Paylaş
Başbakan Erdoğan’ın Genelkurmay Başkanı Org. Başbuğ’a verdiği destek ve özellikle de, bu desteğin verilmesi sırasında kullanılan sözler çok önemliydi.
Medyanın bir bölümü, terörle mücadele konusunda da farklı pencerelerden baktıklarına inanır. Bunun en etkileyici örneği ise, Kuzey Irak politikaları gösterilir. Asker, Barzani ile temas edilmesine karşı, iktidar ise taraftardır. Buna benzer birçok örnek vardır.
Başbakan Erdoğan, Genelkurmay Başkanına destek veren sert konuşmasıyla, Asker ile Sivil iktidarın el ele hareket ettiğini gösterdi. Başbakan konuşmasında medyaya yüklenirken, askerlere adeta “Şimdi beni daha iyi anlıyor olmalısınız. Bu medya beni nasıl çileden çıkarıyor, görün” der gibi bir hali vardı. Fırsattan istifade medyayı o da dövdü.
Herneyse, terörle mücadele konusunda belki ayrıntılarda farklılık olabilir, ancak temelde TSK-Hükümet uyum içinde görünüyor. Kuzey Irak konusu da dahil, genel bir görüş birliği var. Bu durum, terör zirveleri sonunda ortaya çıkacak manzarada ve atılacak yeni adımlarda daha da netleşecek.
HAFTANIN ADAMI
Bu hafta sadece kendinden söz ettiren değil, attığı adımla bir “İLK” i gerçekleştiren kişi, Adalet Bakanı M.Ali Şahin oldu.
İşkenceyi normal gören, hatta Devlet adına veya Devlet için yapıldığı zaman alkışlamaktan geri kalmayan bir ülkede yaşıyoruz. Buna rağmen, M.Ali Şahin farkını gösterdi. Cesaretle çıktı ve Engin Çeber’in işkence altında hayatını kaybettiğini kabul ettiği gibi, 19 kişinin görevden uzaklaştırılmasını sağladı. Bu da yetmiyormuş gibi, Çeber’in ailesinden özür diledi.
Alışkın olmadığımız için çok şaşırdık. Oysa beklenen, “Devlet kadrolarını yıpratmayın. Kişisel bir yanlışlığı tüm güvenlik kadrolarına teşmil etmeyin. Bu çocukların moralini bozmayın” gibi sözlerdi. Sonra da, olaya adı karışanların korunması, davanın da “zaman aşımına” uğraması gelirdi.
M.Ali Şahin, son derece önemli bir adım attı.
LA DİVA TURCA...
Leyla Gencer hakkındaki en güzel kitaplardan biri Zeynep Oral’a aittir. IKSV ve Borusan’ın desteğiyle yayınlanan Gül Osegueda’nın İngilizceye çevirdiği “A story of Possion” bir harika. Nefis resimlerle anlatılan bir hayat hikayesi. Yazanın eline sağlık. Parayı verenlere de bravo. Türkiye’yi kültürüyle tanıtmanın en doğru yolunu seçmişler.
ENGELLİLERİN ÇIĞLIĞINI DUYUN...
Belki hiçbirinizin haberi yoktur. Oysa geçen Cumartesi günü İstanbul’da, Engelliler ile medyanın buluşması vardı. Buna daha doğrusu “Engelliler çığlık attılar” demek gerekir.
Medya’nın engellilere bakışını değiştirmek ve herkesi duyarlı hale getirmek için yapılan toplantının resmi adı : Uluslararası Engelsiz Medya Buluşması”. Sonuç bildirisinde özellikle medyanın engellilere sırt çevirmemesi, aksine iş vermesi, ayırımcı ifade ve tutumları değiştirmesi ve en önemlisi küçük görmemesi...
Medya toplumun bir aynasıdır. Toplum, engelli çocuklarından, akrabalarından nasıl utanır ve saklarsa; medya’da aynı tutum içindedir. İşte değişmesi gereken de budur...
TÜRKİYE İLK DEFA, KÜLTÜRÜYLE ONURLANDI
Bence, Frankfurt kitap fuarına Türk medyası yeterince yer ayırmadı. Oysa, Türkiye uzun yıllardır ilk defa kültürü sayesinde alkışlandı.
Manzara çok anlamlıydı.
Cumhurbaşkanı Gül, yasaklara karşı çıkan bir konuşma yapıyor, eski uygulamaların artık geride kalmaya başladığına dikkat çekiyor ve Nobel ödüllü Orhan Pamuk’a teşekkür ediyordu.
Ardından, bu ülkeye kültürel açıdan onur kazandıran Orhan Pamuk kalkıyor ve konuşmasında, 301’e ve tüm kısıtlamalara tepki gösteriyor.
Alman Cumhurbaşkanı da onları dinliyor. Dünya TV’leri, medyası söylenenleri aktarıyor.
Çok önemli bir klişeydi.
Orhan Pamuk’u öldürmek için komplo kuranların yüzlerinin kızarması gerekirdi. Onu yurt dışında yaşamaya zorlayan Ergenekoncuların utanmaları gerekirdi.
Türkiye’nin asıl ihtiyacı işte budur.
Kültürüyle övünmek... Kültürüyle onurlanmak...
PARA DEĞİL, İLİK LAZIM...
Galatasaraylılar, Fenerbahçeliler, Beşiktaşlılar, hemen herkes el ele verdi, 25 yaşındaki Anıl'ı hayata bağlıyor!.. Bir dönem UltrAslan-Uni temsilciliği yapmış olan ve şu anda lösemi ile mücadele eden Anıl Aydın için arkadaşlarının başlattığı kampanyaya ultrAslan'ın yanı sıra Antu.com'dan da destek geldi !..
Ancak bu kampanya daha önce benzerlerini gördüğümüz kampanyalardan farklı. Bu genç kardeşimizin tedavisi için ihtiyaç duyulan şey para değil ilik nakli. Ancak ne yazık ki yakın çevresinden uygun ilik bulunamaması nedeniyle yardımsever Türk halkı son umut olmuş durumda.
Bu genç kardeşimizin hayatını sürdürmesi herhangi birimizin elinde olabilir. Yapmamız gerekense çok basit. İstanbul, Ankara ve İzmir'de oturan vatandaşlarımız aşağıdaki hastanelere giderek kan örneği veriyorlar. Az miktarda kanın alınmasının ardından bir takım testler uygulanıyor. Ve bu testler sonucunda ilik vermeye uygunsanız, yine küçük çaplı bir işlemle sizden hastaya ilik nakli yapılıyor. Tüm bu işlemlerin sizin sağlığınızı tehlikeye atan ya da sizi zorlayan bir yanı yok. Diğer yandan gencecik bir insanın hayatı kurtuluyor. Ne yazık ki vericiler açısından uygulanması çok da zor olmayan bu test Türkiye'de sınırlı sayıda hastanede yapılıyor. Bundan dolayı aşağıdaki 6 hastaneden birine başvurmanız şart. Ayrıca kan verenler bana e-mail atsınlar ki isimlerini bu sütunda yayınlayalım. Ben kan vermek için gittim ancak, 50 yaşının üzerindekilerden kan kabul etmediklerinden dolayı maalesef veremedim. 18-50 yaş arasındakilerin kanları kabul ediliyor.
BAŞVURU YAPABİLECEĞİNİZ HASTANELER:
İSTANBUL:
Çapa Tıp Fakültesi
Temel Bilimler Binası
Acil Giriş Kat:2 no:10
Tıbbi Biyoloji Ana Bilim Dalı
ANKARA:
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi
İZMİR:
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi
KAYSERİ:
Erciyesi Üniversitesi Tıp Fakültesi
BURSA:
Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi
GAZİANTEP:
Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi
TULUHAN’DAN CEVAPLAR SERGİSİ
Kameraya en güzel gülümseyen kadın dediğim Tuluhan Tekelioğlu son 3,5 yıldır usul usul çok ilginç bir proje için çalışıyordu. Sokakta ayaküstü 150 kişiye 6 sıradan soru sormuştu. Hayali ise, aldığı 900 cevabı bir sergiye dönüştürmekti. İşte bu hayal gerçekleşti. Üstelik Türkiye için çok yeni bir tarzda; video art ya da video yerleştirmesi denilecek bir sergiyle.
Tuluhan’ın sergi açılışındaki heyecanını görmeliydiniz. Bir insan işini bu kadar mı çok sever? İşiyle bir sanat yapmayı bu kadar mı iyi becerir?
Sergi Nişantaşı Teşvikiye’deki Milli Reasürans Sanat Galerisi'nde 1 Kasım’a kadar açık kalacak. Ne yapıp edin bu sergiyi görün. Sergi kitabı da oldukça keyifli, giriş yazısını Bilgi Üniversitesi rektörü Prof. Dr.Aydın Uğur yazmış. Sanki Türk toplumunun aynası gibi bir kitap olmuş. Tuluhan’ın sergisi bence ileride bir arşiv olabilecek nitelikte.. Eline sağlık Tuluhan. Bu cevapları almak her gazetecinin harcı değil…
TÜRKİYE’DE YAHUDİ OLMAK…
Türk Musevi Cemaatinin Onursal Başkanı Bensiyon Pinto’nun Doğan Kitap’tan piyasaya çıkan anılarını kaçırmayın. Tülay Gürler’in derlediği kitap, Türkiye’de Musevi olmanın hem zorluklarını, hem de kolaylıklarını anlatıyor. Pinto, kompleksiz bir insandır. Cemaatinde de çok sevilir. Bizlere ayna tutmuş.
Paylaş