Paylaş
Ergenekon davası yavaş yavaş unutulmaya yüz tutmuştu ki, birden bire yeniden alevlendi. Oysa genel beklenti, son derece muğlak suçlamalarla dolu bir iddianameye dayandırılan davanın yıllarca süreceği ve gündemden düşeceği şeklindeydi.
Bu hava değişiverdi.
Gözaltına alınan yeni isimler, kamuoyunun yakından tanıdığı isimler.
Ortak noktaları, Ak Parti iktidarına sert bir muhalefet yapmaları. Açık konuşmaları, tv programlarındaki sözleri, bu kişilerin AKP iktidarını laik sistemi yıkmak istediği inancını yansıtıyordu. Bu gidişi engelleyebilmek için de, açık bir çaba gösteriyorlardı.
Ancak bu çabalar, acaba demokratik bir ülkedeki doğal muhalefet girişimi çerçevesinde mi kalmış, yoksa iktidarı darbeyle devirmeye yönelik komplolara karışmaya kadar gitmiş midir ?
İşte kamuoyunun, hiç değilse bir bölümü Ergenekon’un muhalif sesleri susturmaya yönelik olduğuna inanıyor. Savcılığın bu konuda kamuoyunu tatmin etmesi gerekir.
Eğer gözaltına alınanlar, gerçekten yasaların dışındaki bazı hareketlere, komplolara karışıyorlar ve iktidarı devirme gibi bir suç işliyorlarsa, bunu somut şekilde görmeliyiz. Bazı telefon konuşmaları ve rastlantı kokan dostluklara dayanılarak bir yere varılamaz. Daha da kötüsü, kamuoyunda öylesine bir yara açar ki, bir daha bu yönde kimse adım atamaz. Türkiye’nin karanlık köşeleri aydınlatılamaz.
Kuşkuları ciddiye almakta yarar var. Zira iddianamedeki somut veriler yeterli değil. Savcılığın kamuoyunu hazırlamak ve inandırmak için hiçbir şey yapmadığı da apaçık ortada.
Son derece önemli bir çizgideyiz. Atılacak yanlış bir adım hepimizi yaralayacaktır.
Kamuoyunun neler olduğunu bilmesi en doğal hakkıdır.
Rusya ile Ukrayna itişiyor, biz ödüyoruz
1995’ten beri aynı kavga sürüyor. Ancak son dönemde kavganın faturası Avrupa ile birlikte bize de kesiliyor. Her yılbaşı, Rusya ile Ukrayna doğalgaz kavgasına giriyorlar.
Rus doğalgazı, Ukrayna üzerinden Avrupa ve Türkiye’ye yollanıyor. Ukrayna’lılar, toprakları üzerinden geçen gazın bir bölümünü kendi iç ihtiyaçları için kullanıyorlar.
Sorun Ukrayna’nın kullandığı gazın fiyatından kaynaklanıyor.
Bir süre önce Rusya Avrupa’ya 400 dolar civarında sattığı gazı, Ukrayna’ya 250 dolara vermeyi önermiş ve geçmiş yıllardan birikmiş 1.5 milyor dolarlık borcu da taksitlemeyi önermişti.
Ukrayna, 201 dolardan fazla ödeyemeyeceğini ve eski borçların da uzun vadeye yayılmasında ısrar edince tekrar anlaşmazlığa düşüldü.
Rusya, Ukrayna’yı cezalandırmak ve bir anlaşmaşmaya zorlamak için gazı kesince, borunun ucundaki Türkiye ve Avrupa da mağdur duruma düşüverdi.
Bu parasal anlaşmazlığın temelinde siyaset yatıyor. Rusya, Ukrayna’nın NATO ve Avrupa Birliğine tam üyelik girişimlerinden son derece rahatsız. Amerika ve Avrupa’nın yanbaşına kadar girmeleri, NATO tehdidinin artması olarak niteleyen Moskova, açıkça Ukrayna’nın batı yanlısı Cumhurbaşkanı Viktor Yuşçenko’yu cezalandırmayı planlıyor.
Kimin haklı, kimin haksız olduğunu tespit edebilmek son derece güç. Zira hesaplar öylesine karmaşık ki, işin içinden çıkılması imkansız.
Ancak, olayın neresinden bakarsınız bakın, son faturanın maliyeti Rusya’ya patlıyor. Avrupa kamuoyu ve Türkiye’nin enerji konusundaki güven duygusu yol oluyor. Bundan böyle Rusya’nın “Bize güvenin. Enerjinizi istikrarlı şekilde karşılayacağız’’ şeklindeki sözlerine inanılmayacak.
Moskova elindeki enerji kartını açıkça siyasi hedefleri için kullanıyor. Hem batıya “Ukrayna’yı aranıza almaktan vazgeçin” mesajı veriyor, hem de Ukrayna’ya "NATO’ya girmekten vazgeç’’ diyor. Aksi halde, kullandığı gazı burnundan getireceğini, gerekirse soğukta yaşamaya zorlayacağını gösteriyor.
Sanıyorum, mesajlar yerine ulaştı.
Avrupa Birliği ayaklandı. Yeniden müzakere masasına oturuldu. Birinden biri pes edecek ve uzlaşıya varılacak, ancak şimdiden bilmekte yarar var. Aynı kavga önümüzdeki yılbaşı yeniden başlayacak. Yine vanalar kapanacak ve bizler soğukta kalacağız.
Rusya, uluslararası arenaya geri döndü. Bu defa gücünü sadece füzeleri ve ordusuyla değil, daha tehlikeli olan enerji silahıyla gösteriyor.
Paylaş