PKK, AKP'den korktu, taktik değiştirdi

2008’de yılın adamı Erdoğan idi. Yılın olayı, türban savaşları. Ancak, geçtiğimiz 12 ay süresince günlük yaşamımızı en çok sarsan ve gündemi istediği gibi yönlendiren ise PKK oldu.

Haberin Devamı

Terör örgütünün en belirgin ruh hali ise, KORKU oldu. 

PKK, AK Parti’nin 2007 temmuz seçimlerinde, güneydoğu’da oy patlaması yaşamasından açıkça korktu. DTP’nin kolaylıkla 40 milletvekili çıkaracağı sanılırken, 20 milletvekilinde  kalması büyük hayal kırıklığı yarattı. PKK yöneticileri, fazla çaba harcamadan Kürt kökenli halkın, sorgusuz sualsiz DTP’ye oy vereceğinden çok emindiler. DTP’li belediyelerin doğru dürüst hizmet götürememesi, daha önemlisi, AKP’nin bölgede  fakir fukaraya yardım  dağıtışı ve Erdoğan’ın Kürt açılımı dengeleri  değiştirivermişti. Hele AKP’nin laik devlet tarafından itilip kakıldığı izlenimi de bunlara eklenince, oylar süpriz şekilde AKP’ye gitmişti.

Seçim sonrasında (2007 Ağustos) Kandil’de toplanan kurultayda bu korku çok net gözlendi. Gidişe bir son verilmediği taktirde, 2009 yerel seçimlerinde Diyarbakır dahi kaybedilebilirdi. Zaten AKP kadroları, hedeflerinin Güneydoğu’daki birkaç belediyeyi almak olduğunu açıkça söylüyorlardı. Bu olasılık, PKK’nın  çökmesi, DTP’nin bölgeden silinmesi anlamına gelirdi. Diğer bir korkusu da 2007 Kasımında Erdoğan’ın Bush’u ikna edip, Kuzey Irak’ta, özellikle sınır boyundaki faaliyetleri hakkında istihbarat  paylaşımını kabul ettirmesiydi. PKK, hem askeri hem de siyasi açıdan sıkıştırılacaktı.

Haberin Devamı

2008’i şekillendiren olaylar bu çerçevede planlandı.

1. TERÖRÜ ARTTIRDI:

PKK  için en önemli unsur, hem  bölgede, hem de Türkiye’nin genelinde daha fazla kan akıtmak, daha spektaküler suikastler planlamak, büyük gösteriler yaptırmak, gençliği sokağa dökmek, güvenlik güçlerinin sert şekilde karşılık vermesini sağlamaktı. Böylece hem gündemi kontrolünde tutacak, hem de taraftarlarını tekrar etrafında toplayabilecekti.

PKK, planladığı gibi, yıl boyunca çok kan döktü. Büyük olaylara, dev gösterilere imza attı.  Hem kentleri ayaklandırdı, hem de kırsalda büyük tepki yaratan  cinayetler işledi.

Saldırılarda  en haince  taktiği seçti. Uzaktan patlatılan mayınlarla, asker-sivil tanımadan insan öldürdü.

Dağlıca ve Aktütün baskınlarıyla, Türk kamuoyunda ilk defa, güvenlik güçlerinin etkinliği konusunda bazı kuşkuların artmasına yol açtı. İlk defa Türk kamuoyu TSK’nın uygulamaları hakkında eleştiri dolu makaleler ve haberlerle karşılaştı. Şimdiye kadar böyle birşey görülmemişti. Hele Genelkurmay’ın içinden bilgi  sızması, duyulmamış birşeydi.

Haberin Devamı

PKK’nın genel yaklaşımı bir Türk-Kürt çatışması, mümkünse bir iç savaş koşullarını yaratabilmekti. Ancak, tüm çabalarına rağmen başarılı olamadı.

Başarılı olamadığı diğer bir nokta, Kuzey Irak’taki kamplarından Türkiye’nin içine yeterli kuvvet aktaramamasıydı. Hem TSK’nın hava ve kara operasyonları, hem de Barzani yönetiminin eskinin aksine  desteğini azaltması, PKK’nın yaşamını zorlaştırdı.

Sonuçta, 2008 yılında PKK, 149 adet silahlı saldırı düzenledi. 109 askerimizi şehit etti, kendi  kayıpları da 670’e  yükseldi.

Belki kamuoyunu çok meşgul etti, kendinden çok söz ettirdi, ancak PKK’nın terör bilançosu büyük bir başarısızlıktı.

Özetle, PKK eylemcileriyle gündemi tuttu, taraftarlarının tekrar etrafında  toplanmasını sağladı ve  dağ’a çıkışları arttırdı, ancak askeri yönden hiçbir şey elde edemedi. TSK karşısındaki güçsüzlüğü sürdü.

Haberin Devamı

2. DTP TESLİM OLDU:

Acaba, DTP mi böyle hareket etme kararı aldı, yoksa PKK’nın zorlamasıyla mı ön plana çıktı belli değil. Belli olan, hem DTP’liler hem de PKK’nın isteği birleşti ve bu parti, özellikle 2008’in ortalarından itibaren, PKK ile adeta özdeşleşti. Daha öncelerde çekimser davranır, PKK ile ilişkisini mümkün olduğunca gölgelerdi. Anayasa Mahkemesinin, 2007’de başlayan kapatma davasında karar anı yaklaştıkça, DTP meydanlarda artık açıkça PKK’yı savunur oldu. Sanki,  PKK- DTP yöneticileri partinin kapatılmasını istiyorlarmış gibi bir tutum takındılar. DTP ilk defa, PKK’yı Kürt halkının içinden doğmuş bir direnme örgütü  olarak niteler oldu.

Haberin Devamı

Ardından, Öcalan’a daha çok sahip çıkma, İmralı’daki koşullarının düzeltilmesi kampanyası başlatıldı. Henüz “Öcalan’a özgürlük” denmedi, ancak yavaş yavaş o noktaya da gidiliyormuş izlenimi doğdu.

Nihayet son adım, DTP kanalıyla Kürt  istekleri açıkça ortaya kondu. Bir nevi federasyon çerçevesinde, Kürtlerin kendi kendilerini yönetebilmeleri, dil-eğitim alanındaki tüm kısıtlamaların  kaldırılması istenir oldu.

Ne PKK, ne de DTP hedeflerine yaklaşabildi

Hepimizi çok rahatsız ettiler.

Kamuoyunun dikkatini çektiler ve gündeme hakim oldular. Ancak ne PKK, ne de DTP beklentilerine kavuşabildiler.

PKK, Türk güvenlik güçlerini pes ettiremedi.  Bazı  bölgeleri  kontrolü altında tutamadı.  Özellikle Kuzey Irak ile sınır bölgesindeki kamplar yaşamadı. Sınır boyunca giriş çıkışları da büyük oranda kısıtlandı.

Haberin Devamı

Türk güvenlik kuvvetleri, Amerikan istihbaratı ve Barzani’nin desteğini azaltması sayesinde, örgüt üstünde sürekli baskı uyguladı. İran ile anlaşıp, Kandil  bölgesi de devamlı bombalandı. Belki Kandil’deki stratejik mağaralar ve kamplar boşaltılamadı, ancak terör örgütü başını siperden çıkaramadı.

DTP, tüm çabalarına rağmen, Türk devleti ile Kürtler adına diyalog kuramadı. Çözüm arayışlarında aktör olamadı.  İkinci plana atılmasındaki en önemli etkenlerden biri, T.C devletinin diyaloğa girmemesi ise, ikinci etken de PKK’nın böyle bir rolü DTP’ye kaptırmak istememesi, tek aktör olarak kalmak istemesiydi.

PKK’nın diğer önemli hendikapı,dış müttefiklerini yavaş yavaş kaybetmeye başlamasıydı.

Banzani’nin Ankara’ya yaklaşması... İran’ın Türkiye ile eşgüdümlü mücadele kararı alması... Avrupa Birliği Parlamentosunun, örgütü açıkça terörist olarak niteleyip, Ankara’ya destek vermesi... Washington’un Ankara’yı tercih etmesi...

Özetlersek, 2008’de PKK çok ses getirdi, ancak  Türkiye’yi sarsamadı.

Yazarın Tüm Yazıları