Türkiye çözüm paketini hazırlıyor

KKTC Cumhurbaşkanı Denktaş, herkesin beklediği haberi verdi ve Mayıs 2004’ten önce kendi çözümümüzün masaya konacağını açıkladı. Bu, uzun süredir beklenen adımın atılması anlamına geliyor.

Uzun bir aradan sonra Rauf Denktaş ile karşılıklı oturduk. Bu köşe’de sık sık eleştiriler yapmıştık. Denktaş, Türk politikacılardan ne kadar farklı oludğunu gösterdi. Eleştirilere kızmadığını, tam aksine görüşlerini yansıtmayı tercih ettiğini ortaya koydu.

Denktaş, adeta mücadele arttıkça daha çok dinçleşiyor. Söyleşimiz sırasında, işin ucunu bırakmayacağının tüm işaretlerini verdi.

Bence daha da önemlisi, artık beklenmeyeceğini ve Türk tarafının kendi çözüm paketiyle ortaya çıkacağını açıkladı. Tabii önemli olan, paketin içeriği. Bu konuda da, Ankara’nın kafa karışıklığının bitmesi gerekiyor.

Denktaş, çok net: “Verin egemenliğimi, alın çözümü” diyor. Bu konuda hiçbir tutum değişikliği yok. KKTC Cumhurbaşkanına göre, Kıbrıs Türk tarafı bu noktada geri adım atmayacak.

Herkesin Türk tarafının hareketlenmesini beklediğini hatırlattım. “Hayır, paketi değil, Aralık seçimlerinin sonucunu bekliyorlar” diye yanıt verdi.

Peki, seçimleri kim kazanacak?

Denktaş’a göre, muhalefet bölünüyor. Sonuç ortada görünüyor. “Avrupa da muhalefeti kazandırabilmek için elinden geleni yapıyor” diyor.

Denktaş, kapıların açılmasından sonra hiçbir olayın çıkmamasını, Türk yönetiminin olağanüstü çaba harcamasına bağladı. Bir çok olayı örtbas ettiklerine dikkat çekti.

Kendinden de son derece emin...

Eğer Mayıs 2004’e kadar bir çözüm bulunamasa dahi, KKTC’nin ilerisi için planları olduğunu belirtti ve “”Kuzeyi, Dubai gibi serbest bölge ilan edeceğiz” dedi.

Peki, neden şimdiye kadar bu adım atılmadı?

Denktaş, en büyük hatanın bu olduğunu, Türk tarafının müzakere masasında çok fazla kaldığını ve bundan dolayı da kaybettiğinin altını çizdi.

Kıbrıs’ta yeni sayfa açılıyor.

Bakalım paketten neler çıkacak?

* * *



Kıbrıs ile ilgili neler oluyor?

BM veya AB’de bazı hazırlıklar var mı? Yeni bir Annan planı ile karşı karşıya mı kalacağız?

Bu soruların karşılığı tek cümlede toparlanabilir: Hiç kimsede bir hazırlık yok, herkes bekliyor.

Ne Birleşmiş Milletler, ne Avrupa Birliği, ne de Amerika Birleşit Devletleri, Kıbrıs konusunda parmaklarını oynatıyorlar.

Herkesin gözü Türkiye’nin üstünde.

Bunun nedeni de çok açık: Zira, Mayıs 2004’e kadar (Kıbrıs Rumları bu tarihten itibaren AB’nin karar mekanizmalarında yerlerini alacaklar) bir çözüm bulunması en çok Türk tarafına avantaj sağlayacak, Mayıs 2004 Kıbrıs Türklerinin bir çözüm üretip Rumlarla birlikte Avrupa Birliğine katılabilmeleri için son tarih, eğer çözüm bulunamazsa Rumlar kazanacak. Artık, Annan planının Türk tarafına getirdiği avanajlar yok olacak ve KKTC ilerde, Türkiye’yi bekleyerek tam üyeliğe giderse o zaman AB kurallarını kabul etmek zorunda kalacak. Yani azınlık hakkından fazlasını elde edemeyecek.

İşte bundan dolayı, herkes Türkiye’nin hareketlenmesini bekliyor. Yoksa kimsenin kıpırdamaya niyeti yok. Hele Rumların tek ümidi de Ankara’nın hareket edememesi. Denktaş’ın çözümsüzlük yaklaşımını sürdürmesi.

DIŞİŞLERİ DERSİNİ ÇALIŞMAYA BAŞLAMALI

Bu açılardan baktığımız zaman, Ankara’nın anahtarı elinde tuttuğu ve hükümet karar vermediği veya veremediği sürece de Kıbrıs engelinden kurtulunamayacağı gerçekleriyle karşılaşıyoruz.

Bu tuzağa düşmemenin tek yolu var:

Türkiye’nin Annan planında (işi abartmadan) bazı değişiklikler getiren yeni bir çözüm önerisiyle ortaya çıkmasıdır.

Eğer bir hazırlık varsa, ki Cumhurbaşkanı Denktaş “Hazırlanıyoruz” mesajını verdi.

En iyi haber bu...

Kıbrıs’ta son kavşağa yaklaşıyoruz. Bu defa da dönemeci ıskalarsak, kayıplarımız daha da büyüyecektir.

Mayıs 2004’e çok az bir süre kaldı...

* * *

TSK’NIN, KIBRIS YAKLAŞIMI FARKLILAŞIYOR

Genel izlenim, Türk Silahlı Kuvvetlerinin Kıbrıs konusunda sert bir tutum içinde olduğu idi. Annan planının tartışmaları sırasında, kimi konferans veya seminerde, kimi gazetecilerle özel konuşmalarda, Komutanlar sık sık, Kıbrıs’ta bir çözümün hiç kolay olmayacağını belirtirlerdi. Medya’da askeri sözcü gibi okunan bazı köşe yazarları, TSK’nın görüşlerini paylaşan bazı Sivil Toplum Örgütü temsilcileri de aynı tutumu yansıtırlardı bizler de, başka kaynağımız olmadığından olmadığından dolayı, bu verilerden hareket ederek, belki de TSK’nın Kıbrıs konusunda katı bir tutum sergilediği sonucuna varırdık.

Son haftalarda Genelkurmay’ın önde gelen yetkilileri ile konuşanlar ise farklı bir yaklaşımı yansıtıyorlar.

Buna göre, TSK Kıbrıs konusunda sanıldığı gibi kaskatı ve Türk toplumunu Rumlara karşı savunmaya yönelik bir çözüm değil, iki toplum ve iki bölgeli bir formülü benimsediği izlenimlerini veriyor.

Tabii, bunun ne oranda Genelkurmay’ın tümü tarafından paylaşıldığı belli değil. Ancak, askerin Kıbrıs’ta çözümsüzlüğün simgesi durumuna girmek istemediği de açıkça hissediliyor.

Eğer Türk tarafı yeni bir planla ortaya çıkabilirse, bu izlenimlerin ne kadar gerçekçi olduğu daha iyi anlaşılacak.

* * *

“YASALARI ÇİĞNİYORSUNUZ”

Bir okurum, her yere başvurmuş ve sesini duyuramamış. Çığlık atmış, kimse bakmamış. Benden haykırışını duyurmam için ricada bulundu:

“... 15 Mart 2003 tarihinden bugüne, İçişleri Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı Mahalli İdareler Başkanlığı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı, Karayolları Genel Müdürlüğü, Muğla Valiliği, Muğla Valiliği Bayındırlık ve İskan İl Müdürlüğü, Bodrum Kaymakamlığı ve sonunda Yalıkavak Belediyesine onlarca defa dilekçe ile müracaat ettiğim halde hiçbir merciiye sesimi duyuramadım, yada duymak işlerine gelmedi.

Yalıkavak beldemizde Belediye yetkilileri ve onlarında yetkilileri Yalıkavak GİMA!!!! Karşısındaki yasal olmayan imar planı tadilatı ile verilen inşaat ruhsatı ile yapılan akaryakıt istasyonu inşaatının bitirilmesine, oldu bittiye getirmek için göz yumuyorlar. Belgeleri ile bunu isteyen herkese kanıtlarım. Devletimizin en büyüğünden en küçüğüne duyurulur...”

Necati Mehmet TOKYAY

ONUR ÖYMEN, GALİBA BAŞKA ÜLKEDE YAŞIYOR

CHP Milletvekili Onur Öymen AB uyum paketi ile ilgili toplantıda –basına yansıyan haberlere göre- öyle görüşler ortaya atmış ki, şaşırıp kaldım.

Öymen, yıllarca hayranlıkla izlediğim, dışişlerinin en parlak diplomatlarından biri olarak nitelenen isimdir. Ancak, politikaya girdiği günden bu yana Öymen’e birşeyler oldu. Öylesine görüşler ortaya atıyor ki, adeta AB’ye gidişi engellemek istiyormuş izlenimi doğuyor.

Yoksa ben mi yanılıyorum?

Olabilir, söylenenlerin tümü medya’ya yansımadığı için, zaman zaman yanlış anlamalarla karşı karşıya kalınıyor.

Öymen gibi, Türkiye’nin önünü açması gereken, vizyonu geniş bir insanın tutumuna anlam veremiyorum. Bazen CHP liderinin çizgisinin dahi gerisine düşebiliyor.

Galiba bu politika hastalığı çok kişiyi değiştiriyor.

(Bu yazı, Posta Gazetesinde ve aynı gün Hürriyet Gazetesinin tüm dış yayınlarında, Hürriyet internet sitesinde (www.hurriyetim.com.tr) Milliyet internet sitesinde (www.milliyet.com.tr) ve Daily News ekibi tarafından tercüme edildikten sonra hem ana gazetede, hem de Daily News internet sitesinde (www.turkishdailynews.com.) yayınlanmaktadır.)
Yazarın Tüm Yazıları