Kıbrıs’ta Türkler kazanmıştır...

BM’nin önerdiği çözüm paketi, 50 yıllık bir sorunu, Türk tarafının temel tezlerini hukuken kabul ederek bitiriyor. Bu paket başta Denktaş, yıllarını bu davaya adamış insanların çabalarını taçlandırıyor.

Kim ne derse desin, BM Genel Sekreteri Annan tarafından masaya konulan Kıbrıs planı Türklerin zaferidir. Kıbrıs’lı Türkler ve Ankara hiç kompleks duymadan, kimseden saklamadan memnuniyetlerini göstermelilerdir.

Dikkat edin, geleneksel kötümserler telaş içinde tepki veriyorlar. Kıbrıs sorunu olmadan yaşayamayacaklarını bildiklerinden dolayı, Kofi Annan’ın çözüm önerilerini Türkiye’nin kandırılması diye niteliyorlar. Onların istedikleri, Kıbrıs sorununun sürmesi ve Türkiye’nin Batı dünyası ile ilişkilerini daha da zehirlemesidir. O sayede kendileri de beslenecekler ve dünyadan tecrit olmuş bir Türkiye’de at koşturabileceklerdir.

Bu sonuca ulaşabilmek için de, Kıbrıs’ta çözümü engelleyebilmek amacıyla ellerinden geleni yapmaya başlamışlardır. Ecevit-Gürel ikilisinin yönetimindeki orkestranın sesi cılız olduğundan dolayı pek ciddiye alınmamaktadır. Ancak yakında başka korolar da “satıldık” şarkılarına başlayacaktır.

Ertuğrul Özkök’ün Çarşamba günkü yazısında son derece önemli bir saptama yapılmıştır: Bizim eskiden bildiğimiz Kıbrıs artık yoktur. O Kıbrıs tarihe kavuşmaktadır. Ancak, yeni bir Kıbrıs kurulmaktadır. Ümit veren de zaten budur...

Çok doğru.

Artık eskiden kurtulma zamanıdır.

Ancak ben ileriye doğru bir adım daha atıp, yeni kurulacak Kıbrıs’ın bir Türk zaferi olduğunu iddia ediyorum.

NEREDEN NEREYE GELDİĞİMİZİ UNUTTUK MU?

Hatırlasanıza; 60-74 arasında ne durumdaydık?

Adanın dört bir yanına dağılmış, sürekli abluka altında tutulan, Rum EOKA teşkilatının baskınları altında bunalan, gidecek yeri olmayan bir azınlıktık. Zaten bu yüzden 74 müdahelesi doğmadı mı? Türk ordusu adaya, tamamen Yunanlıların ve Kıbrıs’lı Rumların ısrarlı , hatalı ve haksız uygulamalarına son vermek için çıktı. Ancak bu askeri müdahele, 28 yıldır hukuken kabul edilmedi. Uluslararası camia haklılığını benimsemedi. Bundan dolayı da KKTC’yi hiç kimse tanımadı. Ambargo altında tutuldu ve fakir kaldı. KKTC’nin direnmesi ve Türkiye’nin desteği sonunda meyvalarını verdi.

İşte Kofi Annan’ın önerisi bu dönemi bitirmesi ve Türk tarafına hakkını vermesi açısından tarihi önemdedir:

- KKTC bir kurucu devlet olarak kabul edilmektedir.
- Türklere toplu halde ve tek bir bölgede kendilerini yönetme hakkı verilmektedir.
- Rumların sahip oldukları Kıbrıs Cumhuriyeti feshedilmekte ve Türklerin de eşit biçimde katılıp yönetecekleri yeni bir Kıbrıs kurulmaktadır.
- Bir Türk’ün, Rumların Cumhurbaşkanı olması sağlanmaktadır.
- Türklere, Türkiye’nin güvencesi sürdürülmektedir.
- Türklerin fakirlikten kurtarılıp, zenginleşebilmeleri için olanaklar sağlanmaktadır.

Bütün bunlar bir zafer değildir de nedir?

Rumlar önce 1974’te fiilen kaybetmişler, şimdi de bu kayıpları hukuken tescil edilmektedir.

Denktaş’ın rüyaları gerçekleşmiştir.

Yine de toprak-göçmen konularında pazarlık edilebilir, koşulların düzeltilmesine çalışılabilir; ancak bu çözüm paketi külliyen reddedilemeyecek oranda Türk beklentilerini karşılamaktadır. Bir daha böyle bir paket bulunamayacağı da bilinmelidir.

Ağlanacağına , zafer çığlıkları atmak daha doğrudur.

*** ***

ÇİLLER’İN GİDİŞİ DYP’ NİN ŞANSIDIR

Tansu Çiller’in politikaya atıldığı dönemde, ben de dahil olmak üzere hepimiz çok keyiflenmiştik.

Konulara hakim, ekonomiden anlayan, çerbezeli, bakılınca insanın içini açan bir güzellik ve hoşluk abidesiydi. Başarılı olması için belirli bir süre, verilmedik destek kalmadı.

Ancak olmadı.

Ben bunun nedenlerine girmeyeceğim.

Ancak sizlerle bir gözlemimi paylaşmak istiyorum.

DYP bu seçimleri kıl payı bir farkla kaybetmiştir.Bu kıl payının içindeki en büyük etken de, Tansu Çiller’dir. Eğer Çiller’in liderliğinde değil de, bir başka isimle seçime girilmiş olsaydı, DYP mutlaka barajı aşardı.

Tansu Çiller’ in liderliği, son seçimlerden bu yana, bu partiye itici güçdeğil, tam aksine oy kaybettirici bir unsur oldu. Yine kavgacıydı, yine düzeyseldi, yine kaypak politikaların temsilcisiydi. Seçmenin gözünde “eskimişti”.

Ne kadar ilginçtir ki, Çiller’ in en yakınındaki çalışma arkadaşları ,özel sohbetlerimizde bu noktaya değindiğimde, kabul ederler ancak ellerinden bir şey gelmediğini söylerlerdi. Zira korku dağları bekliyordu.

Çiller inandırıcılığını kaybetmişti. Televizyonlarda veya miting alanlarındaki konuşmalarının hiçbir çekiciliği kalmamıştı.

Partinin en büyük hendikapı idi.

Üstelik açıkça da görülüyordu.

Ancak, siyasi partiler yasası sayesinde kendini koruyabilmiş, liderlik sultasının zırhına sarılmasını bilmişti.

Ne kadar tekrarlarsa tekrarlasın, Çiller’in hala liderlikten tamamen ayrılacağına inanamıyorum. Benim gibi çok kimsenin de aklında aynı kuşku var. Ayrılır gibi yaptığı ve “bana çok baskı yapın da geri dönmek zorunda kalayım”diyormuş gibi davrandığı izlenimi yaygın.Çiller’i ilerde yine karşımızda görmemiz muhtemeldir. Tabii bu olasılık DYP’ nin mezardan çıkamaması sonucunu da beraberinde getirecektir.

DYP AĞLAMAYI BIRAKIP YENİ LİDER BULMALI

Siyasetin vıcıklığı yine kendini gösteriyor.

Liderlerinin yalı kapısında ağlayanlar, “sen olmazsan, bizde yokuz” diyenler, çıkarlarıyla bağlı bulundukları kapıyı kaybetmek istemiyorlar. Uygar demokrasilerde bırakın böyle manzaraları, partiye zarar vermeye başladığı anlaşılan liderler anında kapı dışına bırakılırlar. Koskoca Thatcher’ in akibetini daha unutmadık.

DYP’ liler ağlamayı bırakıp biran önce toparlanmalı ve merkezde yeni bir yapılanmaya girmelilerdir.

Çiller’in Merkez Sağ ile ilgili saptaması doğrudur. ANAP ile DYP artık geçmiş hesapları bırakıp yeni bir liderlik altında birleşmelilerdir.

Hangi parti daha cazip bir lider çıkarırsa , Merkez Sağ onun şemsiyesi altında buluşacaktır. Üstelik, hem DYP hem de ANAP’ ta liderlik tahtına çıkabilecek çok sayıda insan bulunmaktadır.

*** ***

KONAK PİER PROJESİ...

2 Kasım 2002 günkü yazımda İzmir'deki "Konak Pier" projesini ve ortaya çıkan güzel sonuçları ele almıştım. Tahrip olmuş ve çürümeye terkedilmiş yapıların bu proje kapsamında nasılda onarıldığını ve projenin başarısını anlatmıştım sizlere.

Duyduğuma göre, Belediye bu nefis projeyi gerçekleştirenlerden herhalde yeterince “bağış” alamadığından dolayı olacak, KONAK PİER’e kan kusturduklarından bahsetmiştim.

İşte bu yazımın ardından Konak Belediye Başkanı Erdal İzgi'den bir tepki faksı aldım. Sayın İzgi yazısında “gerçekten ayıptır vallhi” diyor ve Konak Pier'le ilgili yaşanan sorunları anlatıyor:anlatmış.

- Belediye meclisimizin aldığı 1/1000lik koruma amaçlı imar planı Bayındırlık Bakanlığı'nca onaylanmamaktadır.

- Kültür ve Tabiat Varlıkları İzmir 1 nolu Koruma Kurulu imar planı olmayan bir tesise onay vermemekte, ısrarla planın önüne getirilmesini istemektedir. İstemlerindede haklıdır. Çünkü yasalar bunu emretmektedir. Konak Belediye'sinde tesisin ruhsatıda hazırdır. Tabii öncelikle bu iki koşulun gerçekleşmesi halinde. Yasa bunuda hükmektedir.

Sayın İzgi'nin açıklamalarına göre ruhsatı hazır olan bu güzel tesisin birtakım bürokratik engellere takılmayıp bir an evvel çalışmaya başlaması dileğimle....

*** ****

İNGİLTERE GÜLAY’I NEDEN İADE ETMEDİ?

Geçen hafta medya yine hayretler içindeydi.

Eski Şişli Belediye Başkanı ( Gülay (Atığ) Çokay’ın Türkiye’ye iade edilmemesi kararı herkesi şaşırttı.

Manşetler “ olacak iş değil” diye atılmıştı.

İngiltere Yüksek Mahkemesinin düşmanca bir tavır sergilediğini ileri sürenler vardı.

Oysa kararı doğru karşılamalıydık.

Eğer bir ülkede hukuk sistemi yıkıldıysa...

Eğer bir ülkede medya hem savcı hem yargıç gibi hareket ediyorsa...

Eğer bir ülkede açılmamış davalar ve söylentiler bile gerçekmiş gibi yansıtılıyorsa...

Eğer bir ülkede siyaset yargıyı etkiliyor, yargıçlar aynı konuda farklı kararlar alıyorlarsa...

Eğer uygar ülkelerin mahkemeleri de bu gerçeklerin farkındaysalar, daha çook böyle kararlarla karşı karşıya kalırız...

Kimseyi suçlamayalım.

Sorumlu bizleriz...

*** ****

(Bu yazı, Posta Gazetesinde ve aynı gün Hürriyet Gazetesinin tüm dış yayınlarında, Hürriyet internet sitesinde (www.hurriyetim.com.tr) Milliyet internet sitesinde (www.milliyet.com.tr) ve Daily News ekibi tarafından tercüme edildikten sonra hem ana gazetede, hem de Daily News internet sitesinde (www.turkishdailynews.com.tr) yayınlanmaktadır. )
Yazarın Tüm Yazıları