Paylaş
Hiçbir gazetenin kapanmasını istemem. Sansüre ve özellikle kapatma eylemlerine karşıyımdır. İnsanların görüşlerini açıkça belirtmelerinden yanayımdır. Bu yazıyı da, birilerine gözdağı vermek veya tahrik etmek için yazmıyorum. Sadece bazı tespitlerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.
VAKİT 30.000 tirajlı küçük bir gazetedir. Büyük bölümünüz belki adını dahi duymamışsınızdır. Daha önceleri de marjinal görüşleriyle dikkati çeker, ancak üstünde pek durulmazdı. Ne zaman ki AKP iktidar oldu, yavaş yavaş ön plana çıktı.
Bu gazete Ak Parti’nin görüşlerini paylaşmaz. İleri derecede Dinci- İslamcı bir yaklaşımı vardır. AKP’nin bir çok yönden ötesindedir ve bu partiyi yeterince dindar olmamakla veya yeterince dincilik yapmamakla sert biçimde eleştirir .
Vakit açıkça, Türkiye’nin laik sistemini değiştirmek ve yerine bir Din Devleti kurmak ister. Bunu da hiç saklamaz. Olabilir. Görüşlerini hiçbir şekilde paylaşmasam dahi, fikirlerini savunmaları haklarıdır.
Benim dikkatimi çeken, kamuoyunun büyük bölümünün, Vakit ile Akp arasında büyük bir fark olduğunu bilmemesi veya böyle bir izlenim almadığından dolayı, Vakit’in görüşleriyle Akp’yi aynı küfeye koymasıdır. Bu durum eskiden belki pek önemsenmezdi.Ancak, türban tartışmaları ve ardından da kapatma davasının gelmesi, yanlış dahi olsa, Akp’nin politikaları ile Vakit’in aşırı İslamcı, hatta Siyasal İslamcılığı çağırıştıran manşet veya yazıları özdeşleştirme izlenimini yaygınlaştırdı. Sanki VakitAkp’nin yayın organıymış veya bu partiyi destekleyen, parti liderinden işaret alan bir gazeteymiş gibi görülüyor.
Durum böyle olunca da,Vakit ‘in Silahlı Kuvvetlerle ilgili yayınları olsun, adeta köktendinci söylemi, zaman zaman son derece kışkırtıcı manşetleri, Akp’ye faturalanıyor. Bu partinin de Vakit’in zihnindeki gibi, şeriat yasalarının geçerli olduğu, kadınların zorla kapatıldığı, karanlık bir Türkiye yaratmayı hedeflediği izlenimi artıyor.
Bizzat biliyorum, Akp’ye tamamen başka nedenlerle oy vermiş, nice laik-liberal insan, Vakit’in yazdıklarına baktıkça Akp’ den kaygılanıyor. Zaten korkuların yaygınlaştığı ortamda, durum daha da körükleniyor. Akp ‘den kaçış artıyor. “ Aman kardeşim baksana şunlara. İyisi mi kapatsınlar da kurtulalım” diyenlerin sayısı artıyor.
Akp liderliğinin Vakit ile ilişkisini tam bilemiyorum. Tek bildiğim, Vakit yazarlarının zaman zaman liderlerin dış gezilerine davet edildikleri, o kadar.
Ancak ortada garip bir durum var.
Karşımıza, bu gazetenin sanki Akp’nin kapanmasını istiyormuş, askeri ve laik kesimi adeta bir darbe yapmaları için kışkırtmaya çalışıyormuş gibi bir manzara çıkıyor.
Bilmem yanılıyor muyum ?
Akp bu yaklaşımdan memnun olduğu için mi hiç tepki vermiyor, yoksa çaresizlikten veya bir müttefiğini kaybetmemek için mi, tırnaklarını yiyip susmayı tercih ediyor ?
Siz ne dersiniz ?
* * *
PARASIYLA GÖRÜNTÜ KULLANMAK, HIRSIZLIK DEĞİLDİR
Önce, 21 Haziran Cumartesi akşamıATV Ana Haberden “hırsızlık” iddiasını duydum. Ertesi gün de SABAHgazetesinde aynı suçlamayı okudum.Aynı haberleri duyan veya okuyan, ancakkonunun inceliklerini bilmeyen seyirci ve okurlarımıza, durumu kısaca anlatmak istiyorum.
2008 kupasının yayın hakkı ATV’ye aittir. Ancak yayınhakkını alanlar, UEFA kriterlerine göre, 3 dakikalık “haber amaçlı görüntüleri”bedeli karşılığı, haber yapmak isteyendiğer kanallara vermek zorundadırlar.
ATV ise bu kural yerine, haber amaçlı kısa görüntülerin kullanımını dahi “375 bin dolar verirsiniz ve tüm maçların görüntülerini alırsınız” diyerek engellemiştir.
Üstelik bu olay, birden bire bambaşka boyutlara çıkmış, Millilerinyarı finale kalma başarıları Türkiye’yi ayağa kaldırmış ve görüntülerin haber niteliğini arttırmıştır. Kimsenin, manevi olarak, bu görüntüleri sadece kendine saklama hakkı kalmamıştır.
Milli takımın önce İsviçre, ardından Çek zaferlerinde tümseyirci tepkisine rağmen, maç görüntüsü olmadan habercilikgörevimizi yerine getirmeye çalıştık.Hatta, ATV’ye yakın bazı küçük kanallarda, bir müzik kanalında bu görüntülerin sorunsuz yayınlanmasını dahi görmezden gelebildik. Ancak Hırvatistan maçı ülkede öyle bir patlama yarattı ki, bu görüntüler artık ülkeye mal oldu.
Bu yaklaşımımızı anlatmak ve ATV yöneticileriniikna edebilmek için 20 haziran gecesi, Hırvatistan maçından sonra ve ertesi gün ısrarlı aramalarımıza rağmen ATV yöneticilerine ulaşamadık.
Bu durumda, elimize başka kaynaklardan gelen ATV logosu bulunmayan görüntüler olmasına rağmen, ATV logosuyla, Çek ve Hırvatistan maçlarından3’er dakikalık görüntü kullanıp, UEFA, TFF ve yayıncılık kriterlerine görebedeli olan 24 bin doları yatırdık.
Şimdi sormak istiyorum...
Bunun neresi hırsızlık?
ATV logosuyla kullanılan, UEFA, TFF ve yayıncılık kriterlerine göre bedeli ödenmiş görüntüleri kullanmak mı hırsızlık?
ATV’nin telif hakkı kendinde bulunan bir herhangi bir malı fahiş fiyatla satmak istemesine bir diyeceğimiz olmaz. Ancak, böylesine büyük ve tüm Türkiye’yi ilgilendiren olaylarda bu tür bir engelleme yaratmak etik değildir.
Paylaş