Erdoğan, pandora kutusunu açtı artık kapanmaz …

Merhaba…Yeniden işbaşı yaptık. Son haftalarda, Türkiye Cumhuriyetinin en heyecan verici bir sürecinin başlangıcını yaşadık. 22 yıldır durmadan yazdığım şeyler gerçekleşmeye başlıyor. T.C Devletinin kaderini değiştirecek adımlar atılıyor. Heyecan içindeyim. Henüz işin başındayız ve açılımın içeriğini bilmiyoruz. Ancak ne olursa olsun,artık pandora kutusunun kapağı açılmıştır ve kolay kolay kapanamaz. Bugünkü haliyle dahi olsa, bu süreci bütün kalbimle destekliyorum. Aksi halde kendimi inkar etmiş olurdum. Kendime saygım kalmazdı.

Haberin Devamı

3 Mart 1987 günkü Milliyet Gazetesindeki köşemde ilk defa –özetle- şunları yazmıştım:  
“Resmi söyleme göre, son olayları dağdaki eşkiyalar çıkarmış ve askeri harekat planlanıyormuş. Gizlilik perdesini artık yırtalım ve olayın adını koyalım: Bunun adı Kürt Sorunudur ve çözümü sadece asker gücüyle olmaz…”        

Türk basınında ilk defa “Kürt Sorununu” telaffuz ettiğimden dolayı fırtına kopmuştu.O dönemlerde resmi Devlet Politikasına uymadığınız taktirde, Devlet size ya haddinizi bildirir veya cezalandırırdı.          

Ben de nasibimi aldım.          

Tam 22 yıldır, Kürt Sorunu ve PKK bağlamında yazılar yazdım.          

İlk Defa Abdullah Öcalan ile görüşüp, Suriye’deki Beka vadisindeki PKK kampında röportaj yaptığımdan dolayı, Milliyet toplatılmış ve 15 yıl hapis istemiyle mahkemelere verildim.          

Haberin Devamı

Boyun eğmedim ve inandığımı yazmayı sürdürdüğm.          

Kürt Sorununun sadece askeri yöntemlerle çözümlenemeyeceğini, Kürt varlığını içimize sindirmemiz, onları insan yerine koymamız gerektiğini ve başta Ana Dilleri olmak üzere tüm haklarını vermeden Pkk terörünü durduramayacağımızı, bu sorun çözümlenemediği taktirde de ülkemizin çok daha fazla bölünme tehdidiyle karşı karşıya kalacağını hem köşe yazılarımda,hem de 32 inci Gün programında ısrarla savunduğumdan dolayı Andıçlandım . Arkama Yeşil kod adlı katil takıldı, aleyhime sayısız mahkeme açıldı. Büyük baskılar altında kaldım.

O dönemlerde benimle aynı çizgide olanların sayısı bir elin beş parmağını geçmezdi. Hele bakıyorum da, bugünkü Açılımı destekleyip, etrafı kasıp kavuranların hiçbiri o zor günlerde ortalarda yoklardı.          

Ben hep vardım ve sonuna kadar da aynı çizgide olacağım.          

T.C Devletinin elini kolunu bağlayan bu sorunun çözümünü, kendi yaşam sürecinde görebilmekte, emin olun en büyük arzumdur. 

HEYECAN İÇİNDEYİM VE KÜRT
AÇILIMI SÜRECİNİ DESTEKLİYORUM.
ZİRA, İLK ADIM ATILDI VE
ARTIK PANDORA KUTUSU AÇILDI. UZUN
SÜRSE DAHİ, ARTIK BUNUN GERİ
DÖNÜŞÜ OLMAZ.

Neden heyecanlı olduğumu ve neden bu Açılımı desteklediğimizi herhalde anlatabildim. Ülkem adına, toplumum adına ümit doluyum.       

Haberin Devamı

Henüz ortada bir şey yok.          

Paketin içeriği bilinmiyor.

Her kafadan bir ses çıkıyor. İktidar acele etmiyor.       

Hiç önemli değil. Ben bir başlangıçtan söz ediyorum. Atılan ilk adımdan, T.C Devletinin ilk defa Kürt Sorununu Çözme Mekanizmasını başlatma çabasından söz ediyorum.

Önemli olan budur.

Hastalığı tespit etmek ve tedavisi için kolları sıvamaktır.

Bugüne kadar birçok Başbakanımız kanseri tespit etti, ancak hiçbiri – Özal hariç- harekete geçme cesaretini tam anlamıyla gösteremedi.          

Recep Tayip Erdoğan, beğenin veya beğenmeyin, bu cesareti gösterdi.Cumhurbaşkanı Gül ile birlikte imkansızmış gibi görünen bir ortam yarattılar.          

Haberin Devamı

Başbakan’ın birçok politikalarına karşı çıktım. Eleştirilerde bulundum. Bazı yaklaşımlarını da alkışladım.          

Bana göre Erdoğan, kimi zaman belirli kalıpları kıran, resmi ezberi bozan son derece önemli açılımlara imza atmış bir Başbakandır. Aynı Başbakan bazen de , son derece gereksiz ve ülkenin laik düzenine karşı bir tehdit oluşturma kuşkusu yaratan söylem ve adımlar da atmıştır.          

Ancak bugün başlattığı süreci, ben alkışlarla karşılıyorum.          

Erdoğan, Anap lideri Turgut Özal’ın bıraktığı bayrağı kaptı ve ülkemizin kaderini değiştirebilecek bir süreç başlattı. 

Çalışmaları yürütme görevi de İçişleri Bakanı Atalay’a verildi. Çok doğru bir seçim yapıldı. Dünkü basın toplantısındaki konuşması son derece sakin ve sağduyulu idi.          

Haberin Devamı

Gazeteleri okuyun, etrafınıza bakın ve bu kadarının dahi, içerde ve dışarıda nasıl olumlu bir yankı yaptığını, gerilimin nasıl düştüğünü ve Güneydoğu’daki umutların nasıl arttığını göreceksiniz.          

Türkiye’de ilk defa bir umut rüzgarı esiyor. Kanın dökülmeyeceği, annelerin yürekleri hopluyarak çocuklarından kötü haber beklemeyecekleri bir dönemin başlayabileceğinin umududur bu…          

İşte bu kadarını dahi alkışa değer buluyorum. 

BUNDAN SONRASI DAHA DA ÖNEMLİ.
AÇILIMIN İÇERİĞİ ORTAYA ÇIKINCA, HEM
BİR PAZARLIK DÖNEMİNE GİRİLECEK, HEM
DE AK PARTİ’NİN NE KADAR CİDDİ OLDUĞU
ANLAŞILACAK.

        

Şu sıralarda yaşananlar, hatta Açılım Paketi’nin içeriği kesinleştikten sonra yaşanacakları çok doğal karşılamalıyız.     

Haberin Devamı

Kimimiz destek verecek, kimileri son derece sert tepki gösterecek.

Kürt’ler pazarlık sürecinde en fazlasını elde edebilme çabasına girecek.       

Süreci engelleyebilmek isteyenler harekete geçecek, dev suikastlar, büyük olaylarla kamu oyunu korkutmaya çalışacaklar.       

Bütün bunları yaşayacağız.

Birgün bakacağız, süreç durmuş. Ertesinde yine başlamış.          

Uzun, son derece zor bir süreçten geçeceğiz.          

Bazen ülkenin bölündüğü korkusuna kapılacağız.          

Bazen yorulup, ümitlerimizi keseceğiz ve “ olmuyor, bırakalım” diyeceğiz.          

Sonra…Sonra birgün , kara bulutlar ve fırtınalar durulacak ve bir güneş doğacak. İşte o gün, ülkemizin adeta yeniden doğuşunu yaşayacağız. Elleri ve ayaklarındaki prangaları atmış olan bir Türkiye’nin yükselişi başlayacak.        

İşte beni bu ümit sızıntısı dahi heyecanlandırıyor.      

Bundan dolayı ,Gül ile Erdoğan’ın bu girişimini tüm kalbimle destekliyorum.

Yazarın Tüm Yazıları