Paylaş
Kupa bitti, ancak hala konuşuluyor.
Konuşulan konuların tamamı bilanço ile ilgili.
Hollandalılar nasıl kaybettiklerinin nedenlerini anlatıyor ve hakemleri yerden yere vuruyorlar.
İspanyollar ise, hala sokaklarda kutlamalara devam ediyorlar.
Turnuva’da dönen paranın toplam 7 milyar doları bulduğu belirtiliyor.
Bunun içinde, yatırımlardan, turizm gelirlerine, organizasyon masraflarına kadar herşey var. Bu arada, Güney Afrika'ya gelen takımlar da para kazandılar.
En karlı çıkanlar, şampiyon İspanya ve futbolcuları oldu. İspanyol milli takımı 25 milyon euro, futbolcuların her biri ise, 600’ar bin euro prim aldılar. Bu rakam öylesine büyük ki, önemli bir ekonomik krizden geçen İspanyol hükümeti, futbolcu primlerinin sponsorlardan geldiğini açıklamak zorunda kaldı.
Hollandalılar, eğer kazansalardı 400’er bin euro alacaklardı. Ancak basit primlerle yetindiler. Buna karşılık Milli takım 10 milyon euro ile yetindi.
Güney Afrika en çok kazanan oldu.
Verilen istatistiklere göre, 2 aylık süre içinde ülkeye 2 milyon ekstra turist gelmiş ve ekonomiye bu turnuva sayesinde 2 milyar dolar para girmiş. Sadece kumar oynayanların bıraktıkları 200 milyon dolar.
Biletlerin 400-900 dolar arasında olduğunu ve 3.5 milyon bilet satıldığını düşünürsek, bu açıdan da önemli bir gelir söz konusu.
FİFA ise, en fazla para kazanan kurum.
Sponsorlardan aldığı paranın 4 milyar doları aştığı açıklandı.
Tabii bu para FİFA’nın cebinde kalmıyor.
Hem organizasyonun bir bölümüne katılıyor, hem de milli takımların paralarını karşılıyor.
Şimdi önümüzde 2014 Rio’daki kupa var.
Hepimiz şunu bilmeliyiz ki, Türkiye kolaylıkla tepelere kadar çıkabilecek bir güce sahip. Yeter ki, bundan önceki gibi işi son dakikaya bırakmayalım ve şimdiden başlayalım.
Dört yıl sonra, Pazar akşamı İspanyolların yaşadıklarını bizlerin yaşamasını bekliyorum.
Daha şimdiden heyecanlanıyorum.
* * *
36 YILDIR KUPADA TÜRK HAKEM GÖREMİYORUZ...
Kupa’da gözlerimiz nasıl Türk Millilerini aradı değil mi?
Buraya gelememiş olmamız, oynayan bazı takımları gördükçe, daha da fazla acı verdi.Özür dilerim, ancak Güney Afrika'ya gelememizde rol oynayan tüm futbolcularımızın ve yöneticilerimizin kulaklarını çınlattık. Eğer işi biraz daha ciddiye alsak, gereksiz maçları kaybetmeseydik, bugün finale kalanlar arasında Türk Millilerini görmek hiç sorun olmazdı.
Kendi kendimize yazık ettik.
Peki, hadi “top yuvarlaktır, hangi kaleye ne zaman gireceği belli olmaz” diye kendimizi aldatalım da, bari bir hakemimizi yeşil sahaya çıkarabilseydik.
Bizim hakemlerimiz neden bu maçları yönetemiyor?
Bilenlere sordum ve çok ilginç bir manzara ile karşı karşıya kaldım.
FİFA kokartı taşıyan 800 hakem var.
Her kıtanın da bir kontenjanı var. Hakemler, 1'inciden 5'inci kategoriye kadar sıralanıyorlar.
Türkiye Avrupa kıtasında. Yönettikleri maçlarda aldıkları puanlarla en son kategori sayılan, Elite kategoriye çıkabilen 26 Avrupalı hakem arasından, Dünya kupasına sadece 10’u seçiliyor.
Şu anda 1'inci kategoride temsilcimiz Cüneyt Çakır. Geçen yıl, UEFA Avrupa Ligi yarı final maçını (Fullham- Hamburg) yönetmişti.. 2'inci kategori de de Bülent Yıldırım var. Bu yıl Şampiyonlar Liginde ön eleme maçı yönetecek.
Dünya Kupasına seçilebilmek için, sadece çok iyi maçlar yönetip, gözlemcilerden çok iyi notlar almakta yetmiyor.
İyi derecede İngilizce bileceksiniz.
Hakem seçimlerini yapanların arasında kulis gücünüz olacak.
Ülkeniz bu konuyu ciddiye alacak.
Yani işin içinde politika da var, eğitim de...
Türk hakemleri kötü değil. Ancak çok azı İngilizceyi iyi biliyor ve arka çıkanları pek yok.
Gelecek dünya kupası 2014’de Brezilya’da...
Dünya Kupaları tarihinde, Türkiye’yi ilk ve son defa temsil eden Doğan Babacan idi. 3 maç yönetti. Tarihe de, Kupa’da ilk kırmızı kart kullanan Hakem olarak geçti.
36 yıldır hasretiz.
4 yıl sonra şeytanın kuyruğunu kırmalıyız.
Hem Milli Takımımız, hem de Hakemlerimiz şimdiden kolları sıvamalılar.
Dünkü yazımda, Güney Afrika için Hollonda kolonisi diye yanlış bir ifade kullandım. Esasında burayı Hollandalı tüccarlar kurdu. Ülke Fransız- Alman göçmenlerle zenginleşti. 1806'da da İngiliz Kolonisi oldu.
Paylaş