Paylaş
Türkiye uzun süredir, haklı olarak Kuzey Irak’ta bulunan PKK varlığının sona erdirilmesi için Washington’un sıkıştırıyordu. ABD, PKK’yı terör örgütü olarak nitelediğine göre, Kandil dağında bulunan grubu dağıtmalıydı. Bunun için de silah kullanmalıydı.
Amerikan dışişleri bakanlığı,
“ Şu anda direnişçilerin eylemleri ve Sunni-Şii çatışmaları kontrolden çıkmış durumda. Böyle bir ortamdayken, Amerikan kuvvetlerini olayların çıktığı yerlerden çekip Kuzey Irak’taki PKK kamplarına karşı kullanamayız.”
Bunun yanısıra, Washington’un genelde Kuzey Irak Kürtleriyle ilişkileri de dikkate alınmalı. ABD, Irak’taki tek müttefiği olarak görülen Kürtleri rahatsız etmek istemiyor. Kuzey Irak Kürtlerinin yaklaşımı eskisi gibi değil. Eskiden PKK’ya karşı Türkiye’ye destek verip mücadele
Amerikan Genel Kurmay Başkanı Org. Peter Pace’in Ankara’da yaptığı konuşma,
Önce Irak’taki durum istikrara kavuşması gerektiğini, ardından da PKK sorununun çözülmesi gerektiğini belirtti.
Aslında Türk Silahlı Kuvvetleri, Pentagon’un zorluklarını anlayışla karşılıyor. Ancak üstünde durdukları başka bir nokta var. O da, PKK’ya karşı mücadelede, silahın dışında yapılabilecek çok şeyin bulunduğu ( örneğin, iletişimin engellenmesi, lider konumundaki kişilerin hareketlerinin kısıtlanması gibi uzun bir liste) hiç değilse bu önlemlerin alınmasını kapsıyor.
ABD Genelkurmay Başkanı ile bu alanda bir uzlaşıya varıldı mı belli değil. Belli olan, yaşamları zorlaşsa dahi PKK’lıların Kandil dağındaki yaşamları daha uzunca bir süre devam edeceğe benziyor.
METİN TEKÇE BİLİNEN BİR OLGUYU ANLATTI
Hakkari Belediye Başkanı Metin Tekçe, “ PKK’ nın bir terör örgütü olmadığını” söylediğinden dolayı büyük tepki topladı. Basınımızda hayret dolu yorumlar yapıldı. Bazıları daha da ileri gittiler ve “ yalan söylediğini” belirttiler. Tabii hemen bu sözlerin medya’ya yansımasıyla birlikte, savcılarımız Tekçe hakkında soruşturma açtılar.
Oysa bu kadar tepki göstermemize ve özellikle de hayret etmemize hiç gerek yoktu. Hakkari belediye başkanı, bölgesinde toplumun önemli bir bölümünün PKK’ya nasıl baktığını, nasıl nitelediğini söylemekle yetinmişti.
Bizler PKK’yı terör örgütü olarak görüyoruz, ancak başkaları için PKK gerçekten de terör örgütü değildir. Bu köşede olsun, medya’ nın diğer kesitlerinde olsun, bu gerçek çok sık açıklanmış, ortaya konmuştur.
Hakkari belediye Başkanı bu şekilde bilinen bir olguyu yansıtmakla yetinmiştir. Zaten Kürt kökenli vatandaşlarımızla aramızdaki anlaşmazlığın önemli bir bölümü de bu bakış farkından kaynaklanıyor. Onlar PKK’ya “silah kullanan siyasi bir Kürt muhalefet hareketi” gözüyle bakıyorlar. Kendilerini daha yakın hissediyorlar. Biz ise, “terör yapan ayrılıkçı bir örgüt” olarak görüyoruz.Zaten bütün sorunlar da bundan kaynaklanmıyor mu ?
GS’IN “100 YILLIK SEVDA” BELGESELİ DE ÇIKTI…
Galatasaray’ın 100 üncü yıldönüm nedeniyle piyasaya çıkardığı ilk belgesel, UNUTULMAZ GOLLER idi. Her Galatasaray’lının belleğine yapışmış müthiş maçlar, yorumları ve kahramanlarıyla ekrana gelmişti. Öylesine tebrik ve teşekkür aldım ki, tahmin vede tasavvur edemezsiniz. Ağlıyarak telefon edenler dahi vardı.
Şimdi de ikinci belgesel çıktı.
Bunda, Galatasaray’ın tarihi var.
Neden nasıl kuruldu ?
Hangi güçlüklerden geçti?
Hangi başkan döneminde ne yapıldı ?
Güneş olayı neydi ?
BRAVO,İBRAHİM BETİL’E…
Toplum Gönüllüleri Vakfı ( TOG) üç yıldır, 18-25 yaş arasındaki gençlere yeni bir dünya açıyor. İlgilenenleri bir araya topluyor ve sosyal duyarlılık projeleri ürettiriyor. Hayata atılma aşamasındaki gencin getirdiği projelere, mütevazi dahi olsa, parasal destek veriyor.Günümüzde gençlerimizin kavga ve eylemlerle ekranlara çıktıkları bir süreçte, TOG bu insanlara yepyeni bir nefes veriyor.
TOG’ un babası da İbrahim Betil.
Daha önce Eğitim Gönüllülerini kurmuş ve yaygınlaştırmıştı. Ardından TOG’u hayata getirdi. Türkiye’nin en başarılı Bankacılarından olmasına, büyük paralar kazanma imkanları bulunmasına rağmen, herşeyi bıraktı ve kendini gençlere adadı. Yılın 365 günü dolaşıyor ve gençleri örgütlüyor.Ona gıpta ile bakanların sayısı az değil.
Perşembe akşamı Maslak Venue The Refresh’te TOG için bir müzayede vardı. Cem Boyner’in çektiği, birbirinden harika resimler açık arttırıma çıkarıldı. Ayrıca, somut bazı projelerin (Doğu Beyazıt Yaz Okulu, Samsun Gençlik Hizmet Merkezi, Kadınlar için Girişimcilik gibi) yaşama geçirilebilmesi için de yardım istendi.
Başka para toplama kampanyalarının aksine, eğlenceden çok, bilinçli gelmiş kişilerin bütün gece boyunca süren açık arttırımaya heyecanla katıldıklarını gözledim. Bu açıdan belki de bir ilk idi ve belki inanamayacaksınız ancak yaklaşık 250 milyon YTL toplandı.
İbrahim Betil ve tüm arkadaşlarının yüzünden mutluluk akıyordu. Bizler de açık arttırıma katılarak, onların mutluluğuna biraz olsun paylaştık.
TOG’u yaratan ve yaşatanlara, tüm gençler adına teşekkür ederiz. Çok gazeteci tanıdım ancak hiçbiri Şerif Sayın kadar kibar değildi.Tam bir İstanbul efendisiydi.Kendiniz ona “Şerif Bey” demek zorunda hissederdiniz. Brüksel’de yıllarca birlikte çalıştık. Türk diplomatlar,yabancı ve Türk basın mensupları tarafında sürekli sevilen ve sayılan bir gazeteciydi. NATO ve Avrupa Komisyonu koridorlarında sık sık birlikte olup,notlarımızı karşılaştırırdık. Şerif Sayın bu kubbede çok hoş bir seda bıraktı. Onu daima güzel anılarıyla yaşatacağız. Genelkurmay Başkanlığı’nın,Van savaşından kaynaklanan iddianameye karşıyayınlanan tepki bildirisi, bazı laik çevrelerden de olumsuz yankılandı. Genelde TSK’ye destek veren kimi kalemler,iddianamenin içeriğini sert şekilde eleştiren kimi laik düşünürler,Genelkurmay bildirisini “amacını aşan bir tepki” diye değerlendirdiler. Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök’ün Çarşamba günkü köşesi bu tepkimin genç subayları yatıştırmaya yönelik dikkat çekiyor ve eleştirisel bir tutum sergiliyordu. Gerçektende,gereğinden sert bir bildiri idi.Bu kadar ağır bir tepkiye gerek yoktu.Biz dahil,iddianamenin içeriğinin zayıflığını zaten eleştirmiştik.Org.Büyükanıt’ın tepkileri alkışlanmıştı.Yeniden bu açıklamaya ne gerek vardı? TSK,kendini sürekli hırpalanmak istenen bir kurum gibi görmemeli ve göstermemeli.Ne zaman bir TSK mensubu hakkında ,örneğin bir yolsuzluk davası dahi açılsa,hemen aynı şikayet duyuluyor:”Hedef ben değilim,TSK hırpalanmak isteniyor...” İslamcı basının lekeleme kampanyalarından söz etmiyorum.Bu yayınların TSK gibi bir kurum tarafından böylesine ciddiye alınmasına hayret ediyorum.
ŞERİF SAYIN SİMGE İDİ
GENELKURMAY TEPKİSİ KİME YÖNELİKTİ?
Paylaş