1 Mayıs 2004’e kadar Kıbrıs’ta çözümü ciddi şekilde istediğimizi ortaya koyacak adımlar atmazsak, adayı Rumlara hediye edeceğiz. Denktaş memnun olacak, ancak hem Ada gidecek, hem de 70 milyonun arzuladığı AB kapısı kapanacak.
Türkiye’nin bilmesi gereken bir büyük tehlikeden söz etmek istiyorum. Bu gerçeği resmi yetkililer de biliyor, ancak sizlere söylemiyorlar.
Bu tehlike de, eğer gerekli önlemler alınamaz, çözüm konusunda gerekli adımlar atılmazsa, Kuzey Kıbrıs 1 Mayıs 2004 günü kaybedilecek.
Yani, tam tamına 6 ay süre kaldı.
Aman yanlış anlamayın, Kuzey Kıbrıs toprakları kısa bir süre için yine Türk tarafının elinde kalacak. Ancak, bir süre sonra bu topraklar boşalacak ve KKTC bitecek.
Nasıl mı olacak?
Gelin, ben size anlatayım..
1. 1 Mayıs 2004 tarihinde, bir çözüm bulunamadığı veya çözüm ümitlerini arttıran ciddi bir müzakere süreci başlatılamadığı taktirde, Güney Kıbrıs Avrupa Birliğine resmen tam üye olacak..
2. Ancak, Rumlar tek başlarına değil, Kıbrıs’ın tamamını (yani Kuzey Kıbrıs’ı da) temsil edecekler. Bütün kararları onlar alacak, AB karar mekanizmalarına girecekler. Bakanlar ve liderlerin toplantılarında masaya oturacaklar. Kıbrıs adına konuşacaklar.
3. Türkiye ile ilgili her kararı vetolayıp durdurma imkanına kavuşacaklar. Türkiye’ye tarih verilmesini engelleyebilecekler. Bunu yapamasalar, müzakereler başladıktan sonra her defasında her pazarlığı bloke edebilecekler. Hadi çok iyi niyetli (!) hareket edip bunu da yapmadılar diyelim. O zaman, Türkiye’nin tam üyeliğini veto edeceklerdir : “Ya Kuzey’i verirsiniz yoksa AB’ye giremezsiniz” diyebilecek güce erişecekler.
En önemlisi de, kimse Rumları engelleyemeyecek, ellerindeki bu hakkı alamayacaktır.
Yani, 1 Mayıs 2004 gününden itibaren Türk tarafı, elindeki tüm kozları Rumlara teslim edecektir. Bu konuda kimsenin en küçük bir kuşkusu olmamalıdır.
TÜRKİYE İŞGALCİ ÜLKE KONUMUNA DÜŞECEK
Bilmem hatırlıyor musunuz, eski Dışişleri Bakanımız Yaşar Yakış “Çözüm bulamaz ve Rumlar tek başlarına AB’ye tam üye olurlarsa, bir süre sonra Türkiye işgalci ülke konumuna düşecektir” demişti ve zavallı adamı param parça etmiştik. Oysa Yakış doğruyu söylemiş, başımıza gelebilecekleri göstermek istemişti.
Rumlar tam üyeliğe tek başlarına oturduktan sonra Kuzey’i bırakmayacak ve donumuza kadar herşeyi almak isteyeceklerdir.
Büyük olasılıkla da istediklerini elde edeceklerdir. Türkiye’yi köşeye sıkıştıracaklar ve “AB’ye tam üyelik için, Kuzey’i bırakın” diyeceklerdir.
Türkiye tam bir tercih karşısında kalacaktır.
Genç kuşaklarının önünü açacak, ülke’nin kaderini değiştirecek olan tam üyelik mi, yoksa Kuzey Kıbrıs mı? 70 milyon’un kaderi, zenginliği Kuzey Kıbrıs’ı elimizde tutmaya bağlanacak.
Ne büyük haksızlık...
Üstelik, AB’ye girememiş olan Kuzey Kıbrıs’ta yaşayan Kıbrıs’lı Türkler ve de Türkiye’den göç etmiş Türkler de bu topraklarda kalmak istemeyecekler. Sonuçta Kuzey Kıbrıs giderek kuruyacak, boşalacak ve 70 milyon insan da kaybettikleriyle baş başa kalacak.
Türkiye, ya Avrupa ile ilişkilerini kesmek zorunda kalacak, yatırım alamayacak, yatırım yapamayacak, ihracatı zorlaşacak veya Kıbrıs’ta adım atacak.
Kıbrıs’ta adım atmak ne demek?
Yani, Kıbrıs’ı bırakıp gidelim mi?
Yavru vatanı satacak mıyız?
Hayır, satmayacağız.
Türkiye’nin çıkış yolu vardır.
Çıkış yolunu merak ediyorsanız, yarın yine bu köşe’de buluşalım.
80 İNCİ YILINDA BAŞARIMIZLA ÖVÜNELİM...
Cumhuriyetimizin 80 yaşına girmesi hepimizi mutlu etmeli. İslam dünyasında demokrasiyi yerleştirebilmek bir tek Türkiye’ye nasip oldu. Bunu korumak yeşermesini sağlamak hepimizin boynumuzun borcu olmalı.
Ülkemizin şu anda en büyük avantajı laik, demokratik sistemidir. Uluslararası plarformlarda ne ekonomi, ne de diğer alanlarda prim sağlayabiliyoruz. Türkiye denince, insanların olumlu diye niteledikleri en önemli unsur bu yanımız oluyor.
Bu arada Cumhuriyet’te değişim yaşıyor.
Dünya’da rüzgalar yön değiştirdikçe, bizler de bundan nasibimizi alıyoruz. Hem de büyük bir hızla...
Fazla eskilere gitmeyelim, 5-10 yıl önceki kavramlar artık yok. Kürt sorununa, İslamcı akımlara bakışlar dahi farklılaştı. Bunda Avrupa Birliği son derece önemli bir rol oynadı ve önümüzdeki yıllarda da oynamaya devam edecek.
100 üncü yaşında da Cumhuriyetimizi, büyük olasılıkla Avrupa Birliği üyesi olarak kutlayacağız. İşte o zaman Cumhuriyetimiz amacına ulaşmış olacak. Atatürk’ün koyduğu hedefe varacağız.
İnişli çıkışlı yollardan geçtik ve sonunda başardık.
Kendi kendimizle mutlu olalım.
Kendimize artık güven duyalım.
* * *
(Bu yazı, Posta Gazetesinde ve aynı gün Hürriyet Gazetesinin tüm dış yayınlarında, Hürriyet internet sitesinde (www.hurriyetim.com.tr) Milliyet internet sitesinde (www.milliyet.com.tr) ve Daily News ekibi tarafından tercüme edildikten sonra hem ana gazetede, hem de Daily News internet sitesinde (www.turkishdailynews.com.) yayınlanmaktadır