Paylaş
Ermenistan Cumhurbaşkanı Sarkisyan’ın bugünkü milli maça gelmesi, kim ne derse desin son derece önemlidir.Eğer gelmemiş olsaydı, Zürih’te imzalanan protokol büyük yara alırdı. Daha ilk adım atılmışken, işlerliğinin kalmadığı, Ermeniler tarafından reddedildiği sonucu çıkardı. Bizler istediğimiz kadar, böyle bir gelişmenin büyük bir çelişki olacağını , Sarkisyan’ın kendi önayak olduğu bir süreci torpillediğni söyleyelim, yine de süreç torpillenmiş olurdu.
Ermenistan Cumhurbaşkanı, son derece cesur bir adım attı ve adımlarını da devam ettireceğininb işaretini veriyor. Sarkisyan ilerde tarihçiler tarafından “Altın İmzanın sahibi” olarak anılacaktır.
Bu gelişmelerde Azerbaycan’ın durumuna da değinmemiz gerekiyor.
Bakü, son yaşananlardan, özellikle de Zürih’te yaşananlardan, memnun olması gerekir. Zira Ankara Azerileri satmadı. Kriz çıkaran, imza sonrasındaki konuşmalar konusunda son derece dikkatli davrandı. Verdiği sözlere sadık kaldı.
Şimdi, bundan sonrasına bakalım ve neler olabileceğini tartışalım.
Herşeyin başında, öyle bir nokta var ki , o konuda kendi kendimizi hiç aldatmayalım.
Eğer bu imzalardan sonra, Ermeni toplumunu ve Ermeni Diasporasının hemen soykırım iddialarındann vaz geçeçeğini ve bundan böyle de soykırımdan söz etmeyeceğini beklersek, kendimizi aldatmış oluruz.
Ayrıca, Ermenilere de haksızlık yapmış oluruz.
“Soykırım” Ermeniler için kolay kolay vaz geçilebilecek bir şey değildir. Soykırım inancı bu insanlar için adeta kutsallaşmış- biz kabul edelim veya etmeyelim-içlerine yerleşmiş, kuşaktan kuşağa taşınmış, insanların içine işlemiş bir inançtır.
Türk toplumu soykırımı reddetmektedir. Bu kelimeyi kullanmamaktadır. Ben de reddediyorum, ancak olaylarda hayatlarını kaybetmiş olan Ermenilerin acısını da paylaşıyorum. 1915-16’da İttihat’çıların yaptıklarını reddediyorum.
Ermeniler de, karşılaştıkları her Türk’ü“Soykırım” kelimesini kullanıp kullanmadığına göre değerlendirmekten vaz geçmelilerdir. Önemli olan ortak acının paylaşılıp paylaşılmamasıdır.
ANCAK, BUNDAN BÖYLE, SOYKIRIMI KULLANMALARI GÜÇTÜR
Ermeniler soykırım iddialarından ve inancından vaz geçemeyecek, ancak bundan böyle soykırımı Uluslararası alanda Türkiye’ye karşı ceza unsuru olarak kullanmaları zorlaşacaktır.
Örneğin, Ermeni temsilcilerin Amerikan Kongresine veya Fransız senatosuna baskı yapıp, Türkiye’nin soykırım yaptığını, bu gerçeğin kabul edilmesiniistemeleri çok güçtür. Veya bugüne kadar soykırımı kabul etmiş olan parlamentoların kendi hükümetlerine Ankara’yı cezalandırmaları için harekete geçmeye zorlamaları imkansızlaşacaktır.
Herşeye rağmen, Ermenistan ile gerçek bir barışa ulaşabilmemizin kolay olmayacağını da bilmemiz gerekiyor. Uzun bir sürece giriyoruz.
Azerbaycan ile Ermenistan’ın , Karabağ konusunda belirli bir ilerleme sağlamadıkları sürece bu protokolün uygulamaya sokulması ve sınırın açılması da çok güç olacaktır. Aynı şekilde soykırım tartışmalarından da kurtulamayız. Ancak Zürih protokolü ne olursa olsun, bu iki ülkenin birazcık dahi olsa yakınlaşmasını isteyenlere derin bir nefes aldırmıştır.
Her iki ülkenin önüne açılan bu sürecin kıymetini bilelim ve işi abartıp ne acele edelim, ne de kendimize, ulaşılamayacak hedefler koyalım...
Paylaş