Kimse kızmasın sokakları hepimiz kışkırttık…

Kimseler üstüne almasın, ancak eğer bugün sokaklar karıştıysa, hemen her duyarlı noktada bir olayla karşılaşıyorsak bunun sorumluluğu hem liderlerimizde hem de medyadadır. Gerilimi kim başlattı, kim kabarttı, tartışmasını bir yana bırakalım. Şimdiye kadar görülmemiş bir sertlik ve bazen hakarete varan suçlamalar, sokaklardaki olaylara adeta yeşil ışık yaktı. Suçu başka yerde aramayalım. Sadece AK Parti’ye de yıkmayalım. Bu duruma herkes katkıda bulundu.

Haberin Devamı

Gerçekten kimse kızmasın, kimse tek başına sorumluluğu almasın kimse de sorumluluktan kaçmasın, şu son günlerde birden bire başlayan sokak olaylarının temelinde, liderlerimizin birbirlerine karşı yürüttükleri son derece sert kampanyalar ve yaptıkları suçlayıcı konuşmalar yatıyor. Bunlara birde medyanın kışkırtmasını eklersek sonuç ortada.

          

Biri daha fazla, diğeri daha az değil.

          

Başbakan kiminin hayran olduğu kiminin eleştirdiği o kendine özgü üslubunu en çok bu seçimde kullanıyor. Sinirler geriliyor. Yaptığı suçlamalar herkesi etkiliyor. Hele Ak Parti liderinin her dediğine inanan bir kesimden geliyorsanız,  vay karşınızdakinin haline.

          

Haberin Devamı

Kılıçdaroğlu deseniz, konuşmaya başlayınca, öylesine sert suçlamalarla ortaya çıkıyor ve Erdoğan’ı öylesine yerden yere vuruyor ki, sanki 8 yıldır bu ülkeyi yöneten bir kişiden ve partiden değil, sadece yolsuzluk düşünen bir grup ve onun liderinden söz ediyormuş izlenimi doğuyor. Meydanları dolduran onbinler, TV’lerdeki yüzbinler de infial duyuyorlar. AK Parti döneminde yapılanların bazılarından memnun olanlar bile bu yüzden Başbakan’a karşı öfkeleniyor.

          

Bahçeli, en gerilimli konuşmaların ustası. Ekranda görüldüğü andan itibaren, ya tokat atılacak, ya ders verilecek, ya da ülkücülerden ders alacak olan diğer liderleri anlatıyor. Sertlik seviyesini hep yüksek tutuyor.

          

BDP’liler deseniz, onlar da bir alem. İçine düştükleri durumu ve seçim sonrasında bizleri nelerin beklediğini oldukça kışkırtıcı bir dille anlatıyorlar. “Savaş” söylemini kullanmaktan çekinmiyorlar.

 

Medyamıza gelirsek, bizler debütün bu kampanyaları ballandıra ballandıra, döndüre döndüre yayınlıyoruz.

          

Liderlerimiz, belki bu şekilde taraftarlarını kendi etraflarında toplayabiliyor ve oylarını arttırabiliyorlar, ancak toplumun da canına okuyorlar. Onların seçim meydanlarındaki sözleriyle gelişen sertlik zaman zaman sokağa yansıyor.

 

Haberin Devamı

Başbakan’nın konvoyunun  Hopa’da taşlanmasının veya daha önce PKK tarafından kurşunlanmasının, Hopa’da ölen Metin Lokumcu için Salı günü Ankara ve  İstanbul’da düzenlenen gösterilerde polis ile yaşanan çatışmaların da altında, kabul edilebilir yanı yok, ama hep seçim meydanlarındaki gerilim yatıyor.

          

Dedim ya, kimse alınmasın. Kimse bu işin faturasını da sadece Ak Parti’ye ve Başbakan’a kesmeye de kalkmasın. Sokaklardaki gerilimin gerçek sorumluları hepimiziz.

 

Eğer seçimlerin rahat geçmesini istiyorsak, hep birlikte  artık frene basmalıyız...

                                 *                               *                               *

 

Haberin Devamı

KILIÇDAROĞLU, İLK ADIMI ATTI...

 

Diyarbakır  mitingi CHP’nin Güneydoğu’dan ne kadar oy topluyabileceğini gösterdi. Tam 9 yıl aradan sonra bir CHP lideri Diyarbakır’a geliyordu. Nasıl karşılanacağıçok merak ediliyordu.

 

Kalabalık fazla değildi. Birkaç bin kişi gelmişti. Büyük bir heyecan da yaşanmadı . Dikkatleri çeken bir diğer nokta, bu defa BDP’lilerin seçim meydanında görülmemeleriydi. Herhalde, Başbakan’ın “Bunlar el ele hareket ediyorlar” eleştirisine yeni malzeme vermek istemediler.

 

Belki bu manzaraya bakıp, durumunpek parlak olmadığını söyleyebilirsiniz, ancak eskiyle karşılaştırıldığı zaman son derece önemli bir gelişme de hemen göze çarpıyor. Unutmayalım ki, son seçimlerde bu partinin bölgeden aldığı oy oranı sadece yüzde 2 idi. Bunu yüzde 4’e çıkartsa dahi , güzel bir sonuç elde etmiş olacak.

Haberin Devamı

          

Kılıçdaroğlu’nun bu konuşma sırasında,  Kürt Sorunu hakkında bazı ek açıklamalar yapması bekleniyordu.

          

Olmadı, beklenen gerçekleşmedi.

          

Herhalde seçimlere kadar yeni riskler almak istemedi. Batı kıyılarında oy kaybetme tehlikesini göze almamış olabilir.

          

Sonuca bakarsak, CHP ilk defa Diyarbakır ile barıştı, diyebiliriz. 9 yıl sonra CHP  simgesel bir bir jest yaptı ve karşılığını da gördü.

 

Şimdi, bundan sonrası gelmeli. CHP artık bölgeye girdiğine göre, Diyarbakır’lıların gerçekten kalbini kazanıp kazanamayacağını ortaya koymalı.

*                          *                           *

ERDOĞAN, DİYARBAKIR’I HEYECANLANDIRDI..

 

Haberin Devamı

Bu başlığı okuyup, bana “Sen hangi Diyarbakır’dan söz ediyorsun?” diye sorabilirsiniz . Ak Parti’ye oy veren, hiç değilse kendini AKP’ye daha yakın görenlerden söz ediyorum. BDP veya PKK’ya gönül bağlamış olanlar da, düşünceliler. Yeni projelerden dolayı, yeni iş sahalarının açılacağının farkındalar. Onların beklentileri daha siyasi olduğundan dolayı, pek seslerini çıkartamıyorlar. Sur içinin yenilemesi, yeni bir havaalanı inşaası ve Dicle vadisine yeni bir kentin kurulması insanlara cazip geliyor. Bu da çok doğal.

 

Başbakan, bu projeleriyle daha önce yaptığı bir konuşmada “buraya yepyeni çok modern hapisane yapacağız” vaadini (!) unutturdu. Partisinin Diyarbakır’da CHP’den daha etkin olduğunu gösterdi.Önemli bir kalabalık topladı. Alan da kıpır kıpırdı.

 

Buna rağmen, öteki Diyarbakır ise, hayal kırıklığına uğradı. 2005 yılındaki o ünlükonuşmasının yarattığıheyecan yoktu.

 

Başbakan seçim öncesinde, Kürt sorunuyla ilgili beklenen olası açılımlara pek değinmedi.BDP’yi ve PKK’yı halka şikayet etti.Konuşmasında daha çokkardeşlik temasını işledi. Cumhuriyetin bölünmemesi gerektiği üzerinde durdu. Din unsurunu çok kullandı ve özellikle devletin imamını boykot eden yaklaşımı sert şekilde eleştirdi.

 

Herkesin korkusu bu ziyarette hoş olmayan olayların çıkması ve gerginliğin artmasıydı.

 

Olmadı.

 

Anlaşılan BDP de bu konuda dikkatli davrandı ve taraftarlarını uyardı. Zaten yeterince gerilim varken, Diyarbakır’da çıkabilecek bir olay ülkedeki dengeleri çor sarsabilirdi.

 

Şimdi asıl korkuyla beklenen, Bahçeli’nin önümüzdeki hafta yapacağı Diyarbakır gezisi. Onu da sessizce atlatabilirsek, derin bir nefes alacağız.

Yazarın Tüm Yazıları