DTP’nin kapanması PKK’yı sevindirir

Anayasa Mahkemesi , 2005 yılında kurulan DTP ( Demokratik Halk Partisi) hakkında kararını verecek.

          �

Şimdiye kadar yaşanan sürece bakacak olursak, Kürtlerin siyaset yapmalarına bir türlü imkan vermemişiz. Yandaki kutuya bakacak olursanız, siyasi parti yaşamlarının ne kadar kısa olduğunu anlayabilirsiniz. Ya Anayasa Mahkemesi kararlarıyla kapanmış veya kendilerini�feshedip bir başka partiye katılmışlar. Bu manzara, Kürt kökenli siyasetçilere siyaset yaptırtmadığımızın en açık resmidir.

          �

Şimdi kendi kendimize soralım:

          �

“…Bu partilerin kapanması sayesinde ne kazandık ? Acaba bu sorunun çözümüne nasıl bir katkıda bulunduk? Kürt sorununu hafifletebildik mi ?...”

          �

Hayır, hiçbir şey değişmedi.

          �

Dün neredeysek, bugün daha da kötü bir noktadayız.

          �

DTP’ye benim de yönelttiğim en derin eleştiri, PKK terörüne gerektiği gibi karşı çıkmamasıdır. Eğer Demokrasi içinde kalacaksak, siyaset yapan her partinin bu konuda duyarlı davranması şarttır. Bunu söylerken, PKK’nın , Güneydoğu’daki�kürt kökenli vatandaşlarımız üzerindeki etkinliğini, destek vermediği hiçbir adayın seçilmesinin imkansızlığını da bilerek konuşuyorum. DTP’nin, son derece güç olduğunu bilmeme rağmen, PKK ile ilişkilerine mesafe koymadığı sürece, Türkiye’nin tümünü kucaklayamayacağını ve etkili bir siyaset yapamayacağının da altını çizmem gerekiyor.

          �

Ancak bütün bunlara rağmen, DTP ’nin yine de kapatılmaması görüşündeyim. DTP ’ye oy veren milyonlarca vatandaşımızın seslerinin TBMM’de duyulmasının engellenmesinin, yarar değil, aksine zarar getireceğine inanıyorum. Unutmayalım ki, Kürt sorunu�sadece Silahlı Kuvvetlerle ve dağların bombalanmasıyla çözülemez. Kürt sorunu Türkiye Büyük Millet Meclisinde ve uzlaşıdan yana�tutum alacak siyasetçiler tarafından çözülebilir.

Her kurulan partinin kapatılması, Kürt kökenli vatandaşlarımızın görüşlerinin TBMM’de duyulmasını dahi istemediğimiz anlamına gelmektedir.

İşte PKK’nın da istediği ve beklediği budur.

DTP’nin kapanması durumunda, tüm Kürt kökenli vatandaşlarımıza seslenecek ve “…Bu Türkler sizin sesinizi dahi duymak istemiyor. Gelin dağa çıkın, bize yardım edin. Bu sorunu silahtan başka bir yolla çözemeyiz …”diyecektir.

Ahmet Türk’ün dediği de aynen budur.

“…Bize dağın yolunu göstermeyin…” derken, siyasetin PKK’ya teslim edilmemesi çağırısında bulunuyor.

          �

Aslında doğru… Kürt kökenli siyasetçi görmek istemiyoruz. Onları meclis’ten kovalıyoruz…Sonra da kalkıp PKK’ya karşı tepki göstermelerini istiyoruz.

          �

Tek ümidim, Anayasa Mahkemesinin 2008 yılında Hak-Par’ın kapatılmasını reddederken ortaya koyduğu içtihadın bu defa da DTP için tekrarlanması.

          �

Türk demokrasisi, DTP ’nin kapatılmaması durumunda emin olun,daha güçlenecektir.

          �

Bırakın sonrasını bizler düşünelim. DTP ’nin PKK terörüne karşı çıkması için biz baskı yapalım.

          �

Gelin demokrasimizi sağlamlaştıralım. �