Arafat için benim adım Muhammed idi. Her görüşmemizde, boynuma sarılır ve gülücüğünü hiç eksik etmeden tekrarlardı: ”Göreceksin, sonunda kazanacağım ve seninle Kudüs’ te söyleşi yapacağım” derdi. Arafat artık yok. Belki ölmedi, ancak siyaset sahnesine geri dönmesi artık imkansız.
Arafat hakkında farklı şeyler düşünüyor olabilirsiniz, ancak onun bir toplumun lideri olduğunu, son 50 yıl süresince Uluslararası gündemi etkilediğini yadsıyamazsınız.
Önce basit bir terörist muamelesi yapıldı. Ancak öylesine bir direniş gösterdi, Filistin sorununu dünya kamuoyuna öylesine ustaca taşıdı ki, bir süre sonra vazgeçilmez bir lider konumuna geldi. Arafat’ın birleştirici rolü, onun çeşitli direniş örgütlerini organize etme gücü olmasa, Filistin sorunu bugünlere gelemezdi.
Topraklarından atıldı, defalarca sürgüne gönderildi, suikast girişimlerinden kurtuldu, sonu gelmeyen entrikalara göğüs gerdi. İsrail’e karşı inanılmaz bir direniş sergiledi. Arap liderlerin sırtından hançerlemelerini umursamadı. Sonunda, Uluslararası alanda bir Devlet Başkanı olarak Arafat, Cengiz Çandar’ın gayet güzel bir anlatımıyla bir “kavram“oldu. Sadece bir lider veya toplumunun sevgilisi değil, bir bayrak, bir simge konumuna girdi.
32 inci GÜN için Arafat ile çeşitli yerlerde defalarca konuştum. Biri, Tunus’ta, diğeri Mısır’da görüştük. Ardından Filistin’de karşılaştık, Ankara ve Washington’da çay içtik.
Bu karşılaşmalarda kendimi, bir halk ayaklanması yöneten, hayatının her anı ateş ve barut içinde geçen biriyle değil, babacan bir dostla konuşur gibi hissederdim.
Bir defasında, hiç unutmam söyleşimiz bitmişti ki, gözleri doldu. Hemen arkasında kocaman bir Kudüs’teki El Aksa camii’nin resmi asılıydı. “ Bak Muhammed Ali, bir gün seninle işte burada buluşacağız ve bu kutsal yerde söyleşi yapacağız. Buna da dünya tanıklık edecek “ dedi.
Ne yazık ki, bu istemi gerçekleşemedi.
Arafat’ın yeri doldurulamayacaktır. Aslında, doldurulmasına da gerek yoktur. Filistin sorunu değişti, Filistinliler değişti. Olay bütünüyle farklı bir yöne kaydı. Yani Arafat döneminin sonuna gelindiği sık sık tekrarlanıyor, hatta Arafat barışı engelleyen unsur diye nitelendiriliyordu. Alttan gelenler onu zorluyorlardı.
Ancak her şeye rağmen, Arafat’ın siyaset sahnesinden çekilmesiyle birlikte, Filistin’de bir iktidar mücadelesi yaşanması kaçınılmazdır. Filistinliler manevi babaları kaybettiler.
Bir sembol yok oldu.
* * *
YTL’NİN GELİŞİ GÜZEL HABER DEMEKTİR
YTL’nin bu ülke için ne kadar önemli, nasıl büyük bir mutluluğun habercisi olduğunu şimdi anlayamayabiliriz. Ancak fazla değil, birkaç ay içinde, enflasyonlu yılların geride kalmasının ne büyük bir nimet sayılması gerektiğini anlayacağız.
Sıfırları atmakla iş bitmiyor. Enflasyonun büyük bir dikktale kortrol altında tutulması ve en önemlisi hükümetin harcamalarında kemerleri sıkması gerekiyor.
Bu hükümetin tutumu, enflasyon konusunda ciddi bir yaklaşım içinde olduklarının işaretleriyle dolu.
YTL hoş geliyor.
Uzun yıllardır toplumumuzu kemiren enflasyon hastalığından kurtulmanın müjdecisi olarak YTL’yi kucaklayacağız.
DHL’ E TEŞEKKÜR EDERİM...
Geçen haftalarda İtalya’ da bir çekime gitmiş ve dönerken de, kameramı kiraladığım arabada bırakmıştım.Durumun farkına vardığımda, başımdan aşağıya kaynar sular aktı.Allahtan oğlum Umur her zamanki gibi imdadıma yetişti ve olaya el koydu. İlk önce İstanbul’daki AVIS ofisi arandı, peşinden Roma ofisi. Hem AVİS’ in Roma hava alanındaki bürosu hem de İstanbul ofisi son derece etkili şekilde çalıştı ve sonunda kamera bulundu.
Sorun, kameranın hemen Türkiye’ ye getirtilmesine kalmıştı.
Önce UPS’in kapısını çaldık. Acaba Roma’daki kamerayı İstanbul’a getirtebilirler miydi ? Birkaç dakikalarını ayırıp, bir sorunu nasıl çözebileceklerini düşünmeden, kendileri açısından mutlaka haklı oldukları bir dizi gerekçe sürüp telefonu kapattılar.
Ardından aynı soruyu DHL’ e sorduk.
Onlar ise tam aksine, bir sorunu çözebilmek için tüm yolları denediler. Belki zaman kaybettiler, belki harcadıkları süre kazandıkları paradan çok daha fazlaydı, ancak yaptılar. Kamerayı İstanbul’a getirttiler.
Müşteri kazanmanın çok daha önemli olduğunu gösterdiler. Beni de kendilerine bağladılar. Onlara teşekkür borçluyum.
FİTRE VE ZEKATLARINIZI ZİHİN ENGELLİ ÇOCUKLARA GÖNDERİN
ERAM, Özel Eğitime Muhtaç Çocuklara Yardım Derneği, biliyorsunuz zihin engelli çocuklarımıza kollarını açan, onlara eğitim veren nadir kurumlarımızdan biridir. Bu köşe’de bir kaç defa olağanüstü çalışmalarından söz etmiştim. Özürlü yavrularımıza kollarını açmış bir grup kahraman tarafından ayakta tutuluyor. Avukat Hüseyin Yarsuvat’ın 1989 yılında temelini attığı ve hala desteklediği okulun ihtiyaçları var. İhtiyaç, zihin engelli çocuk sayısının artmasıyla birlikte büyüyor.
Önümüz Şeker Bayramı.Fitre ve zekatlarınızı ERAM’a verebilirsiniz.
Nedeni çok basit.
Vereceğiniz paralarla bu çocuklarımızın ihtiyaçları karşılanıyor. Zihin engelli çocuklarımıza yardım etmek, sevapların en büyüğüdür.
Lütfen arayın ve bir defalık deneyin.
Türkiye İş Bankası Fatih şubesi 1272653 (TL) Türkiye İş Bankası Fatih şubesi 639758 (EURO) Ziraat Bankası Karagümrük şubesi 2187522-5002 (TL) Ziraat Bankası Karagümrük şubesi 2192720-5001(EURO) Ziraat Bankası Fatih şubesi 2109942-5001(TL)
NOT: Gidip, destek verdiğiniz okulu bir gezseniz, ne kadar dua aldığınızı, ne kadar büyük hayır işlediğinizi gözlerinizle görürsünüz. (Hatice Sultan mah. Niyazi Mısri sokak no:28 Karagümrük- Fatih Tel (0212) 531 47 82- 533 10 09
ABD’DEN MEKTUP VAR
Amerika’dan bir e-mail aldım. Chicago Üniversitesi’nde burslu olarak okuyan Sedat Er’den. Kendisi gibi yurtdışında devlet burslusu olarak master ve doktora öğrenimi gören öğrenciler adına bir mektup yazmış… “Perişan haldeyiz” diye başlıyor bakın neler anlatıyor… İşte birkaç satır… “..Aylik burs Chicago’da ev kirasina bile yetmiyor, çalışmak zorundayım. Sağlık giderlerimiz ödenmiyor ya da geç ödeniyor. Okul ücretleri geç ödeniyor. Aşağılanıyoruz, okuldan atılmakla tehdit ediliyoruz. Bizler ülkemizi seviyoruz. Öğrenimimi tamamladıktan sonra ülkemdeki üniversitede ülkeme hizmet etmek istiyorum. Ama devletim bize yeterince bakmazsa kesinlikle dönmeyiz.” Öğrencimiz soruyor, “Madem ki devletin parasi yok gönderip beni buralarda niye perişan ediyor? “ Milli Eğitim Bakanlığı yetkililerine sesleniyorum.: Bakın “dönmeyiz” diyorlar. Ya göndermeyin, Ya da gönderiyorsanız ilginizi esirgemeyin. Ya dönmezlerse?
KİTAP KÖŞESİ
DÜNYAYI KADINLAR KURTARACAK
Ben demiyorum. Refik Erduran yazmış... “Kavşak, Dünyayı Kadınlar Kurtaracak” Dizginsiz sanayi rekabeti yüzünden ırzına geçilen doğa mı öç alacak? Gitgide daha akıllısı yapılan silahlar Frankenstein canavarı mı oluverecek? Yoksa petrol ve su savaşları mı gezegeni cehenneme çevirecek? Yaşamı iki süper maço erkeğin yollarıyla kesişen Demet’in serüveni... Sonuç malum kitabın adında dünyayı kadınlar kurtaracak. Ama bir de koşulu var bulun. Kadınlar ön ce kendi aralarında barışı sağlayacaklar. Bu mümkün mü? Alın ve hemen okuyun bakın dünyayı kim kurtaracak? (Remzi Kitabevi: www.remzi.com.tr/Tel: 0 212 513 94 24)
RIDVAN’IN KİTABI YUNANCAYA ÇEVRİLDİ
40 yıl önce bugün bu saaatlerde İstanbul’dan, Türkiye’den 40 bin Rum eksildi. Çoğu bir gecede, sessiz sedasız işyerlerini bırakıp gitmek zorunda kaldı. 6-7 Eylül 1955‘te yaşananlardan sonra bir kez daha Rumlar Kıbrıs sorununa feda edilmiş ve sınırdışı edilme kararı alınmıştı.
Bu tarihsel olayı ne gariptir ki 1994’e kadar araştıran olmadı. Sonra Rıdvan Akar ve Hülya Demir İstanbul Rumları’nın bu gidiş öyküsünü bir kitap haline getirdi. “İstanbul’un Son Sürgünleri” isimli kitab Türkiye‘de çok ilgi gördü. Bugüne kadar beş baskı yaptı. Açıkçası cesur bir kitaptı. O yıllarda uygulanan politikalar, sert eleştiriler vardı. Kitabın baskıya verilişinin üzerinden 10 yıl, Rumlar’ın gidişinin üzerinden 40 yıl geçtikten sonra kitap Yunanca’ya çevrildi ve Rıdvan Atina’da 1964’de gidenlerle tanıştı. Çok yaşlı bir Rum kadınına kitabı imzaladığında şöyle yazdı: “Keşke gitmeseydiniz de Yortular ve Bayramları birlikte kutlasaydık.” O yaşlı kadının derinden “Keşke oğlum, keşke” deyişini ise galiba bu satırlar yeterince anlatmazdı. (Belge Yayınları, 0212 517 44 53-638 34 58)
(Bu yazı, Posta Gazetesinde ve aynı gün Hürriyet Gazetesinin tüm dış yayınlarında, Hürriyet internet sitesinde (www.hurriyetim.com.tr) Milliyet internet sitesinde (www.milliyet.com.tr) ve Daily News ekibi tarafından tercüme edildikten sonra hem ana gazetede, hem de Daily News internet sitesinde (www.turkishdailynews.com.) yayınlanmaktadır.)