Türkiye’yi islamcı ve milliyetçiler yönetecek

ABD’nin hazırladığı istihbarat değerlendirme raporu, çok temel bir gerçeği ortaya koyuyor. Rapora göre, Türkiye önümüzdeki 15 yılda islamcı ve milliyetçi çizgilerin birleştiği bir politika izleyecek... Bu süreçte Türkiye’nin AB dışında kalması halinde, islamcı ve milliyetçi akımlar daha da güçlenecek... İşte, laikçilerin farkında olmadığı tehlike bu…

Haberin Devamı

Amerika’da her yıl Ulusal İstihbarat Konseyi (NIC) tarafından özel bir rapor yayınlanır.

Adı, Küresel Eğilimler : 2025.

Bu rapor sürekli yenilenir ve önümüzdeki yıllarda nelerin gerçekleşeceği tahmin edilir. Yanlış anlamayın, komplo teorilerinden oluşan veya fal meraklısı uzmanların yazdıkları bir rapor değildir bu. Tam aksine, Amerikan istihbarat raporları, Washington’un tüm düşünce kuruluşları ve ülke başkentlerinden gelen bilgilerin bir araya getirilip ortaya çıkarılan bir değerlendirmedir. Çok ciddiye alınan, siyasi-askeri ve ekonomik karar alıcıların izledikleri ve dikkate aldıkları bir rapordur. 

Bu raporun 2008 versiyonu yayınlandı. 

Türkiye hakkındaki tahminleri bakın nasıl: 

“...Türkiye önümüzdeki 15 yılda islamcı ve milliyetçi çizgilerin birleştiği bir politika izleyecektir...Bu eğilimler daha da güçlenecektir... Türkiye’nin AB’ye tam üyeliği konusunda karamsarlık artmaktadır... Böyle bir olasılıkta da, öngörülen İslamcı ve Milliyetçi akımlar daha da güçlenecektir...” 

Haberin Devamı

Son derece doğru bir değerlendirme. 

Türkiyemizde giderek kabaran islami akımlar ve milliyetçilik dalgasının önündeki en büyük engel Avrupa Birliği’dir. 

Bu fikri biraz daha Türkçeleştirerek anlatayım. 

Önümüzdeki 10 yılda Türkiye’ye AKP’den başka bir iktidarın gelmesini beklememek gerekir. Eğer gelecekse dahi, AKP’den daha dinci, daha muhafazakar olan bir partinin iktidar olması veya iki dindar eğilimli partinin koalisyonu öngörülüyor. Artık ANAP’lı, DP’li iktidar dönemleri bitti gibi görülüyor.

Böyle bir siyasi manzarada Türkiye İslamcı - milliyetçi bir kıskacın içine girecektir. 

Laik sisteme karşı en büyük tehlike de işte budur. 

Washington’un bu tehlikeye dikkat çekmesi önemlidir. 

Laik sistemin gerçek panzehirinin Avrupa Birliği olduğunun belirtilmesi, Türkiye-AB ilişkilerinin hem ülkemiz hem de bölgedeki dengeler acısından ne kadar hayati bir unsur oluşturduğunu ortaya çıkarıyor.

Sözünü ettiğimiz tehlike işte bu... 

Türkiye’deki durum ise çok kötü. 

CHP’nin başını çektiği ulusalcılar AB’ye karşı. 

Haberin Devamı

AKP’nin başını çektiği dinciler artık AB ile ilişkilere ilgisiz davranıyorlar. 

MHP’nin başını çektiği milliyetçiler ise, AB’yi buldukları anda yok etmeye hazır bekliyorlar. 

Bir de dışarıya, AB başkentlerine bakalım. 

Sorduğunuz zaman hemen herkes Türkiye’nin tam üyeliğinin Avrupa için önemli olduğunu söylüyor, ardından da “ANCAK” kelimesi geliyor ve Türkiye’deki eksikler sıralanıyor. Bir bölümünde haklılar. Özellikle AKP iktidarının yavaşlaması, ilgisini kaybetmesi AB projesine en büyük engeli oluşturuyor. Bu da, başta Almanya ve Fransa gibi büyüklere, süreci uzatma olanağı sağlıyor. Üstelik bunu yaparken, sanki hakkaniyetle davranıyorlarmış, Türkiye aleyhtarı bir tutum takınmıyorlarmış gibi de bir hava yaratabiliyorlar. Başka bir ifadeyle, Türkiye verdiği pasla Almanların ve Fransızların, istedikleri gibi top dolaştırmalarına imkan sağlıyor.

Haberin Devamı

Kim bilir, belki de AKP bunu bilinçli yapıyordur. 

Geçtiğimiz haftalarda Berlin’deydim. Alman Başbakanı Merkel ile özel bir davette uzun uzun konuşma imkanı buldum. Konuşmamızın başına “ Ben gazeteci değilim, siz de Başbakan değilsiniz. Bana lütfen söyler misiniz, Türkiye’yi engelleyerek, bir yerde bu ülkenin laik sistemini de tehlikeye attığınızın farkında değil misiniz? Yoksa bunu bilinçli mi yapıyorsunuz?” diye sordum. 

“Yazılmamak” üzere bana düşüncelerini açıkladı. Söylediklerini aynen yansıtamam, ancak genel yaklaşımından söz edebilirim. 

Almanya, ilke olarak Türkiye’nin eninde sonunda Avrupa Birliği’ne tam üye olması gerektiğine inanıyor. Ancak hemen değil. Zamana ihtiyaç duyuyorlar. Türkiye’den de herhangi bir baskı gelmemesinden de memnunlar. İşlerini kolaylaştırıyor. 

Haberin Devamı

Özetlemek gerekirse, herşey yine de Türkiye’ye bağlı.

Türkiye istediği veya hareketlendiği taktirde, ne Almanya ne Fransa ne de bir başka ülke Ankara’yı durdurabilir...Sorun Türkiye’den kaynaklanıyor.

Başta da dediğim gibi, ne dincisi, ne ulusalcısı, ne milliyetçisi...Hiç kimse uzun vadeli düşünmüyor. Ya da tam aksine uzun vadeli düşünüp, Washington’dan çıkan raporda belirtildiği gibi, bilinçli olarak AB’ye gidişi durdurmak için ellerinden geleni yapıyorlar.

Türkiye’nin laikliği üzerinde titreyen Ulusalcı kesime duyurulur: AB’yi engellemek yerine, tam aksine yanınıza çekin., ilerde hepimizin en önemli koruma zırhımız AB olacaktır.

Yazarın Tüm Yazıları