Paylaş
Dışarıdan bakıldığında da çok doğrudur.
Düşünsenize, 700 bin kişilik bir ordunun (Genelkurmayın 1 inci Başkanı) Komutanı oluyorsunuz.
Ağzınızdan çıkan her söz birer emir. Kimse karşı gelemez ve mutlaka yerine getirilmelidir.
Karargahınızdan dışarı çıktığınız anda, insanların büyük bölümü saygıyla, bir bölümü korkuyla, diğer bir bölümü de kıskançlıkla bakar. Yoldan geçerken size selam durulur. İstediğiniz anda uçaklar, helikopterler, gemiler emrinizdedir.
Elinizin altındaki bu büyük güç, sadece günlük yaşamda veya işinizle sınırlı da değildir.
Türkiye’ye özgü nedenlerle, ülkenin siyasetinde de söz sahibi olursunuz.
Seçim meydanlarında nutuk atmak zorunda kalmamışsınızdır, Ancak yine de seçilmişlerden daha etkilisinizdir. En büyük gücünüz de, emrinizdeki top tüfek değil, kamuoyunun size- kurum olarak- duyduğu güvendir. Seçilmişler ne söylerlerse söylesinler, sizin bir konuşmanız birçok politikayı etkiler, bazılarını engeller.
Bazı kurumlardaki atamalara dahi karışabilirsiniz.,
Aslında bazı politikaları ,seçilmiş sivil politikacılarla ortak şekilde yönetirsiniz. Kürt sorunu, Kıbrıs, AB ile ilişkiler, ABD ve Orta Doğu konularında sizin ne dediğinize de bakılır.
Özellikle, laiklik konusunda sizin ağırlığınız, muhalefet partilerinden dahi fazladır.
Hem, belirli alanlarda iktidarı paylaşırsınız, hem de sonuçları konusunda sorumluluğunuz da yoktur. İktidardaki politikacılar “Ben değil, Genelkurmay böyle istedi, suç onların” diyemez. Siz de zaten hiçbir zaman zorlamazsınız. Sadece görüşlerinizi aktarmakla yetindiğiniz için, sorumluluk yine iktidarda olur.
İşte Org. İlker Başbuğ, böylesine prestijli, böylesine gıpta edilen bir konuma geldi.
Eğer kazara bu yazıyı okursa, kendinden önce aynı görevi yapmış olan eski Genelkurmay Başkanları gibi, o da “Dışı sizi yakar, içi beni. Dışarıdan öyle görünüyor, ancak bu koltuğun ne kadar riskli, ne kadar zor olduğunu bilemezsiniz .” diyecektir.
Hele İlker paşa, özellikle güç bir dönemde bu görevi devraldı.
Bakın neden ....
* * *
“ DENGELERİ İYİ BİLDİĞİ ÇİN BAŞARILI OLACAKTIR”
Genelkurmay Başkanlığına bir de içerden bakarsanız, dıştan görülen şaşanın tam aksine, son derece güç bir görevdir. İnsanın her dakika dikkatli adım atması, dikkatli söz söylemesi, etrafı çok iyi koklaması ve gelişmeleri çok iyi değerlendirmesi gerekir.
Unutmayalım ki, bugün İlker paşanın iki türlü seçmeni var.
En önemli seçmeni, okullardaki askeri öğrenciler, oradan mezun olmuş gencecik ve idealist teğmenler, kışlalardaki silahlı kuvvetler, onların komutanları, Genelkurmay karargahındaki üst rütbeli subaylar ve emekli komutanlar.
Emin olun, bu seçmen kitlesi, politikacının meydanlarda karşısına gelen yüzbinlerce sivil seçmenden çok daha zor yönlendirilir, çok daha zor ikna edilir. Her birinin farklı bir dünyası, farklı düşüncesi vardır. Genelkurmay Başkanı gibi, alınacak kararlarla ilgili günlük verileri bilemezler. Bilgileri, gazetelerin yazdıklarının ötesine geçmez. Buna rağmen, 1 inci Başkanın nasıl hareket etmesi gerektiği hakkında görüş ileri sürerler. Son derece sert ve keskin bir lobi oluşturmuşlardır. Medya’ya haber saldıkları anda da seslerini kolaylıkla duyurabilirler.
İlker paşa’nın bir de sivil seçmeni vardır.
Kamuoyunun beklentileri de çok farklıdır. TSK’ya verdikleri desteğin karşılığında, Genelkurmay Başkanının istedikleri gibi hareket etmesini arzularlar.
İşte, Genelkurmay Başkanlığı böylesine bir çivili kuyudur.
Onurludur, ancak bir dakika dahi rahat edemeyeceğiniz, sonunda da tüm çabalarınıza rağmen, şu veya bu şekilde eleştirileceğiniz bir koltuk...
İlker paşa, daha önceki GenelkurmayBaşkanlarına oranla çok daha zor bir dönemde görevi devralıyor.
Bir yanda, AKP’nin durumu var.
Öte yanda, ünlü günlüklerin yarattığı tartışmalar.
Hem sivil, hem de askeri kamuoyunun beklentileri.
Org. Başbuğ tanıdığım kadarıyla, gemisini bu çalkantılı dönemden kurtarıp, sakin sulara götürebilecek yetenekte bir kaptandır.
Ciddidir...Bilgilidir...TSK’ nın ideoloğudur...Değişen dünya koşullarını bilir ve TSK’nın neleri yapabileceğini, neleri yapmaması gerektiğini çok iyi bilir...Kafasında belirli politikalar vardır, ancak bağnaz uygulamacı değildir... Gerçekçidir...Karşısındakini dinler...Medya meraklısı değildir...Uluslararası dengeleri çok iyi değerlendirir...Karargahı güçlüdür.
Bu niteliklere sahip bir Komutan, TSK açısından bir şanstır.
Unutmayalım ki, onun başarısı, ülkenin istikrarı demektir.
Paylaş