Çılgın projeler, herkesi cezbeder

Kim ne dersin, büyük düşünmenin keyfi başkadır ve insanları cezbeder. Kimin fikri olursa olsun, proje uygulayana aittir. İstanbul Kanalı hakkında söylenecek çok şey olabilir, ancak insanların hayallerini büyütüyor. Şimdi her kafadan bir ses çıkacak, bundan 10-15 yıl sonra kanal ortaya çıkınca, bambaşka bir İstanbul ile karşı karşıya kalacağız.

Haberin Devamı

1950'lerin Başbakanı Menderes, İstanbul'da büyük bulvarlar açılmasına, kıyıların doldurulup halkın ve trafiğin geçeceği şekle dönüştürülmesine karar verdiğinde, yer gök birbirine girmişti.
 
Demediğimizi bırakmadık...
 
Hatırlayanlarınız vardır mutlaka...
 
Ardından, 1 inci köprü için ayaklandık...
 
Özal'ın 2 inci köprü ve oto yolları projelerine ateş püskürdük. Devlet mallarının satılmaması için, elimizden geleni yaptık.
 
Bugün, bütün bu dev projeler gerçekleşti ve hepimiz mutlu şekilde, o köprüleri kullanıyor, geniş yollardan geçiyor ve bir kesimimiz utanarak, bunları yapanlara dua ediyor, bir kesimimiz pişkince "Kardeşim, daha büyük düşünmeleri  gerekirmiş, bak dar gelmeye başladı" diyor.
 
Her büyük projeye veya alışılmışın dışındaki yaklaşıma HAYIR demek, bizim milli sporumuz oldu.
 
Kanal İstanbul'da bitene kadar yerden yere vurulacak, bundan 25-30 yıl sonra "Kardeşim, dönemin Başbakanı küçük düşünmüş, baksana kanalın boyutları dar gelmeye başladı." diyeceğiz.
 
Büyük düşünmek daima güzeldir.
 
İlk fikir kime ait olursa olsun, böyle projelerin gerçek sahibi onu uygulayan, gerçekleştirendir.
 
Gerisi fasa fisodur.
 
Dikkat edecek olursanız, kimse "Bu proje gerçekleşemez" demiyor.
 
Herkesin haklı soruları var :

Haberin Devamı

- Ormanlar yok olacak mı?
- Doğal kaynakları kaybeder miyiz ?
- Ä°stanbul' u vezir mi eder, yoksa rezil mi ?
 
Bunlar gibi yüzlerce soru...
 
Bundan sonrası artık, proje sahiplerine düşüyor. Kamuoyunu tatmin edecek yanıtlar bulmak ve İstanbul' un bu girişimden zarar değil , yarar göreceğine bizleri ikna etmeleri gerekiyor.
 
Gerçekten de, bu proje İstanbul'u vezir de yapar, rezil de...Önemli olan iyi yönlendirilmesi, hesapların iyi yapılması ve koordinasyonun aksatılmamasıdır.
 
Göreceksiniz, torunlarımız, bu projenin boyutlarının küçük tutulduğundan şikayet edecekler.

ERDOÄžAN, YÄ°NE GÃœNDEMÄ° KAPTI...

İletişim açısından bakıldığında,  Erdoğan  son derece etkili ve farklı bir seçim kampanyası uyguluyor.
 
Seçmeninin hayaline, para kazanma, daha zengin olma rüyalarına hitap ediyor.
 
 "Size onlar değil, ben kazandırabilirim" duygusunu veriyor.
 
Önce 2023, ardından da İstanbul Kanalı projeleriyle , insanları şaşırtıyor.
 
Dünyanın her yerinde de, bu aynıdır.
 
İnsanlar büyük projelere bayılırlar.
 
Kimse işin incelikleriyle uğraşmaz, ayrıntılara girmez, projelerin gerçekten uygulanıp olup olmadığını da bakmaz. Önce ceplerine para girip girmeyeceğine bakar, kenarından köşesinden birşeyler kapmayı ümit eder.
 
Daha ötesine pek gidilmez.
 
Büyük paralardan söz edilmesi, hayallerinin ötesinde birşeylerin olması, en basit vatandaşı dahi cezbeder. Projelerden nemalanacaklar bayram eder, diğerleri seyretseler dahi, sürekli lideri konuşurlar.Lehte de olsa, aleyhte de olsa, bir liderin sürekli tartışılması çok önemlidir.
 
Adını gündemde tutar.
 
İşte Başbakan, bu silahı kullanıyor ve çok etkili oluyor. Gündemi günlerce elinde tutabiliyor. Duruma baksanıza, tüm TV ve gazetelerde sadece  Kanal İstanbul tartışılıyor. Hele zamanlamaya dikkat edecek olursanız, bir büyük projeden diğerine geçiliyor ve momentum sürekli ayakta tutuluyor.
 
Son derece ustalıklı bir iletişim mekanizması kullanılıyor.
 
Bundan önceki seçimlerde "haksızlığa uğrayan- hakkını arayan lider" konumundaydı, şimdi ilk defa "projelerle halkın oyunu isteyen lider " olarak karşımıza çıkıyor.
Bu tip girişimler eleştirileri de beraberinde getirir tabii , ancak yine de günlerce kamu oyunu konuşturur.
 
Neresinden bakılırsa bakılsın, Erdoğan  seçim yarışında ön almış durumda.
 
CHP'de ilk defa projelerle ortaya çıktı ve doğrusunu söyleyelim, etkisini hemen hissetirdi.İşte bu açıdan bakıldığında , belki kullanılan dil , genel üslup dökülüyor olabilir, ancak seçim kampanyası ilginç bir yörüngeye girdi.
   
*

Haberin Devamı

BİR YANDA DEV PROJE, ÖTE YANDA GİTAR ÇALANA CEZA

Bu iktidarı anlayabilmek çok güç.
 
Bir yanda, müthiş vizyonu olan dev projeler üretebiliyor. Dokunulmaz, tabu sayılan konuları cesaretle değiştirebiliyor.
 
Demokrasi konusunda önemli adımlar atıyor.
 
Ondan sonra, Ankara parkında gitar çalan çocukları, bir vatandaşın şikayeti üzerine , "gürültü yaparak, çevreyi rahatsız etmekten dolayı" gözaltına alabiliyor ve para cezası kesiyor.
 
Sorarım sizlere, bunun neresi cezalık?
 
Nedir bu hoyratlık ?
 
O bitmeden, ucube diye bir heykelin kafasının kesilmesine göz yumuluyor.
 
O biterken, protestocu öğrenciler polisten dayak yiyor.
 
Sesini duyurmak isteyenler, karga tulumba gözaltına alınıyor.
 
Bunlardan bir bölümünün iktidarla ilgisi olmadığını, yargı veya polisin yanlış uygulamalarından, yasalardaki çarpıklıklardan kaynaklandığını söyleyebilirsiniz.
 
O zaman da haksız olursunuz.
 
İktidar dediğimiz kurum, bu eksiklikleri düzeltmekle görevlidir. "Beni ilgilendirmez, yargının işi" diyemez.
 
Galiba, Erdoğan'nın demokrasi anlayışı da, biraz  Özal'ınkine benziyor. O da, ekonomide demokrasinin, liberalliğin yeteceğine inanır, demokrasi çizgilerini kısardı.
 
Ne yazık değil mi?

Yazarın Tüm Yazıları