Paylaş
Ermeni Açılımı ile ilgili haber gelir gelmez, kendi kendime “ Demek ki doğrusu buymuş “ dedim.
Önceki gece yapılan açıklamanın tarihine bakacak olursanız, ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız: Tarih: 7 şubat 2009. Yani bu açıklama şubat ayından bu yana rafta tutuluyor ve Bakü’nün gönlünün alınmasına çalışıyormuş.
Ermeni Açılımı, hatırlayacaksınız ilk defa 2008 sonu ve 2009 başında gündeme oturmuştu. İsviçre’nin arabuluculuğu ile gerçekleştirilen çalışma bir protokole dökülmüş, ancak açıklanacakken, Bakü ayaklanmıştı.
Aliyev öylesine sert bir tepki göstermişti ki, apar topar işin üstü örtüldü.
Nedeni de basitti… Azeri kardeşlerimize kimse doğru dürüst bilgi vermemişti. Dışişleri Bakanlığı, herne kadar Bakü ’nünçalışmalardan haberi olduğunu söylese dahi, Azeri’ler bunu kabul etmemişlerdi.
Bu defa durum biraz daha değişik.
Bakü’den gelen açıklamalara bakılacak olursa, Aliyev böyle bir çalışmanın yapılmasını içine sindirmiş, ancak iş sınırların açılmasına geldiğinde hala bir itirazı var.
İlk defa CNN TÜRK’ün ele geçirip yayınladığı protokolün tam metni, Türkiye-Ermenistan sınırının, protokolün her iki ülke parlamentosunda kabul edilmesinden iki ay sonra açılacağını öngörüyor. Oysa Azeriler, sınırın açılmasını Karabağ sorununun çözümüne bağlıyorlar.
“ Ermeniler Karabağ ’dan çekilsin, Türkiye kapısı açılsın” diyorlar.
Ermeniler ise tam aksine, “Türklerle diyaloğun, Karabağ ile ilgisi yok” ısrarını sürdürüyorlar.
Son açıklamanın en gri noktası, en belirsiz bölümü de bu…
Belirsizliği arttıran unsur, Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun da, NTV’ye verdiği demeçte, sınırların açılmayacağını söylemesi.
Kafaları karıştıran bir durumla karşı karşıyayız.
Olacağı, protokol büyük olasılıkla TBMM’de görüşülecek ve Karabağsorunu çözümlenene kadar bekletilecek veya Meclis Karabağ koşulunu da protokole ekleyecek.
Şimdi bu manzaraya bakıp “Eee ne oldu? Döndük dolaştık, aynı noktaya geri geldik” diyebilirsiniz.
Ancak demeyin, zira işin bu aşamaya kadar gelmesi dahi son derece önemlidir. Son derece önemli bir adım atılmıştır.
Bırakın meclislerde tartışılsın, Ermenistan ile ilişkilerin normalleşmesi olasılığı kamu oyunun içine sinsin. Ermenilerin de bu normalleşmeyi ne oranda içlerine sindirebileceklerini görelim.
Sonra kararımızı veririz.
Bilmemiz gereken, Ermenistan ile temel sorunumuz olan Soykırım İddialarını çözemesek dahi, ilişkilerimizi yaşanabilir bir noktaya çekmemiz, hem bizim için, hem de Ermeniler için son derece önemlidir.
Türkiye doğru bir yolda ilerlemektedir.
* * *
KÜRT AÇILIMINDA FİNAL PROJEYİ KİM HAZIRLAYACAK?
Pazartesi günü Atalay ’ın basın toplantısını izlerken aklıma takıldı. Kürt Açılımı projesinin son halini kimler hazırlayacak?
Verilen bilgiye bakılacak olursa, İçişleri Bakanlığı şimdiye kadar hazırlanan tüm raporları topluyor. Buna ek olarak, Bakanın temasları sırasında ortaya atılan görüşleri de bir araya getiriyor ve tümünün bir paketin içinde biriktiriyor.
Neden İçişleri Bakanlığı ?
İçişleri Bakanlığı, yapısı icabı, son derece kıymetli ,ancak olaylara sadece Güvenlik açısından bakan kişilerden oluşur. Oysa Kürt sorununun asıl bakılması gereken yönleri, Devletin şimdiye kadar hiç bakmadıklarıdır. Yani, kültürel yanı, sosyal yanı, ekonomik yanı, politik yanı, Uluslar arası yanıdır…
Ne kadar iyi incelemecilerden oluşursa oluşsun, İçişleri Bakanlığı bünyesindeki eleman hazinesi, böylesine karmaşık ve hem bilimsel, hem sosyolojik analizler gerektiren bir proje için yeterli olabilir mi ?
Benim kuşkularım var.
Mutlaka, çeşitli Bakanlıkların görüşleri alınıyordur.
Ancak önemli olan unsur, tümünün harmanlanması ve harmanlanırken de, hem Kürtlerin hiç değilse bir kesimini, hem de Türk kamu oyunun bir kesiminin beklentilerini tatmin etmesi gerekir.
İçişleri Bakanlığının böylesine karmaşık bir denklemin içinden çıkmasını beklemek, bu kuruma haksızlık etmek olmaz mı ?
Paylaş