Gül, Milli maç için Erivan’a gitmeli…

6 Eylül’de, Türk Milli takımı Erivan’da Ermenistan ile Dünya Kupası eleme maçı yapacak. Ermenistan, Cumhurbaşkanını maça davet ediyor. Ankara henüz ne karar vereceğini saptamadı. Bu karar, sadece Dışişlerine bırakılamayacak kadar önemlidir ve doğru adım atılması durumunda hem önemli açılımları beraberinde getirebilir, hem de Uluslararası alanda Türkiye’ye prestij sağlar.

Haberin Devamı

Eminim farkındasınızdır.

          

Bir süredir, Ermenistanın yeni Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan Cumhurbaşkanımız Gül’ü Erivan’a davet ediyor. Nedeni de, 6 Eylül günüTürkiye-Ermenistan arasında oynanacak olan, Dünya Kupası eleme maçı.

          

Ankara henüz kararını verebilmiş değil.

          

Dışişleri Bakanlığı henüz bir görüş vermedi.

          

Tahmin edebileceğiniz gibi, konu Ermeni Cumhurbaşkanı tarafından davet edilmek ve Erivan’a gitmek olunca bazılarının tüyleri diken diken oluverdi. Kuşku ve kaygıları artıverdi. Milliyetçilik heyecanı etrafı sardı.

          

Haberin Devamı

Olamaz böyle şey. Türk Cumhurbaşkanı en büyük düşmanımızın başkentine gidemez” diyenlerden...

          

Cumhurbaşkanımıza küfür ettirmemeliyiz...Suikast yaparlar...Yumurta atarlar...” diyenlere kadar, etrafa korku salanların sayısı artıverdi.

          

Oysa, soğukkanlı şekilde düşündüğümüzde, Cumhurbaşkanı Gül’ün Milli maça gitmesi son derece yerinde bir karar olduğu görülecektir.

 

                                  *                           *                              *

Türkiye’nin Uluslararası alandaki sıkışıklığını sizlere uzun uzun anlatmama herhalde gerek yok.

          

Soykırım iddiaları, özellikle batı dünyasının büyük bölümünde kabul edilmiş durumda. Üstelik bu iddialara karşı, elle tutulacak ve inandırıcı, etkili hiçbir girişim yapılamıyor.

          

Ankara sadece zaman kazanmaya çalışıyor.

          

Bunu gerçekleştirebilmek için de, Uluslararası Bilim adamlarında oluşturulacak bir tarihçiler komisyonu kurulmasını önerdi. Ermenilerin hiç istemedikleri bir öneri. Zira onlara göre, Soykırım giderek kabul görmektedir, yeni bir Komisyon kurup , kendilerinegöre oluşmuş bu “gerçeğin ” tehlikeye atılmasına hiç gerek yoktur.

Haberin Devamı

          

Hem Türkiye, hem de Ermenistan Uluslararası kamuoyuna oynuyorlar. Mümkün olduğunca şirin görünmek, haklı görünmek ve bu şekilde kendi görüşlerini kabul ettirmek istiyorlar.

          

İşte böyle bir ortamda, Ermenistan Cumhurbaşkanı, ister taktik deyin, isterseniz bir yakınlaşma jesti deyin, Erivan davetini ortaya attı.

          

Şimdi soruyorum:

          

Gitmek mi daha doğru olur, yoksa gitmemek mi ?

                                          *                                 *                                *

          

Önce en kolayından başlayalım.

          

Gitmemek, kimseyi şaşırtmayacaktır.

          

Ermenilerin, Türkiye hakkında yaymaya çalıştıkları ve doğrusu bir çok ülkede de kabul edilen görüntü aynen şöyle:

 

Haberin Devamı

Tepeden bakan, büyük gücünü küçücük Ermenistan üstünde kullanan, sınır kapısını kapatarak cezalandıran, Ermenilere kötü muamele etmiş, çok sayıda Ermeni’nin ölmesine neden olmakla kalmamış, Soykırım yapmasına rağmen hiçbir şeyi kabul etmeye yanaşmayan bir ülke.

 

Bu imaja sahip olduğumuzdan dolayı, Erivan’a gidilmediği taktirde kimse şaşırmayacaktır. Ankara’dan beklenen budur.

 

Erivan’ın açılımlarını eliyle itip reddeden ülke…

                              *                       *                            *

 

Cumhurbaşkanı Gül, daveti kabul edip Erivan’a giderse, işte o zaman insanlar şaşıracaklardır. Beklenmeyen bir jest olduğundan dolayı, Ermenilerin anlattıklarından çok Türkiye’nin söyleyeceklerine daha fazla kulaklarını açacaklardır.

 

Haberin Devamı

Belki de ilk defa, Türkiye’nin gerçekten iyi niyetli bir yaklaşım benimsediğini düşüneceklerdir.

 

Belki de ilk defa, Uluslararası Komisyon önerisinin samimiyetini göreceklerdir.

 

Türkiye’nin amacının Ermenistan’ı hırpalamak değil, aksine uzlaşı aramak olduğu izlenimi yaygınlaşacaktır.

 

Bir de Türk Milli takımını düşünün...

 

Ne olursa olsun, olumsuz bir ortamda oynayacakları maçta Cumhurbaşkanlarını tribünde görmek onlara ekstra bir moral ve destek verecektir.

 

Üstelik, bu tip gelişmeler ne kadar tiyatro unsuru taşırsa taşısın, gerçekten de Türkiye-Ermenistan yakınlaşmasına, Soykırım iddialarıyla ilgili bir çözüm bulunabilmesine, hiç değilse bir diyalog başlangıcına da yol açabilir.

 

Haberin Devamı

Spor, diplomatik ilişkilerde daima rol oynamıştır. Müsabakalar, anlaşmalarla sonuçlanan diplomatik temasların başlangıcı olmuştur.

 

Bu fırsat , ucuz milliyetçilik gösterisine dönüştürülüp, kaçırılmamalıdır.

 

Üstelik, Cumhurbaşkanı Gül, bu fırsatı en iyi kullanabilecek yetenekte bir insandır.

 

Sonunda beklentilerimizden hiçbiri gerçekleşmese dahi, Ermenistan’ın yaptığı bu davetreddedilmemelidir.

                                 *                               *                                 *

 

PARRİS’E NEDEN KIZIYORSUNUZ?

 

Amerika’nın Ankara eskiBüyükelçisi Mark Parris, geçen hafta fırtına kopardı.

 

Türkiye’deki siyasi gözlemciler, yerli ve yabancı uzmanlarla görüşüp, Washington’a dönen Parris, CSIS’teki (Uluslalarası Stratejik bilimler merkezi) bir konferansta izlenimlerini anlattı, soruları yanıtladı.

 

Parris, besbelli Ankara’nın nabzını iyi tutmuş. Tahminleri ve izlenimleri çok yerindeydi.

Özetle, AKP’nin kapanmasının hala ağır bastığını, ancakson haftalarda havanın biraz dahi olsa değiştiğini, kapanma dışı seçeneklerden de söz edilmeye başlandığını söyledi.

 

Yanlış mı?

 

Kesinlikle doğru...

 

Ardından da, Anayasa Mahkemesi’nin kararını büyükolasılıkla Ağustos‘un ilk yarısındave herhalde borsaların etkilenebileceğini düşünerek bir Cuma günü açıklayabileceğini söyledi.

 

Yanlış mı?

 

Hepimiz aynı tahminleri yapmıyor muyuz?

 

Aman efendim müthişbir kıyamet koptu.

 

Amerikalı bunları nereden biliyormuş... Amerika bize ne yapacağımızı söylüyormuş... Büyükelçi Ankara’ya tarih veriyormuş... Anayasa mahkemesine saygısızlık ediyormuş...

 

Oysa, bunların hepsini ve aynını biz de yapıyoruz. Parris’e nedenbu kadar öfke duyuldu anlayamadım. Herhalde “bu ülkeyi ABD yönetiyor, Amerikalı herşeyi biliyor” kompleksimizden kaynaklanıyor olsa gerek... Parris’in Türkiye’yi en iyi tanıyan ve iyi kaynaklarla temaskurabilen bir uzman olduğunu unutuyoruz. Bizim bu tahminleri yapmamızne kadar doğalsa, onun da görüşlerini açıklaması o kadar doğal değil mi?

Yazarın Tüm Yazıları