Paylaş
Sizleri bilemem, ancak Deniz Feneri davasını son aylarda kısıtlı bir ilgiyle izliyorduk. Medyanın önde gelen gazeteleri, özellikle Doğan Gurubu bu davaya yer veriyordu. Ancak , olayı çok fazla da büyütmüyorlardı. Arada sırada büyütülüyor, buna karşılık genelde 1 inci sayfalarda birkaç sütunluk haberin ötesine geçilmiyordu.
Hele TV’lerde, arada bir ve 1-2 dakikalık haberlerle geçiştiriliyordu. Pek büyük bir ilgi yoktu. Büyük bölümümüz iddianamenin ayrıntılarına girmemiştik. Sonuç bekleniyordu. Alman yargısının vereceği karar ilgiyle bekleniyordu, o kadar.
Genel izlenim, birileri birilerinden, fakirlere yardım edilmesi için para toplamış ve bu paraların bir bölümü amaç dışı kullanılmıştı. Paraları toplayanların AKP kadrolarına yakınlığının farkındaydık, ancak bunun ötesinde bir ilgi yoktu. Kamuoyunun ve medyanın önemli bir kesiminin algılaması böyleydi.
Herşey, Başbakan’ın konuşmaya başlamasıyla değişti.
Ne zaman ki, Aydın Doğan’a saldırdı, sadece Doğan gurubu değil, medyanın tümünün ilgisi birden bire arttı. Başkalarını bir yana bırakalım, örneğin bizlerin ilk tepkisi “Başbakan bu kadar tepki gösterdiğine göre, bu işin içinde bir iş var. Hemen iddianameyi bulalım ve bir ekip kurup inceleyelim” şeklinde oldu.
İddianame ayrıntılı şekilde incelenmeye başlayınca, Deniz Feneri birden bire, tüm basının manşetlerine taşındı. TV’lerdeki süreler uzadı. Hele Başbakan her hafta arka arkaya salvolarını sürdürünce, olay Başbakan’ın Aydın Doğan ile hesaplaşma çabasından çıktı ve belki de istemeyerek bütün projektörlerin Deniz Fenerine dönmesiyle sonuçlandı.
Başbakan’ın her konuşması Deniz Feneri davası üzerinden, Doğan gurubuna yeni suçlamalar getirdi. Her yeni suçlama daDeniz Feneri davasının medyadaki görünürlüğünü arttırdı.
Başbakan adeta kendi kendini bir tuzağa düşürdü. Bunun da uzun süre farkına varamadı. Etrafındakiler de onu uyaramadılar.
Başbakan, Doğan gurubuna karşı kampanyayı öyle bir zamanda ve öyle bir gerekçeyle sürdürdü ki, sonunda bu kavga ile Deniz Feneri birbirine bağlandı.
Bugün belki pişmandır, ancak artık çok güç.
* * *
Deniz Feneri, Erdoğan sayesinde AKP'ye tam yapıştı
Başbakan’ın yanlış stratejisi veya stratejisi olmaması ve aklına geldiğince konuşmasının ortaya çıkardığı diğer zarar, kamuoyunun gözünde, Deniz Fenerinin AKP’ye tam anlamıyla yapışmasıdır.
Nasıl ki kamuoyu, Başbakan bu kadar sert tepki gösterip Doğan gurubuna saldırınca merakla Deniz Fenerinin ayrıntılarını çok daha derinlemesine öğrendiyse, yine Başbakan’ın kampanyası, AKP’nin Deniz Feneri olayındaki rolünün kamuoyunun gözündeki yerini de inanılmaz derecede arttırdı.
İlk başlarda, Deniz Feneri ile AKP arasında bir yakınlık olduğu biliniyordu. AKP kadrolarındaki bazı isimlerin bu olaya karıştığı da gazetelerde okunuyordu. Ancak bu bilinç sınırlıydı.
Ne zaman ki Başbakan konuşmaya başladı ve iddianamenin ayrıntıları kamuoyuna yansıdı, o tarihten itibaren AKP ile Deniz Feneri arasındaki bağ birden bire kesinleşti. Erdoğan’ın konuşmaları arttıkça, Deniz Fenerini koruduğu, yapılan işin yanlış olmadığını savunuyormuş gibi bir izlenim yaygınlaştı.
Bugün toplum genelindeki algılama, Deniz Feneri projesini gerçekleştirenlerin bugünkü AKP kadrolarına çok yakın insanlar olduğu, hatta bir bölümünün bizzat AKP’li kadrolardan geldikleri şeklindedir.
Bundan dolayı da, AKP sempatizanlarının gözünde Deniz Feneri “ İyi niyetle başlamış, ancak sonradan yanlış yöne gitmiş bir iyiliksever girişimidir.” Diğer bir kesim için ise, dindar vatandaşların dolandırılmasından başka birşey değildir.
Başbakan’ın Doğan grubuna tepki göstermesinin altında,
Özetlemek gerekirse, Başbakan göz yapayım derken göz çıkartmıştır.
Paylaş