PaylaÅŸ
Duyduğum andan itibaren, Gül’e destek verdim.
Ermenistan Cumhurbaşkanı Sarkisyan’dan gelen daveti kabul etmesi gerektiğine inandım. Bunu da, Ermenilere gol atmak için yapmadım.
Bazıları, bu ilişkileri Uluslararası kamuoyu önünde oynanan bir maça benzetirler. Biri gol atarsa, diğerinin de hemen karşı gol atması gerektiğine inanırlar. Amaç, ortadaki sorunu çözmek değildir. Onlar için, kimin daha fazla gol atacağıdır.
Benim için önemli olan ise, Ermeni sorununa şu veya bu şekilde bir çözüm bulabilmektir. Bundan dolayı Gül’ün Erivan’a gitmesini istedim.
Kimselerin gidemediği yıllarda defalarca Erivan’a gittim. Ermenistan kamuoyunun ne düşündüğünü ve Türkiye’ye karşı neler hissettiğini çok iyi biliyorum. Hemen hemen tamamı, haklı veya haksız nedenlerle, beyinlerinin yıkanmış olmasından veya ailelerinden duydukları gerçek hikayelerden dolayı bizlerden nefret eder.
Ancak, emin olun -Diaspora’da yaşayanlar değil- Ermenistan’da yaşayan Ermenilerin önemli bir bölümü de artık Türkiye gibi bir devle kavga etmekten bıkmış durumdalar. Soykırıma inanıyorlar ve onların bu konudaki kanılarını değiştirmek imkansızdır. Buna rağmen, görüşlerini değiştirmeden, Türkiye ile ilişkilerini rayına sokmak ve hayatlarının kalitesini arttırmak istiyorlar.
Ermenistan’da görev başına gelen yeni yönetim de, Türkiye ile ilişkileri şu veya bu şekilde düzeltmek, soykırım fikrinden vazgeçmeden, Türkiye üzerinden Avrupa’ya daha rahat açılabilmek ve ekonomisini rahatlatmak istiyor.
Türkiye’de olduğu gibi, Ermenistan da bu tip yaklaşıma karşı çıkanlar, iki ülke arasındaki gerilimin devamını isteyenler, bu kinden beslenenler var.
Gül, ya barışa bir şans verecek veya daveti elinin tersiyle itecekti.
Doğrusunu yaptı.
İnşallah bir yol kazası ile karşılaşmayız ve bir tabu yıkılır.
Barışa bir şans tanınır...
                                             *                                *                                *
ERDOĞAN ŞAM’DA NE YAPMAK İSTİYOR?
Başbakan Erdoğan’ın Şam ziyaretini kamuoyu tam olarak anlayamadı.
Neden gidiyor ?
Ne konuÅŸacak?  Â
Fransız Devlet BaÅŸkanı Sarkozy ve Katar Emiriyle ne yapacak ?       Â
Aslında ÅŸaşırılması doÄŸal. Ancak artık bu durumlara alışmamız gerekiyor. Türkiye’nin bölgede oynadığı rol, gittikçe yoÄŸunlaşıyor. Ağırlığı, giderek daha fazla hissediliyor. Belki eskiden de ağırlığımız vardı, ancak bir süredir bu ağırlık, somut diplomatik iliÅŸkilerde çok daha net biçimde hissediliyor.         Â
Ä°ÅŸte son örnek…          Â
Türkiye BaÅŸbakanı’nın Åžam’daki doruÄŸa davet edilmesinin bir anlamı var. Suriye Devlet BaÅŸkanı BeÅŸar Esad’ın Ankara’ya verdiÄŸi önemi gösteriyor. Doruk toplantısına, AB dönem BaÅŸkanı Sarkozy ve Katar Emiri Åžeyh Hamid bin Halife El Tani de katılıyor.          Â
Amacı, baÅŸta Suriye-Ä°srail barış görüşmeleri olmak üzere, Kafkaslardan Orta DoÄŸu’ya uzanan kuÅŸaktaki son geliÅŸmeleri gözden geçirmek.          Â
Türkiye ne yapmak istiyor ?          Â
Bölgede eski dengelerin yeniden kurulmasını engellemeye çalışıyor. Suriye ve Ä°ran’ın, arkalarına (soÄŸuk savaÅŸ dönemindeki gibi) Rusya’yı da alıp bir cephe oluÅŸturmalarını istemiyor. Böyle bir olasılık var. Eski süper güç statüsüne dönmeye baÅŸladığı mesajını veren Rusya, Orta DoÄŸu’da Irak üzerinden oluÅŸan Amerikan mevcudiyetini dengelemek istiyor. Bunun en kestirme yolu da, Suriye-Ä°ran-Rusya üçgenini yeniden gerçekleÅŸtirmek.          Â
Türkiye, böyle bir cepheleÅŸmenin getireceÄŸi gerilimin farkında. Tekrar soÄŸuk savaÅŸ dönemine geri dönülecek.          Â
Ä°ÅŸte bundan dolayı, Ankara- Åžam iliÅŸkileri sürekli ÅŸekilde besleniyor. Ankara-Tahran iliÅŸkileri sıcak tutulmaya çalışılıyor. Karşılıklı ziyaretlerle güven ortamı oluÅŸturuluyor. Ä°ran ve Suriye’nin izole edilip, köşeye sıkıştırılmamaları için temaslar artırılıyor.          Â
ErdoÄŸan’ın Åžam gezisini iÅŸte bu açıdan görmek gerekir.          Â
Küçümsemeyelim, aksine bu tip diyalogun artmasını destekleyelim.          Â
Türk dışiÅŸleri geleneksel çekingenliÄŸini bir yana bırakmış gibi görülüyor. Aktif politika uyguluyor ve bu durum, bölge ülkelerinin de dikkatini çekiyor. Bugün Türk diplomasisi, Uluslararası sahnede giderek prim kazanıyor.        Â
Bu gerçeği birinci elden gözlüyorum. İlk başlarda kuşkuyla bakıyordum. Farklı gerekçeler arıyordum. Artık, Ankara’nın attığı adımların sağlamlığına inanıyorum.
PaylaÅŸ