Bu davaya ince ayar gerekiyor...

Ergenekon davasının ertelenmesi çok doğru bir karar. Hem davanın içeriği, hem de savcılığın ne yapmak istediği konusunda bir “ince ayar” gerekiyordu ve galiba bu sürece girildi. Eğer bu fırsattan yararlanılıp, dava tekrar rayına oturtulursa ne ala, yoksa, çıkacak kararlar vicdanları rahatlatamayacak.

Haberin Devamı

Türkiye’yi karanlıklardan çıkaracak, cerahatleri temizleyecek diye başlayan bir soruşturma ve davanın geldiğinoktaya bakın... Hoyratlıklar, abartılı gözaltılar ve amacını aşan, show yönü yüksek bir rejim kavgasına dönüşen bir süreç...

 

Çok yazık oldu.

 

Yapılan hatalar sonunda, artık bu davaya gölge düşmüştür. Eğer önümüzdeki günlerde, gereken “ince ayar” yapılabilir ve abartılı hoyratlıklar yerine, gerçekten adil bir sürece sokulabilirse belki kurtarılabilir. Aksi halde, davanın bitiminde çıkacak kararlar, kimseye inandırıcı gelmez. Vicdanlarrahat etmez.

 

Eğer ortaya yeni, tutarlı bir veya birkaç iddianame çıkarılmaz, gözaltılar yenidenbirsüzgeçten geçirilmezse, emin olun bu dava çokuzun zürer. Bir süre sonra da, zaten unutulur. O zaman da, tüm çabalar boşa gitmiş olur. Sağlamların arasına sıkıştırılan çürükler de bu kargaşadan yararlanıp  kurtuluyorlar.Türkiye temizlenme fırsatını kaçırıyor.

 

Haberin Devamı

Eğer Ergenekon dosyası, muhalefetin ileri sürdüğü gibi, laiklik yanlılarına gerçekten bir gözdağı vermek, TSK’yı lekelemek ve kamuoyu gözünde yasadışı işler yapan bir kurum gibi göstermek için açıldıysa, amacına ulaşamadı. Zira, kamuoyu bölündü ve herkes kendi siparine girdi. Cepheler, daha da sıkıştırıldı.

 

Sonuçta, AKP iktidarının gerçekçi davraması ve tüm kargaşayı önleyecek bir formül bulup, bu dipsiz kuyudan kendini kurtarması gerekmektedir. Aksi halde, hem kendini, hem de ülkeyi istenmeyen bir gerilime sokmuş olur.

 

İnternette dolaşan yalanlar


Bir süredir internet ortamında bir mail dolaşıyor... Ben de dostlarım beni arayıp uyarınca haberdar oldum...

Bu maili hazırlayanlar belli ki “Ermenilerden özür dileme” kampanyasına katılanlara çok sinirlenmişler ve hiç araştırmadan bir “karalama kampanyası” başlatmışlar...

Haberin Devamı

Gerçekleri yansıtmayan bu mailde benim Ermenilerden özür dileme kampanyasına katıldığım varsayılmış ve adımın karşısında Helsinki Yurttaşlar Derneği aracılığıyla AB’den 107,414 Avro aldığım yazılmış... İki bilgi de tamamen yalan...

Ermenilerden özür dileme kampanyasında imzam bulunmadığı gibi, ne Helsinki Yurttaşlar Derneği’yle parasal bir ilişkim ne de AB’den1 Avro dahi almışlığım vardır. Gerçekleri sizlerle paylaşmak istedim. Zira yalanlamadığınız taktirde bu insanlar yalanları “doğruymuş” gibi gösteriyorlar.

Nerede bizim Göcek, nerede Andaman Denizi

Yılbaşı tatilinde, eşimCemre ile birlikte bu defa Tayland’ın güneyinde “mavi yolculuk” yaptık. Bizim kıyılardaki mavi yolculuk tekneleri en fazla 20 kişi alır. Bizim bindiğimiz Star Clipper  150 kişilikti. Dünya’da eşi çok az (aynı tipten 3 gemi var) dev bir yelkenli. Yelkenlerini açtığı zaman tadına doyum olmuyor. Kabinler lüks, gemi içindeki servis beş yıldızlı oteli aratmıyor.

 

Haberin Devamı

Yaz aylarında belki dikkatinizi çekmiştir. Yunan adaları, Kuşadası ve Bodrum arasında dolaşır. Kışında Tayland kıyılarına çıkar. Kuzey ve Güney Tayland’a haftalık turlar yapar.

 

Cemre ile dalmaya merakımız olduğu için, hemen hergün başka bir adada daldık. İnanılmaz bir mercan yapısı var. Hele o rengarenk balıklar. Gözlerime inanamadım. Tek üzüntümüz köpek balığı ile karşılaşamamamız oldu. Geçen yıl Tahiti’ deki dalışımız sırasında, korkudan titreyerek 3-4metrelik köpek balıkları arasında dolaşmamız aklıma geldi.

 

Tayland kıyıları bir tabiat harikası.

 

Hele Andaman  denizindeki o adalar arasında dolaşmak, o güzelliği seyretmek insanı büyülüyor. Zaten bütün bölgeyi “Milli Park” ilan etmişler. Kimse çivi çakamıyor. Daha da ilginci kim bölgeye girerse bir vergi veriyor. Turistik turlar olsun, günübirlikçi yeşil tekneler olsun, herkes tekne boyutuna ve kişi sayısına göre para ödüyor.

 

Haberin Devamı

Aklıma hemen Göcek geldi.

 

Bu köşeyi izleyenler bilir. Gökçek körfezine giren her teknenin bir para ödemesi, sintinesini temizlemesi gerektiğini yazar dururum.

 

Üstelik, Göcek’in denizi Tayland kıyılarında yok. Andaman denizinde hiç yok. Kıyılar yemyeşil ve dehşet güzel. O kadar insanın canı denize giremeye çekmiyor. Bulanık bir su var.

 

Tayland deniz turizminden muazzam gelir sağlıyor. Bizler ise, o canım körfezlerimizi, o dünyada eşi az bulunur denizimizi harcıyoruz. Cahil belediye başkanlarının eline bırakıyoruz. Çirkin betonlarla dolduruyoruz.

 

Andaman denizine dalarken, etrafıseyrederken hep Göcek’i düşündüm. Özal’ı, Can Pulak’ı  andım ve şimdiki yöneticilere kızgınlığım daha da arttı.  

Haberin Devamı

                                             *                               *                               *

 

İstanbul’dan Bangkok’a THY ile uçtuk. 8,5 saat sürüyor. Öğlene doğru (arada 5 saat fark var)

Bangkok’a iniyorsunuz ve bir iki saat sonraki Phuket uçağına alıyorsunuz. 1,5 saat sonra Phuket’desiniz. Star Clipper sizi orada bekliyor. Phuket kıyısı boyunca dizilen adalar arasına girip, dünyü ile ilginizi kesiyorsunuz. Ne telefon ne mesaj...

Phuket, kendine gelmiş ancak...

Çok tekneye bindim, ancak Star Clipper kadar rahat ve eğlencelisine rastlamadım. En büyük özelliği, yelkenlerini süs olarak kullanmaması yeterli rüzgarı bulduğu anda, hemen yelken basıyor ve motoru kapatıyor. 100 metre boyundaki teknenin o derin sessizlik içinde süzülmesi insana büyük keyif veriyor. Hemen hergün bir adaya uğruyorsunuz. Sabah kıyıya çıkılıyor, denize giriliyor. Akşam 18:00 civarında yeniden yola koyuluyor. Bu arada isteyen dalmaya isteyen kanolarla dolaşmaya gidiyor.

 

TV’lerde Phuket’in tsunami sırasında nasıl tahrip olduğunu seyretmiştik. Aradan geçen 5 yılda şehir büyük bir hızla toparlanmış. Felaketin izi kalmamış, ancak eski havası da yok. Belki benim gidişimin üzerinden 10 yıl geçtiği için olacak, üst üste binmiş çarşılar, ardı ardına sıralanmışve birbirinden kalitesiz bar ve restoranlarla, Phuket eski tılsımını kaybetmiş. Yine de turistlerin en gözde tatil yöresi. Gelen turistin kalitesi de giderek düşüyor.

 

Dünyanın bir ucunda sürpriz buluşma

 

Khai Hok adasına yanaşırken, 6.5 metrelik küçük bir yelkenlinin yakınından geçtik. İkinci kaptan bana döndü ve “Bak, Türk bayrağı” deyince şaşırdım.Gerçekçen dev bir Türk bayraklıyelken vardı karşımda. Demir attıktan bonrabir zodiac’a atlayıp yelkenliye gittim. Adı; Kayıtsız ide. İçinden yakışıklı bir genç çıktı. Ben, dünyanın öbür ucunda bir Türkbayrağınıgörünce nasıl şaşırdımsa, o da beni görünce az daha denize düşüyordu.

 

Özkan Gülkaynak’ı tanıdım. Küçücük teknesiyle dünya turuna çıkan İzmirli genç (42 yaşında) 2 yıldır yollarda.

 

Temmuz 2006’da Türkiye’den başladığı turunda ilk durağı Yunanistan olmuş. Akdeniz, Atlantik Okyanusu, Panama Kanalı, Pasifik Okyanusu veAvustralya rotasını izleyip Tayland’a kadar gelmiş.. Şimdi de Hint Okyanusu ve Kızıldeniz’i geçip yeniden Türkiye’ye ulaşmayı hedefliyor..

 

Özkan tam bir maceraya çıkmış. Teknede modern teknoloji donanım dahi yok. Tek başına dolaşıyor.

 

Tabii bu maceralı ve zahmetli yolculuğun bir amacı var.. Özkan Gülkaynak hem bir deniz tutkunu hem de sıkı bir çevreci.. Yolculuk sırasında edindiği tecrübenin, denizcilik tarihi kayıtlarında önemli bir yer tutacağı da kesin.. Kullandığı tekne ve denizcilik yöntemleriyle böylesine uzun bir yolculuğu sağ salim tamamlamak az şey değil.. Yıllar süren bu maceranın ayrıntılarını merak edenler için www.kayitsiz.com sitesinde haber ve fotoğraflar var.

Yazarın Tüm Yazıları