Ben kredi kartı borcunu ödeyen bir enayiyim…

Doğrusunu söylemem gerekirse, AK Parti ile TSK arasındaki gerilim umurumda değil. Hele hele, Dolmabahçe görüşmesinin ağız sulandıran söylentileri bile ilgimi çekmiyor. Zira kafam, hükümetin kredi kartı borcunu ödemeyip takibata alınanlara verdiği ödüle takılı...

Haberin Devamı

Emin olun kendimi enayi gibi hissediyorum.

          

Nasıl olmasın ki... 

          

Bugüne kadar kredi kartımın birikmiş tüm borçlarını ödedim. Elimde para kalmamışsa bankadan borç alıp, kredi kartımı kapattım. Şimdi ne kadar hata ettiğimi anlıyorum ve kızgınlıktan kuduruyorum.

          

Baksanıza, borcunu ödemeyen veya ödeyemeyen, bundan dolayı hakkında takibat başlatılan veya evine haciz gelenlerin borçları azalacakmış. Vatandaşlarının iyiliğini düşünen hükümetimiz, borç takanları kurtarmak için kolları sıvamış.

          

Haberin Devamı

Başbakan bundan bir süre önce, kredi kartı borçlularının affedilmesi konusunda son derece net bir tutum almıştı. Olmayan parayı harcayanların kurtarılmasının, borcunu ödeyenlere hakaret anlamına geleceğini söylemiş ve alkış almıştı.

          

Meğer, dün dünmüş. Bugün de bugün imiş.

          

Yanlış anlaşılmasın, kimsenin parasında gözüm yok.

          

Hükümetin bu önleminden yararlanacak olanları da tebrik ederim.Bol bol harcadılar, şimdi de hem çok daha kolayca, hem de daha ucuz ödeyecekler.

          

Paraca sıkışmış olan vatandaşlarımıza yardımcı olunmasını da kıskanmıyorum.

          

Ancak, kredi kartı borcu başka birşeydir.

          

Ayağını yorganına göre uzatamayan veya uzatmak istemeyenlerin, kredi kartlarıyla oynayıp daha fazla para harcamalarından başka birşey değildir.

 

Doğrudur, bazı Bankalar kredi kartlarından inanılmaz bir faiz almaktadırlar.

 

Kullanıcı ya faizi düşük olanını seçsin veya borçlanmasın.

 

Haberin Devamı

Doğrudur, hükümet bu girişimi ile Banka faizlerini indirmektedir.

Tebrikler. Ancak neden bizler fahiş faiz ödemek zorunda bırakıldık? Bizim günahımız neydi?

 

Eğer Devlet bu kadar kalpliyse, milyonlarca kişinin, orta-küçük işletmenin de bankalara borcu var. Devlet onları da affetsin, faizlerini hafifletsin.

 

Özetle, ortada apaçık bir haksızlık var. Bu haksızlığı da Devlet, resmen yapıyor. Adını da “halkı kurtarma”operasyonu koyuyor.

Bu cennet vatanda herşey tersinden görülüyor.

          

Vergisini ödeyenler aptal. Ceplerinden para çıkarıp devlete olan borçlarını kapatıyorlar.

          

Vergi vermeyenler akıllı. Üstelik ceplerinde kalan parayı kullanıp daha fazlasını kazanıyorlar ve birgün affediliyorlar. Affedilmeseler dahi, Devlet öylesine iyi koşullar öneriyor ki, sonunda yine onlar karlı çıkıyorlar.

Haberin Devamı

          

Gelin de bu ülkede kurallara uyun ve iyi vatandaş olun.

          

O zaman kendinizi eninde sonunda büyük bir enayi görme ve pişmanlık duyma noktasına az bir zamanınız kalmış demektir.

 

Ancak siz yine de beni dinlemeyin .

 

Vergilerinizi ve kredi borçlarınızı ödeyin.

 

Yine de dediklerimi unutmayın !

                                             

*                               *                               *

 

ERDOĞAN, DOLMABAHÇE İŞTAHIMIZI KABARTTI

 

Şu günlerde bir Asker-Sivil gerilimi mi var, yoksa abartılıyor mu, pek belli değil. Birileri birşeyleri karıştırıyor, ancak kimdir bu kişiler bilinmiyor. TSK’nınAK Parti gerginliği yeni de değil. Ortada bir de Dolmabahçe tartışması var.

 

Haberin Devamı

Eğer Başbakan bir söyleşisi sırasında, Dolmabahçe’de eski Genelkurmay Başkanı Büyükanıt ile yaptığı ünlü görüşmesiyle ilgili olarak “Sivil-Asker ilişkileri açısından bir dönüm noktası” demeseydi ve hemen ardından da “konuştuklarımız benimle birlikte mezara gidecek” diyeeklemeseydi, konu belki de kapanacaktı.

 

Büyükanıt, 32.GÜN’deki söyleşisinde “27 Nisan’da kendi eliyle yazdığıbildirinin içeriğinin tartışıldığını” söylemişti.

 

Bu da çok mantıklı bir açıklamaydı.

 

Örneğin, Başbakan, “Neden böyle bir mesaj yazdınız?” diye sormuş, Büyükanıt’ta “Partinizin laikliğe yaklaşımı TSK kadrolarında çok tepki topladı, onları tatmin etmek için yaptım” demiş... Başbakan partisinin kapatılması girişimindeve Cumhurbaşkanlığı seçiminde muhalefetle birliktehareket etmesinden şikayet etmiş, Büyükanıt’ta hem Genelkurmay, hem de ast’ların görüşlerini anlatmış olabilirdi.

 

Haberin Devamı

Bu da anlaşılır, kabul edilebilir bir “açıklama” sayılırdı.

 

Ben hiçbir zaman, Başbakan’ın koltuğunun altında dosyalarla geldiği, “eğer tutum değiştirmezseniz, bunları açıklar, soruşturma başlatırım” gibi bir şantaja girişeceğine ihtimal dahi vermedim. Aynı şekilde Büyükanıt’ın bazı  aşırı harcamalar yapacağına da inanmadım. Genelkurmay Başkanı, böyle hafiflikler yapmayacak kadar zeki ve ciddi insanlardır.

 

İşte Dolmabahçe dosyası, bu havada kapanıyordu ki, Başbakan ve Büyükanıt, ardı ardına tekrarladıkları “Mezara kadar gidecek” demeçleriyle hepimizin merakını tahrik ettiler. İştahımızı kabarttılar.

 

Demek ki, gerçekten öylesine hayati konular tartışıldı ve hesaplaşıldı ki, sonradan Büyükanıt eleştiri dozunu azaltmak ihtiyacı hissetti” demeye başladık.

 

Eğer siz, bir konuşmaya böylesine esrarengiz hava verir, ardından da “mezara götüreceğim”ve “Sivil-Asker ilişkilerinde dönüm noktasısayılır” derseniz, ister istemez insanların merakını arttırırsınız.

 

Şimdi, sayın Başbakan hiç alınmasın, sinirlenmesin ve dertlenmesin ancak, Dolmabahçe işini kendibu noktaya getirdi. Temizlemesi de artıkikisine kalıyor. çıkıp, gerçekten neler konuştuklarını açıklamadıkları sürece, bu toplumdaki spekülasyonlar artacak, komplo teorileri yaygınlaşacaktır.

 

Ne diyelim, kendi düşen ağlamaz.

 

Ya hiç konuşmamalı, bizim iştahımızı arttırmamalıydılar veya şimdi çıkıp neyin ne olduğun anlatmalılar.

 

Yazarın Tüm Yazıları