Paylaş
Başbakan’ın, özellikleKürt açılımıkonusunda, muhalefe yaklaşımı giderek şekilleniyor.
MHP’den hızla uzaklaşıyor.
CHP’yi kolluyor.
DTP’ye göz kırpıyor.
Bu yaklaşımın daha ne kadar devam edeceğini pek bilemeyiz. Zira Başbakan’ın bir günü diğerine uymuyor ve tepkileri hesaplanamıyor. Bir bakıyorsunuz elini uzatıyor, bir bakıyorsunuz tokadı yapıştırıyor.Bu nedenle, sizlere bugünün görüntüsünü, benim algıladığım şekliyle yansıtmaya çalışacağım.
İktidar partisinin bu tutumunun neden önemli olduğunu sorarsanız, Erdoğan’ın bu dönemdekiyaklaşımının genel seçimlerden sonraki olası bir koalisyonun işaretlerini de taşıdığı için önemli saydığımı söylerim.Ben de birçok gözlemci gibi, 2011 seçimlerinden bir olasılıkla koalisyon çıkacağına inanıyorum. Yanılabilirim tabii, ancak özellikle işsizlik ve ekonomik durumunyanı sıra Kürt açılımının AKP oylarını bir oranda erozyona uğratacağını tahmin ediyorum. Bu girişten sonra, gelelimErdoğan’ınmuhalefet partileriyle ilişkilerine...
MHP İLE KÖPRÜLER GİDEREK ATILIYOR
Erdoğan,’ın Kürt Açılımıkonusunda Bahçeli’den hiç bir beklentisi yoktu. MHP’nin bugirişime karşı koyması ve muhalefet etmesi doğal görülürdü. Oy potansiyelini “ülkenin bölünmezliği” ilkesine duyarlılık ve PKK’ya sert tepkiye dayandıran bu partinin yaklaşımı normaldi.
Erdoğan’ın beklemediği, MHP lideri Bahçeli’ningiderek artan sert söylemi ve Erdoğan’ı kişi olarak hedef alan, vatanhainliğine kadar götüren yaklaşımıydı.
Bahçeli, Kürt Açılımına karşı çıkan, hattabiraz kuşku duyanları dahi kendi kanatları altında toplamaya, bu oy potansiyelini kimseyle paylaşmamaya çalışıyor. Doğrusu, bu konuda da epey başarılı oluyor. Erdoğan’a vurdukça prim kazanıyor.
Erdoğan, bu yaklaşımı gördüğü için, o da sertleşmeye başladı. Kelimeleri keskinleşti, MHP’yi köşeye sıkıştıran bir dil kullanır oldu.
Karşılıklı tempo giderek artıyor.
CHP’Yİ İSE, KOLLAMAYA ÇALIŞIYOR...
Başbakan Erdoğan, MHP’ye karşı gösterdiği sert tepkiyi CHP’ye göstermiyor.Deniz Baykal’ı, nerede ve ne zaman olsa, yerden yere vurmadan edemiyor, ancak yine de özellikle Kürt Açılımı konusunda CHP için sarfettiği sözler daha farklı. Ses tonu ve seçilen kelimeler daha dikkatli.
MHP ile diyaloğu tümüyle silip atmasına rağmen, dikkat edecek olursanız, Baykal’ın peşini bırakmıyor. Bu yaklaşımın nedeni de, CHP’nin eninde sonunda Kürt Açılımına MHP kadar sert ve kırıcımuhalefet “etmeyeceğine” hiç değilse “edemeyeceğine” inanması.
Gerçekten de, CHP’nin ikilemi var.
Bir yandan AKP’ye muhalefet edip, ne pahasına olursa olsun yıpratmak istiyor, öte yandan da Kürt Açılımına tümüyle sırt dönemiyor. Zira CHP’nin yapısı ve temel politikaları, Kürt sorununu MHP’dendaha iyi anlamaya yönelik. Bu konuda ilk raporları yazmış ve bugünkü AKP girişiminden daha da ileriye giden öneriler yapmış olan bir parti.
CHP’nin ortaya koyduğu muhalefette, MHP’nin aksine içerik ve yöntem ile ilgili. Yoksa, sorunun temel verilerine itiraz etmiyor. İşte bu nedenle de, Erdoğan CHP’nin peşini bırakmıyor.
DTP’YE İSE GÖZ KIRPIYOR...
Başbakan’ın DTP’ye bakışı ise, son aylarda giderek değişim gösteriyor.
Başlarda, “PKK’yı reddetmedikleri sürece ellerini dahi sıkmayacağı” yaklaşımıyla hareket eden Erdoğan,sonralarında giderek tutum değiştirmeye başladı.
DTP yöneticilerini eleştirme yerine, sanki tavsiyelerde bulunur bir ton tutturdu, ardından da randevuboykotunu kaldırdı. Sızan haberlere bakılacak olursa, DTP lideri Ahmet Türk ile de son derece olumlu ve ılımlı bir görüşme yaptı.
Kürt Açılımında, Erdoğan’ın kamuoyu tarafından kabul edilebilir tek yasal muhatabı DTP olacaktır. Başbakan’ın da, böyle bir ilişki süreci istemesi çok doğaldır. Ancak, Kürtcephesindeki temel ilişkiler henüz giderilemiyor.
Bunun başında da, PKK’nın ısrarı geliyor
PKK’YI MUHATAP ALMAYACAĞINI GÖSTERİYOR
PKK, kendinin ve Öcalan’ın geleceğini tayinedecek olan bir diyalogun T.C. Devleti ile DTP arasında yapılmasını istemiyor.Bundan dolayı da, DTP’yisıkıştırıyor. PKK ve Öcalan’ın muhatap alınması gerektiği yönündeki çağrılarıDTP sözcüleri aracılığıyla kamuoyuna duyuruyor.
Son Kurultay’da sahneye çıkarılan PKK bayraklı ve Öcalan posterli militanlar, DTP içindeki bu empatinin en tipik örneklerini oluşturuyorlardı.
Açılımın PKK veya Öcalan ile yürütülmesi,bunların muhatap alınmaları -bugünkü koşullarda-imkansızdır. Erdoğan, böyle bir şeyin intihar anlamına geleceğini biliyor.
Ayrıca, PKK’nın bugün geldiği nokta, ne kendini ne de Öcalan’ın pazarlık masasına oturtacak noktada değil. Erozyona uğradı. Üstelik, eski “korkutucu” gücü de kalmadı. Ne kadar suikast yapsa dahi, Türk kamuoyunu etkileyemeyecekbir aşamaya girdi. İç ve dış dinamikler PKK’yı giderek marjinalleştiriyor, Buna karşılık yasal ve meşru kimliğiyle DTP ön plana çıkıyor. Yeter ki, DTP bu gerçek doğrultusunda sorumlu ve bağımsız bir duruş edinsin...
Paylaş