Paylaş
Televizyon açıktı ve Başbakan canlı yayında, gazetecilerin sorularını yanıtlıyordu. Biri kalktı, uzun bir girişten sonra, mealen “PKK durmadan vuruyor. Dün İstanbul’daki olaylarda bir vatandaş elinde pompalı silahla tepki gösterdi. Ne dersiniz bu gelişmeye...” gibi birşeyler söyledi.
Ne beklersiniz?
Başbakan’ın “Aman dikkat, sakın siz kendinizi güvenlik güçlerini yerine koymayın” demesini ve halkı sükunete davet etmesini beklersiniz değil mi?
O da cümlesinin başında öyle başladı, ancak sözleri bir anda rayından çıktı.
Kulaklarıma inanamadım.
Sanki Başbakan, pompalı tüfeğine davranan vatandaşa hak verir gibi birşeyler söylüyordu.
Hala da inanmak istemiyorum.
Başbakan mutlaka başka birşey söylemek istemiştir, ancak biz yanlış anlamışızdır.
Olamaz ortada bir yanlışlık var.
Başbakan’ın böylesine tehlikeli bir mesaj verebileceğine inanamıyorum.
NEDEN SARAH’A KIZIYORUZ?
Bir kıyamettir kopuyor.
Neymiş?
Eskiden kraliyet ailesinin gelini olan Sarah Ferguson, Türkiye’ye gelmiş, kıyafet değiştirip gizli kamerayla çocuk yuvalarına girip çekimler yapmış. Bizlerin daha önceleri TV’lerimizde çok daha kötü sahnelerini izlediğimiz görüntüleri İngiliz halkına gösterecekmiş.
Yanlış mı?
Kaç defa, devlete ait yurtlarda, anasız babasız yavrulara yapılan kötü muameleyi, zihinsel engellilerin yataklara bağlanmaları, hatta dayak yeme görüntülerini izlemedik mi?
Her defasında günlerce tartışmadık mı? Gazetelerimizde çarşaf çarşaf resimler, eleştiri dolu yazılar yayınlamadık mı?
Ne değişti?
Hiç birşey değişmedi. Aynı tas, aynı hamam.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, 12.500 çocuğa bakamıyor. Bütçeden dünyanın en abuk sabuk işlerine para harcanıyor, ancak 12.500 çocuk için para yok. Bu yavrular hala dayak yiyor, hala ehliyetsiz bakıcıların elinde itilip kakılıyorlar.
Şimdi neden Sarah Ferguson’a kızıyoruz ben anlayamıyorum. Bakan çıkıyor “AB ilerleme raporu çıkarken, Türkiye’yi karalama komplosudur” diyor.
İşin şeklini tartışıyoruz.
Sayın Bakan, önce bu pisliği temizlesin, onda sonra Ferguson’u eleştirsin. Eğer doğru değilse, o zaman diplomatik girişimde bulunsun.
Türkiye’yi asıl karalayanlar, 12.500 çocuğumuza el uzatamayanlardır... Yoksa Sarah Ferguson değildir.
OBAMA’NIN HAYATINDAN KORKUYORUM
Soğuk savaş döneminde, “gerçekleşmesi düşünülmeyecek” olasılık Doğu ve Batı Berlin’in birleşmesiydi. Sovyetler için, kendi kontrollerindeki Doğu Berlin’in, NATO kontrolündeki Batı Berlin ile birleşmesi adeta dünyanın sonuydu.
Ancak, aradan zaman geçti ve Doğu ile Batı Berlin birleşti. Dünyanın da sonu gelmedi.
Şimdi karşımızda çok farklı, ancak yine “imkansız” diye nitelenen bir başka örnek var.
Amerikalılar için, Beyaz Saray’a bir siyahın oturması, aynen Doğu-Batı Berlin’in birleşme olasılığına Sovyetlerin duyacakları tepkiden de öteydi.
Amerikan toplumunun önemli bir bölümü için, üstün ırk beyazdır, Amerika’yı, beyazlar süper güç konumuna getirmişlerdir. Siyahlar başta olmak üzere, diğerleri alt kesimdir. Amerika’yı yönetemezler.
Beyazlar arasında çok demokrat, son derece liberal ve ırk veya renk ayırımını kabul etmeyenler olduğu gibi, beyazların üstünlüğünün sürdürülmesi için savaşmaya hazır olanlarda vardır.
Ben bu yazıyı hazırlarken, tüm tahminler ve veriler Obama’nın seçileceğini gösteriyordu. Ancak son dakika süprizini de dikkate almak gerekir.
Obama’nın Beyaz Saray’a girmesi, gerçekten inanılması son derece güç bir devrim olacaktır.
Ben korkuyorum.
Amerikan Başkanlarına yönelik suikast girişimlerini düşündükçe, tüylerim ürperiyor.
Paylaş