TSK’da üç ayrı görüş var…

Dünkü yazımda, Genelkurmay Başkanı Org. Büyükanıt’ın, görevini bırakmadan önce, darbe teşebbüsleri hakkında savcıları harekete geçirmesi önerisinde bulunmuştum. Emekli ve muvazzaf askerlerden telefon aldım. Bir bölüm bu öneriyi destekliyor, diğer bölümü TSK’nın yıpranacağını ileri sürüyor. 1 inci Başkanın eğiliminin, kararı yeni Genelkurmay Başkanına bırakmak olabileceği belirtiliyor.

Haberin Devamı

Dünkü yazımda, 2003-2004 dönemindeki darbe teşebbüsü söylentilerininkaynağını teşkil eden, eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Özden Örnek’in günlüklerinin artık, Genelkurmay tarafından resmen soruşturulması gerektiğine dikkat çekmiştim.

 

Zira,kamuoyunun gözündegünlüklerin kime ait olduğu, hatta bazı bilgilerin karargahtan nasıl sızdığı konusu dahi artık önemini yitirdi. Toplumun vicdanında veya toplumun edindiği izlenim, bu günlüklerinbüyük bölümünün doğru olduğu şeklinde.

 

Hele eski Genelkurmay Başkanı Org. Özkök başta olmak üzere, günlüklerde adı geçenlerin hemen tamamı, kendileriyle ilgili notların birçok bölümünün doğru olduğunu açıkça söyledikleri bir aşamaya girilmişken,  şimdi bunları görmezden gelmek, bir takım tertiplerin üstünü örtmek anlamına gelecektir.

 

Haberin Devamı

Genelkurmay Başkanı Büyükanıt , TSK teamüllerindepek rastlanmayan bir adımatıp, tüm yükü üstüne alıp savcılarını resmen harekete geçirirse, gelecek Genelkurmay Başkanı Org. Başbuğ’u da rahatlatacak, önünü açacaktır.

 

Dünkü bu yazımın üstüne çok sayıda telefon aldım. Bir bölümü emekli subay ve komutan, diğer bölümü ise halen görev başındaki askerlerdi.

 

Genelkurmay’ın tepelerindeki havayı bilen, ancak Genelkurmay Başkanı ve diğer kuvvet komutanlarına yakın olmayan kişilerdir.

 

Bu kesimin tepkisi ikiye ayrıldı.

 

Bir bölüm, Büyükanıt paşanın böyle bir adım atmasınıhararetle destekledi ve “bunun bir devrim olacağını” ileri sürdüler.

 

Çoğunluğu teşkil eden ikinci grup ikiye ayrıldı.

 

Yine bir bölümü, “ Genelkurmay Başkanı tam aksine gider ayak böyle bir adım atmaz. Şimşekleri üstüne çekmek istemez. Rahat bir emeklilik geçirmek varken, neden kendini cendereye soksun. Üstelik, Büyükanıt Paşa’nın yapısı buna müsait değil. Silah arkadaşlarını kırmak istemez. Bundan dolayı, isterse İlker Paşa yapsın, diye dosyaya dokunmaz” dedi.

 

Haberin Devamı

Diğer bir bölümü ise, savcıların hareke geçirilmesi önerisine dahi tepki gösterenlerdi.

 

... Siz kim oluyorsunuz da, Genelkurmay Başkanımıza ders verir gibi öneride bulunabiliyorsunuz” diye konuşmaya başlayanlardan “... Böyle bir adımın atılması, TSK’yı parçalar, bu kurumu hırpalar. Komutanlarımız kendi aralarında, ülkemizin gidişi ve karşılaştığı tehlikeyi konuşmuşlar. Size ne oluyor? Darbe yapmamışlar, işi fiiliyata dökmemişler... Ordumuza dokunmayın. Hiçbir Genelkurmay Başkanı da dokunamaz...” diyenlere kadar çok farklıtepkiler var.

 

Bu durum, günlüklerle ilgilitartışmaların daha çok uzun süre gündemde kalacağını ve Genelkurmay Başkanlığına kim gelirse gelsin, günlükler nedeniyle 1 inci Başkanlık koltuğuna oturacak kişininbaşının ağrıyacağı belli oluyor.

 

Haberin Devamı

Oysa, bu günlüklerin çıktığı ilk gün soruşturma açılsa, belirsizlikler giderilse, komutanlar temize çıkarılsa daha güzel olmaz mıydı?

 

TSK üzerindeki, “her an darbe yapabilirler” etiketinin silinmesi, Ordumuzun gerçekten demokrasi istediğini herkese göstermesi bir devrim sayılmaz mıydı?

 

Günlüklerde söz edilen darbe teşebbüsleri unutulacak mı?

 

Görmezden geldiğimiz taktirde, sözü edilen girişimlerin hiç olmadığına inanılacak mı?

 

Hayır. Böyle düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Zira günün birinde, er veya geç birileri günlükleri soruşturacaktır.

                                             *                               *                               *

SARKOZY’NİN TÜRKİYE RÜZGARI DEĞİŞİYOR...

 

Haberin Devamı

Türk-Fransız ilişkileri, tam anlamıyla Sarkozy’nin genel tutumunauygun şekilde gelişiyor. Birgün uyumlu anlayışlı, diğer gün tam tersine gerilimli kavgacı.

 

          

Fransız Devlet Başkanı’nın fantastik fikirleri, hiç bitmeyen enerjisi, sürekli yeni fikirler üreten genel yaklaşımı, nasıl Fransız kamuoyunu yoruyorsa, emin olun bizleri de yormaya başladı.

 

Son örneği, AB-Akdeniz projesi doruk toplantısı öncesinde yaşandı. Türkiye,bu projeye ters bakıyordu.. Zira Ankara kuşkulu. Sarkozy’nin, Türkiye’yi AB dışında bırakmak için kullanacağı bir mekanizma kurmaya çalıştığı izlenimi vardı. Bu yetmiyormuş gibi, bir süredir tartışılan ve Türkiye’nin AB’ye olası bir tam üyeliğine zorunlu referandum kuralı getirdiği şeklinde yorumlanan son anayasa değişikliği de herkesi rahatsız etmişti. Bundan dolayı, bazı diplomatlarımız, Erdoğan’ı doruğa katılmamaya teşvik ediyorlardı.

Haberin Devamı

          

Ancak, rüzgarlar aniden değişiverdi.

          

Sarkozy, Başbakan Erdoğan’ı bizzat arayıp, kişisel güvence verdi. Bu projenin Türkiye’yi engellemeyeceğini söyledi. Doruk sonrası yayınlanacak bildiride Türkiye’yi rahatsız eden bazı cümleler metinden çıkartıldı.

 

Fransız dönem Başkanlığının Türkiye aleyhine adım atmayacağı konusunda Ankara ikna edildi.

 

Tam bu sıralarda da, Fransız meclisi, referandum değişikliğinde, Türkiye’yi daha az rahatsız edecek bir formül geliştirdi.

 

İşte bütün bunlar üst üste geldi ve Sarkozy’nin kişisel girişimi üzerine Erdoğan doruğa katıldı. Pazar günü Paris’te toplanan ve Sarkozy’nin bebeği durumundaki, 44 ülkeli Akdeniz Birliği Projesi(Bu projeye Klüp Med takma adıverildi) beklenenden de olumlu geçti.

          

Erdoğan’ın doruğa katılması doğru bir adımdı. Nereye gideceği pek bilinmeyen ve genelde Fransız egosunu tatmin için ortaya atıldığı iddia edilen bu projeyi başıboş bırakmanın hiçbir anlamı yoktu.

          

Anlayacağınız, Türk- Fransız ilişkileri yatışır gibi oldu.

          

Bu ne kadar devam eder, bilemeyiz.

          

Sarkozy yarın yeni bir fikir bulup yine Türkiye’nin tepesine binebilir.

Ancak o ana kadar, galiba biraz nefes alabileceğiz.

          

Bakalım Başbakan Erdoğan, Devlet Başkanı Sarkozy’ i orta veya uzun vadede yatıştırabilecek mi? Türkiye’nin Avrupa’ya zarar değil, aksine yarar getireceğine ikna edebilecek mi?       

Yazarın Tüm Yazıları