğu Akdeniz Ünivesitesi de 2006 yılının en iyi anchorman’i olarak seçmiş ve en iyi haber programı olarak da “ 32.Gün”ü.

 

Yıllar geçtikçe bu ödüller kalıyor işte geriye ve işten aldığınız keyif bu ödüllerle cilalanıyor parlatılıyor… Bu ödüller yorgunluğu, stresi alıp götürüyor.

 

Bana bu duyguyu yaşattıkları için ve emeğimizi takdir ettikleri için ödülleri layık görenlere yürekten teşekkür ediyorum.

 

Söylemeden de edemeyeceğim benim en büyük ödülüm “desteğiniz”.

 

Yaşayın siz…

 

AKP’Lİ KADINLAR AYAKLANIN...

 

Haberin Devamı

Esma Ürün’ün, eşi AK Parti Konya Milletvekili Halil Ürün’den dayak yemesi ve bu olaya gösterdiği tepki çok önemlidir. Esma Ürün son derece önemli bir tutum sergiledi. Kimileri gibi, sipere yatmadı. Aksine, ortaya çıktı ve kendini savundu.

 

Ben bu olayı AK Parti ile ile ilişkilendirmiyorum. Aynı tip gelişme başka parti milletvekilleri arasında da yaşanabilir. Ancak, AK Partili kadınların diğer kadın dernekleri gibi mutlaka harekete geçmeleri gerekir. Hem kendilerinden bir kadına destek vermek, hem kendilerinden bir milletvekilinin cezalanmasını sağlamak amacıyla seslerini çıkarmalılardır. Eğer bu olayı “partime zarar gelmesin” mantığıyla görmezden gelirlerse, hem kendi bindikleri dalı keserler, hem de kadın hakları açısından kendilerine zarar verirler.

 

Kadınlarhaklarına sahip çıkmaz ve bu işi erkeklere bırakırlarsa, hiçbir zaman kazanamazlar. Bunun dinle de hiçbir ilgisi yoktur.


THY’DA YİNE HERALD TRIBUNE YOKTU...

 

Bu işin peşini bırakmayacağım.

 

Eğer bir havayolu, Uluslararası konumundan dolayı övünüyor, kasaba havayolu olmadığını iddia ediyorsa, bu işi kurallarına göre yapmalıdır.

 

Uluslararası Hava yolunun en başta gelen kurallarından biri de, yolcularınasadece kendi dilindeki gazete ve dergileri değil, Uluslararası gazete ve dergileri de servis etmektir.

 

THY benim gözümde köylü bir anlayışla yönetiliyor. Uluslararası uçuşlarda (benim en son rastladığım: 12.05.06 TK 1971 Londra) sadeceTürk gazeteleri dağıtıyor. Birçok yabancı, en çok okunan HeraldTribune’u sordu, “yok” yanıtı aldı. Bu yaklaşımla, bu kafaylaUluslararası taşıyıcı olamazsınız. Yerel bir havayolu olarak kalırsınız.

Yazarın Tüm Yazıları