Paylaş
Genelkurmay Başkanı dün tam iki saat boyunca olağan dışı bir konuşma yaptı. Akademilerdeki 1200 kişilik salona baktığınızda, eski komutanlardan çok geleceğin komutanları ve medya’nın tümrenkleri vardı. Genelde bu tip konuşmalara TSK’ya eleştirisel yaklaşan gazeteciler pek davet edilmezlerdi. Bu defatam tersine, en sert eleştirileri yapanlar dahi çağrılmışlardı.
Genelkurmay Başkanı, yeni birşey söylemedi. Şimdiye kadar yapılmış konuşmaların bir tekrarı gibiydi, ancak genel yaklaşımı ve kullanılan üslup farklıydı.
Yeni bir sayfa açılacağını, asker-sivil ilişkilerinde yeni bir başlangıç yapılacağını bekleyenlerhayal kırıklığına uğradılar.
Türk Silahlı Kuvvetleri 1 inci Başkanı’nın hem davetlilere, hem de canlı yayınlarla bütün Türkiye’ye, “Türk Silahlı Kuvvetleri nedir? Görev ve sorumlulukları nelerdir? Ülke’nin en önemli iki sorunu olan Kürt ve laiklikkonularında ne düşünmektedir?” dersi verdiğini söyleyebilirim.
Tam anlamıyla, Başbuğ vari bir konuşma oldu.
Üslubunun farklıolduğunu söyledim. Sert değildi, sopa göstermedi, tepeden bakan bir tutum benimsemedi. Buna karşılık, TSK’nın son dönemlerdetoplum içinde ve siyasi yaşamda kaybettiği ağırlığını tekrar terazinin bir kefesine yerleştirmeye çalıştı.
Bir başka açıdanbakarsak, “içini döktü ve yine şikayet etti” diyebiliriz.
BİZİ GÖRMEZDEN GELEMEZSİNİZ
Genelkurmay Başkanı, farklı kelimelerle söyledi, ancak benim algıladığım mesajlar şunlardı:
- Türk Silahlı Kuvvetleri bu halkın içinden gelmektedir. Toplumun güvenine sahiptir ve en büyük dayanağı da Türk toplumudur.
- TSK,Sivil otoritenin emrindedir, ancak sivil otorite ne derse onu yapan bir kurum olarak görülmemelidir. Görevi Sivil otorite ile koordineli bir işbirliği içinde yapar. Asker sivilin emrinde değildir. Ancak sorunları da, biz yanlızbaşımıza ve güç kullanarak çözemeyiz.
- Görevibu devletin temel değerlerini korumaktır. Temel değerlerde, bağımsızlık, toprak bütünlüğü, Cumhuriyet ve laik-demokratik Ulusal devlettir.
- Kürt sorunu etnik bir çatışmaya dönüştürülmek istenmektedir. Ancak terör örgütü başarılı olamamıştır. Bugün kan kaybetmektedir.
- Kürt vatandaşlarımızı ne yazık kigerektiği kadar entegre edemedik. Bu vatandaşlarımıza verilecek haklar, bireysel özgürlükler çerçevesinde kalmalıdır.
- PKK, terör vasıtasıyla etnik bir çatışma çıkaramayacağını ve başarılı olamayacağını görmelidir.
- Terörle mücadelede;
1. Örgüte katılım engellenmeli
2. Dağdakilerin inmesi için gereken yasal değişiklikler yapılmalı,
3. Örgütün finansman kaynakları engellenmeli,
4. Örgütün Kuzey Irak’taki varlığı etkisizleştirilmeli.
BİZ GÖREVİMİZİ YAPIYORUZ
Genelkurmay Başkanı’nın konuşmasındaki en vurucu nokta, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin şehit ve gazi vererek görevini yerine getirdiği buna karşılık TSK’nın demokrasi adına sürekli yıpratıldığı, din düşmanı gösterilmeye çalışıldığını anlatan bölümüydü.
Başbuğ, açıkça söylemedi, ancak üstü kapalı şekilde, Ergenekon soruşturmasına değindi.
Bir yandan Ergenekon, öte yandan liberal aydınların eleştirileriyle, TSK’nın terörle mücadele azminin kırıldığına değindi. Açıkça, Ergenekon kelimesini ağzına almadı, ancak “yargı bağımsızlığı ve hukukun üstünlüğünün” anlatırken ne demek istediği açıkça ortadaydı.
TSK DİNE KARŞI DEĞİLDİR
Başbuğ’un en çok duyarlılık gösterdiği bir diğer nokta da, Türk Silahlı Kuvvetlerinin dinci çevrelerde sürekli şekilde “dine karşı” diye nitelenmesi oldu. Daha önceki bölümlerde, yerli-yabancı bilim adamlarından görüşler aktararak düşüncelerini anlatan Başbuğ, konu din unsuruna gelince, yine TSK’yı oluşturan insanların yapısına ve genel değerlere atıfta bulundu. Konuşma şeklinden “din aleyhtarı” damgasına büyük tepki duyduğu hemen anlaşılıverdi.
Laikliğe karşı faaliyetlere karşı olmanın, mütedeyyin kişilerle sorun yaratmaması gerektiğini söyledikten sonra “Biz dine karşı değiliz. Dinin siyasette araç olarak kullanılmasına karşıyız” dedi.
ONURUMUZLA OYNATMAYIZ. OLAYLARA TEPKİSİZ KALMAYIZ
Org. Başbuğ “TSK’nın ne olduğunu, değerlerini, anayasadan aldığı sorumlulukları ve sivil otorite ile ilişkilerini” anlattıktan sonra, konuşmasında tek ciddi uyarı olarak algılanabilecek
Cümleler şunlar oldu:
- “Biz görevimizi yerine getiriyoruz... Şerefimizle, onurumuzla ve moralimizle oynamayın. Buna kayıtsız kalamayız...”
- “TSK’nın, laikliğe karşı uygulamalara tepkisiz ve etkisiz kalacağı düşünülemez...”
Genelkurmay Başkanlığının bu konuşmayı düzenleme şekline ve davetlilere bakacak olursak, Org. Başbuğ’un “Topluma kim olduğumuzu ve neler yaptığımızı, dört başı mamur anlatalım” dediği anlaşılıyor.
Önümüzdeki hafta da, güncel konulardaki TSK tutumuyla ilgili bir basın toplantısı yapılacağı açıklandı.
TSK dersine katılanların tepkilerini merak ettim.
Emekli askerlerin bir bölümü “iyi okuyan, ne demek istediğini anlar” dedi. Bir diğer bölümü ise “yeterince güçlü bir konuşma değildi. Yeni birşey söylemedi. Eski hamam eski tas” diye tepki gösterdi.
Bu konuşmalar hep böyledir. Kim neduymak istiyorsa, onu aldı. Bakalım haftaya nasıl bir tutumla karşılaşacağız.
Paylaş