Paylaş
Ben artık Erdoğan’ı tanıyamıyorum.
Kendimi esaslı bir “Erdoğan uzmanı” saymam. Eskiden de çok yakından tanıdığım bir insan değildi. Ancak, bir siyaset gözlemcisi olarak, özellikle iktidarının ilk döneminde çok farklı bir Erdoğan ile karşılaşmıştım.
İnsanları dinleyen, farklı bir söz söyleyen varsa dikkatle gözünün içine bakan ve duydukları ilginçse hemen not alan bir liderdi.Etrafına topladığı kişilerin önerilerini dikkate alırdı.
Örneğin, Abdullah Gül’ün uyarı veya eleştirilerini dikkate alırdı. Tepesi attığında, Gül onu sakinleştirir , hatta elini bile tuttuğu olurdu.
Bugün gelin de, Gül’ün yokluğuna hayıflanmayın. Hatırlayacaksınız, Cumhurbaşkanlığına adaylık tartışmalarında, Erdoğan’ın Köşk’e çıkma olasılığı tepki toplar ve “Erdoğan çıkmasın da kim çıkarsa çıksın” denirdi. Bugün eminim aynı kişiler “Keşke Erdoğan Köşke çıksaydı da, Gül AKP’ nin başında kalsaydı” diyorlardır.
Sadece Gül değil, artık Başbakanın etrafında artık kimseler yok. Daha doğrusu, etrafında çok kişi var da, ona farklı bir şey söyleyebilecek veya sözünü dinletebilecek kimse yok. Etrafı, bol bol yalakalık edenler, “herşeyi en iyi siz biliyorsunuz sayın başbakanım” diyenlerle dolu.
Erdoğan’a kendini çok yakın hisseden bir AKP yetkilisiyle konuşuyordum.
“Nedir bu kızgınlık ? Başbakan bizim guruba savaş açarak ne yapmak istiyor? Bu yaklaşım herkese zarar verecek..” dedim.
Hak verdi...ve devam etti: “...Başbakan çok iyi bir insan, ancak son zamanlarda kimseleri dinlemez oldu. Ona karşıt görüşü korkmadan söyleyebilen nadir kişilerden biriyim. Ancak bizi de artık dinlemiyor” dedi.
Eğer durum böylesine tehlikeli noktalara geldiyse, gidiş kötü demektir.
Birileri risk alıp Başbakan'a 'Dur' demeli...
Belki “enayi mi arıyorsunuz” diyeceksiniz. Ancak hayır, tam aksine Başbakana dostluk edecek insanlar arıyorum. Gidişin iyi olmadığını anlatacak dostlardan söz ediyorum.
Size bir başka örnek vereyim.
Başbakanın birçok politikalarını destekleyen, onu haklı bulan, etrafının tüm tepkilerine rağmen bu yaklaşımını sürdüren bazı gazetecilerin dahi , Başbakan’ın tahammülsüzlüğüne dikkat çekmeye başladıklarını okuyoruz.
Gerçekten de, Başbakan inanılmaz bir tahammülsüzlük havasına girdi.
Eleştirildiği anda, tüyleri diken diken oluyor ve sinirleniyor. Ardından, o kişiyi defterinden siliyor. Silmekle kalmayıp, bir de üstünde tepinmeye başlıyor.
Benim asıl bir başka korkum var.
İster misiniz, önümüzdeki yerel seçimlerde Erdoğan Türkiye genelindeki oylarını, iddia ettiği gibi, yüzde 50’ye tırmandırsın.
İşte o zaman Erdoğan, hepten durdurulamaz bir konuma girecek ve tahammülsüzlüğü sınır tanımayacaktır. Tarih sayfaları, iktidarların nasıl baş döndürdüğünü ve en akıllı liderleri dahi tutulmaz bir noktaya getirdiğinin örnekleriyle doludur. Şu sıralarda bizler de yeni bir sayfa yazmakla meşgulüz.
Acaba Erdoğan uyarılamaz mı ?
Nasıl olsa ,artık bizleri dinlemiyor. Hatta nefret ettiği için, hiçbir önerimize sempatiyle bakmıyor.
Acaba bir kahraman bulunamaz mı ?
Başbakanın inandığı, aklına güvendiği bir akil adam yok mu ?
Deniz Feneri davası AKP'nin oyunu etkiler mi?
Deniz Feneri dosyası nihayet geldi. İçinde AKP bürokratları, Kanal 7 ve Deniz Feneri Derneği’yle ilgili iddialar var. İddiaların temelini derneğin topladığı yardım paralarının Kanal 7’ye aktarıldığı ve “siyasetin” finansmanında kullanıldığı görüşü oluşturuyor. Kararı yargı verecek. Toplum vicdanında verilen kararsa seçimleri etkileyecek. www.32gunhaber.combirkaç gündür bu konuyla ilgili bir anket yapıyor. Ziyaretçilere “Deniz Feneri Davası seçimlerde AKP’nin alacağı oyu olumsuz etkiler mi?” diye soruyor. Ankete şu ana kadar 6 bin 8 yüz 64 kişi katıldı. “olumsuz etkiler” diyenler yüzde 60; “etkilemez” diyenlerse yüzde 40’ta. Ankete katılmak isterseniz www.32gunhaber.com adresinden sitemize girebilir ve oyunuzu kullanabilirsiniz.
Paylaş